Translation of "Küçük" in Finnish

0.018 sec.

Examples of using "Küçük" in a sentence and their finnish translations:

Onlar küçük.

- He ovat pieniä.
- Ne ovat pieniä.

Dünya küçük.

Pieni maailma.

Bakın, küçük yumurtalar.

Pieniä munia.

Küçük bir mağara.

Luola.

Küçük kutumu çıkartacağım.

Otan purkin esiin.

Küçük evler yapıyoruz

Rakennamme heille pieniä taloja -

Bu çok küçük.

Se on liian pieni.

Seni küçük hergele!

Sinä senkin rääpäle!

Küçük kızımız büyüyor.

- Meidän pikku tyttömme on kasvamassa isoksi.
- Meidän pikku tytöstämme on tulossa aikuinen.

Ayakkabılarım çok küçük.

Kenkäni ovat liian pienet.

Küçük adam kim?

Kuka tuo pikkukaveri on?

Sütyenim fazla küçük.

Rintaliivini ovat liian pienet.

Küçük kız oynamıyordu.

Pieni tyttö ei pelannut

- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.

Piirrä pieni ympyrä.

- Küçük bir sorun var.
- Küçük bir problem var.

On yksi pieni ongelma.

- Küçük bir sorunum var.
- Benim küçük bir sorunum var.

Minulla on pieni ongelma.

Küçük mağara temizlenmiş oldu

Pieni luola on tutkittu ja turvallinen.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

Pienet perheet hakeutuvat lähemmäs toisiaan.

Küçük bir taş alıyorlar.

He ottavat pikkukiven.

Bakın, küçük bir akrep.

Se on pieni skorpioni.

Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.

Ne tunkevat kuononsa pieniin halkeamiin.

En küçük hayvanları bile.

Pienimmistäkin.

Küçük köpek kurtulmaya çalıştı.

- Pieni koira yrittä päästä pakoon.
- Pieni koira yritti pakoon.

Küçük kardeşimle birlikte yedim.

Söin pienen veljeni kanssa.

Bu küçük bir dünya.

- Pieni maailma.
- Maailma on pieni.

Bu küçük sırrımızı saklayalım.

Pidetään tämä pikkusalaisuutemme.

Küçük bir sorunumuz var.

Meillä on pikku ongelma.

O küçük bir düğündü.

Ne olivat pienet häät.

Tom'un odası oldukça küçük.

- Tomin huone on melko pieni.
- Tomin huone on aika pieni.

Tom evlenemeyecek kadar küçük.

Tom on liian nuori menemään naimisiin.

Senin küçük çocukluğunu bilirim.

Minä muistan kun olit vielä pieni poika.

Bu küçük bir dünya!

Maailma on pieni!

Tom'un odası çok küçük.

Tomin huone on hyvin pieni.

Tom'un küçük elleri var.

- Tomilla on pienet kädet.
- Tomin kädet ovat pienet.

Küçük kız pencereyi açtı.

Pieni tyttö avasi ikkunan.

O sınıf çok küçük.

- Tuo luokka on liian pieni.
- Se luokkahuone on liian pieni.

Küçük bir sorun var.

- Tässä on pieni ongelma.
- Siinä on pieni ongelma.

O küçük bir sorun.

Se on pieni ongelma.

Yaşadığım kasaba oldukça küçük.

- Kaupunki, jossa asun, on melko pieni.
- Kaupunki, jossa asun, on aika pieni.

En küçük kızımızı şımartıyoruz.

Hemmottelemme kuopustyttäremme piloille.

Küçük şişman adam gülmedi.

Pieni lihava mies ei nauranut.

Küçük kız kardeşim ünlüdür.

Nuorempi sisareni on kuuluisa.

Küçük kız Brezilya'da yaşıyor.

Tämä pikkutyttö asuu Brasiliassa.

Hollanda küçük bir ülkedir.

Alankomaat on pieni valtio.

- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- Benim küçük erkek kardeşim TV izliyor.

- Pikkuveljeni katsoo telkkaria.
- Pikkuveljeni katsoo TV:tä.
- Pikkuveljeni katsoo televisiota.

Küçük bir mağara. Evet, baksanıza.

Luola. Katso tätä.

Küçük fıstık parçalarını görüyor musunuz?

ulosteessa on pähkinöitä.

Bakın, küçük bir köknar ağacı.

Täällä on pieni kuusipuu.

Bakın, şu küçük tüyleri görüyorsunuz.

Näetkö nuo pienet karvat?

Alaska'nın iç kesimlerindeki kurtlardan küçük.

ovat Alaskan sisämaan susia pienempiä,

Ve o küçük alana odaklandım.

Keskityin pieneen alueeseen.

Virüsler bakterilerden çok daha küçük.

Virukset ovat paljon pienempiä kuin bakteerit.

Onun evi küçük ve eski.

Hänen talonsa oli pieni ja vanha.

O, Nagano'da küçük bir kasabadandır.

Hän on kotoisin jostain pienestä kaupungista Naganosta.

Bu, Tom'un küçük kirli sırrı.

Tämä on Tomin likainen pikku salaisuus.

Çok küçük bir ses duydu.

Hän kuuli hyvin pienen äänen.

Kasırga küçük eve hasar verdi.

Hurrikaani vahingoitti pientä taloa.

O, benden beş yaş küçük.

Hän on viisi vuotta minua nuorempi.

Sana küçük bir şey getirdim.

Toin sinulle jotakin pientä.

Odam biraz küçük ama rahat.

Huoneeni on vähän pieni, mutta mukava.

"Kim öldü?" "Onun küçük köpeği."

"Kuka kuoli?" "Hänen pieni koiransa."

Benim oğlum yaşına göre küçük.

Poikani on pieni ikäisekseen.

Küçük bir kuş bana söyledi.

Pikkulinnut kertoivat.

Vatikan dünyanın en küçük ülkesidir.

Vatikaani on maailman pienin valtio.

Tom küçük bir köyde büyüdü.

Tom kasvoi pienessä kylässä.

Küçük rahat bir evde yaşıyor.

Hän asuu pienessä ja viihtyisässä kodissa.

Sam Tom'dan iki yaş küçük.

- Sami on Tomia kaksi vuotta nuorempi.
- Sami on kaksi vuotta nuorempi kuin Tom.

Küçük bir uyarı güzel olurdu.

- Pieni varoitus olisi ollut kiva juttu.
- Olisi ollut kiva, jos olisit vähän varoittanut.

O anlayamayacak kadar çok küçük.

Hän on liian nuori ymmärtämään.

Tom, benim küçük erkek kardeşim.

Tom on pikkuveljeni.

Bu sadece küçük bir sorun.

- Se on vain vähäinen ongelma.
- Se on vain vähäpätöinen ongelma.

Bizim küçük kız zaten yürüyebiliyor!

Meidän pikkutyttö osaa jo kävellä!

Allah'ın gözü küçük olanlar koruyor.

Jumalan silmä valvoo pienokaisia.

Ne küçük bir dünya böyle!

Niin pieni maailma!

Küçük bir şirket ister misin?

Haluaisitko vähän seuraa?

Küçük miktarlarda kurşun bile tehlikelidir.

Pienikin määrä lyijyä on vaarallista.

Bu enfes bir küçük tablodur.

Tämä on erinomainen pieni maalaus.

O küçük yıldız en parlaktır.

Tuo pieni tähti on kirkkain.

Bu sadece küçük bir başarısızlık.

Se on vain vähäinen takaisku.

O, küçük bir köyde doğdu.

Hän syntyi pienessä kylässä.

Mary yaşına göre biraz küçük.

Mari on vähän pieni ikäisekseen.

Tom yaşına göre biraz küçük.

Tomi on vähän pieni ikäisekseen.

Tom hâlâ küçük bir çocuk.

Tom on vieläkin pikku poika.

- Sana küçük bir sır verebilir miyim?
- Sana küçük bir sır söyleyebilir miyim?

Voinko kertoa sinulle pienen salaisuuden?

- Tom'un dairesi küçük ama çok rahattır.
- Tom'un dairesi küçük ama çok konforludur.

- Tomin asunto on pieni, mutta se on todella kodikas.
- Tomin asunto on pieni, mutta hyvin kodikas.

- Benim ayakkabılarım çok küçük. Yenilerine ihtiyacım var.
- Ayakkabılarım çok küçük. Yenilerine ihtiyacım var.

Kenkäni ovat liian pienet. Tarvitsen uudet.

Bu küçük matarayla inmemi mi istiyorsunuz?

Haluat, että laskeudun alas pienen termospullon avulla.

Bu küçük zımbırtıya "kıvrık uç" denir.

Tämä on omatekoinen pilkki.

Yolda küçük bir atıştırmalık bile yedim.

Sain myös vähän välipalaa matkan varrella.