Translation of "Küçük" in Chinese

0.011 sec.

Examples of using "Küçük" in a sentence and their chinese translations:

- Benim odam çok küçük.
- Odam çok küçük.

- 我的房間非常小。
- 我的房間很小。

Bu çok küçük.

太小了。

Küçük odaya sıkıştırıldık.

我们挤进了那间小房间里。

Küçük buzdolabı kirli.

小冰箱很脏。

Senin penisin küçük.

你的阴茎很小。

Bu kitap küçük.

这本书小。

Bu biraz küçük.

有點小。

Küçük çocuk karanlıktan korkuyor.

這小男孩怕黑。

O, çocuğu küçük gördü.

- 她看不起这个小伙子。
- 他鄙视那个小伙子。

Zavallı küçük kuşla ilgilendi.

她照顾可怜的小鸟。

Onu küçük çocuğa verdim.

我把它給這個小男孩。

Bu ayakkabılar çok küçük.

这双鞋子太小了。

Küçük hayvanlara kötü davranma!

要愛護小動物!

Köpek küçük çocuğa saldırdı.

這隻狗攻擊了這個小男孩。

Küçük bir bavul arıyorum.

我正在找一個小手提箱。

Bu sandalye çok küçük.

這張椅子太小了!

Hollanda küçük bir ülkedir.

荷兰是个小国。

Ann küçük bir kızdır.

Ann 是一個小女孩。

- Dünya küçük.
- Dünya küçüktür.

世界很小。

Onu daha küçük yap.

把它弄小一點。

Ben küçük bir çocuğum.

我是一个小孩子。

Küçük bir kasabada yaşadım.

我曾经居住在一个小镇上。

Küçük ayak parmağım ağrıyor.

我小趾痛。

Küçük kız Brezilya'da yaşıyor.

這個小女孩住在巴西。

Bu kitap çok küçük.

这本书很小。

Küçük kız Brezilya'da yaşadı.

這個小女孩住在巴西。

Bu küçük bir kasaba.

这是个小镇。

- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- Küçük erkek kardeşim TV izliyor.

我弟弟在看電視。

- Bu bisiklet küçük kardeşime ait.
- Bu bisiklet küçük erkek kardeşime ait.

這台自行車是我弟弟的。

Daha küçük bedenleriniz var mı?

你有任何比較小的尺寸嗎?

En küçük şeylerden depresyona girerim.

我為小事情覺得沮喪。

Kep benim için çok küçük.

这顶帽子对我来说太小了。

Köpek küçük bir çocuğa hırladı.

這隻狗對著一個小男孩咆哮。

Küçük bir dağ kasabasından geldi.

他來自一個小山城。

Erkek kardeşim küçük ama güçlüdür.

我哥哥雖然矮小可是很強壯。

Birçok küçük şirketler iflas etti.

许多小公司倒闭了。

Elinde küçük bir şemsiye tutuyordu.

她手里握着一把小阳伞。

Küçük bir kız gibi görünüyorsun.

你看来是个小女孩。

Ben bu küçük kasabada büyüdüm.

我在這個小鎮上長大的。

Onun evi küçük ve eski.

他的房子又小又旧。

Tom'un küçük bir penisi var.

汤姆有小的鸡巴。

Küçük Zhang iyi bir adamdır!

小张人不错!

O, Tom'un küçük kız kardeşidir.

她是湯姆的妹妹。

Hokkaido'da küçük bir kasabaya vardık.

我们到达了北海道的一个小镇。

Sana küçük bir şey getirdim.

我给你带了点东西。

Bu benim küçük kız kardeşim.

这是我的妹妹。

O, küçük kızı evlatlık aldı.

他们收养了那个小女孩。

O benim küçük erkek kardeşimdir.

他是我弟弟。

Hayatımda hiç böyle küçük düşürülmedim.

我一生中从没那么糗过。

Küçük bir kuş bana söyledi.

我听传闻说的。

O biraz küçük değil mi?

不是有一点小吗?

Tom küçük bir restoranın yöneticisidir.

汤姆是一家小餐馆的经理。

O, küçük bir köyde büyüdü.

他在一個小村莊裡長大。

Küçük erkek kardeşimle iyi geçiniyorum.

我與我的弟弟相處融洽。

Okul kütüphanemiz küçük ama yeni.

我们学校的图书馆很小,但是是新的。

Seninkiyle karşılaştırınca benim arabam küçük.

和你的车比起来,我的车很小。

Küçük hayvanlara karşı kibar ol.

善待小動物。

Evimin küçük bir avlusu var.

我的房子有一個小院子。

Mary küçük kıza çok bağlı.

瑪莉很喜歡那個小女孩。

O küçük oğlan gözlük takıyor.

那個小男孩戴眼鏡。

O küçük çocuk gözlük takıyor.

那個小男孩戴眼鏡。

Senin küçük bir göğsün var.

你的胸很小。

O küçük motosiklet benimki değil.

那辆电动车不是我的。

Bu park küçük çocukların cennetidir.

這個公園是小孩子的天堂。

Neye bakıyorsun, küçük olanına mı?

你这个小东西在看什么?

Büyük balık, küçük balığı yer.

大鱼吃小鱼。

En küçük bir fikrim yok.

我沒有絲毫的想法。

Binalar ne kadar küçük gözüküyor.

大楼看上去那么寒酸。

Lucy oldukça küçük bir kız.

露西是一個漂亮的小女孩。

Şu küçük kız kuşu kaçırttı.

這個小女孩讓小鳥脫逃了。

En küçük kız özellikle güzeldi.

么女長得特別漂亮。

Küçük bir tutam tuz ekleyin.

加一丁點鹽。

- Benden büyük mü yoksa küçük mü bilmiyorum.
- Benden büyük mü küçük mü bilmiyorum.

我不知道他比我大还是小。

Havadaki küçük parçacıklar kansere neden olabilir.

空气中的微粒可以引发癌症。

Dünyamız yalnızca evrenin küçük bir parçasıdır.

我們的世界只不過是宇宙的一小部分。

O bisiklet senin için çok küçük.

那輛腳踏車對你來說太小了。

Seyirci çoğunlukla çok küçük çocuklardan oluşuyordu.

大部分观众是年幼的儿童。

O bana küçük maaşımdan şikayetçi oldu.

她向我抱怨我微薄的薪水。

Benim küçük kız kardeşim anneme benziyor.

我妹妹很像我妈妈。

O, rahat küçük bir evde yaşar.

他住在一個舒適的小房子裡。

Daha küçük erkek kardeşlerin var mı?

你有弟弟嗎?

Kyoto'da küçük bir ev satın aldı.

他在京都買了一個小房子。

Yine senden küçük birine zorbalık ediyorsun!

你又在欺負弱小了!

O, oyunda küçük bir bölümü oynadı.

他在劇中演了一個小角色。

Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.

汤姆住在一个小渔村。

Küçük bir kız kardeşin var mı?

你有妹妹吗?

Onun burnunda küçük bir sivilce büyüdü.

他的鼻子上长了一个小疙瘩。

Peki ya küçük sosyal buluşmalar, görüşmeler?

我想知道你对小型社交聚会的看法。

Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü.

傑西鞭策小毛驢前進。

Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.

我有点儿小事情想请你帮忙。

Küçük kız kardeşim beni öldürmek istiyor.

- 我姐姐想要杀我。
- 我妹妹想要杀我。

Ben onu küçük bir çocuğa verdim.

我把它給這個小男孩。

Her zaman odasının küçük olmasından yakınır.

他一直抱怨他的房间很小。

O, benim en küçük erkek kardeşimdir.

他是我最年轻的兄弟。

Küçük kız kardeşim dün Kobe'ye gitti.

我妹妹昨天去神戶了。

Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

我的兄弟住在一個小村莊裡。