Translation of "Küçük" in Japanese

0.018 sec.

Examples of using "Küçük" in a sentence and their japanese translations:

Küçük şeyler küçük zihinleri eğlendirir.

小人はつまらないことに興ずる。

Ailem küçük.

私のうちは小人数です。

Kitap küçük.

その本は小さい。

Küçük şey küçük akılları memnun eder.

小事は小人を喜ばす。

- Benim odam çok küçük.
- Odam çok küçük.

私の部屋はとても狭いの。

Bakın, küçük yumurtalar.

小さな卵だぞ

Küçük bir mağara.

ほら穴だ

Küçük kutumu çıkartacağım.

ビンに入れる

Küçük bir stüdyoyduk.

小さな映画制作会社のようでしたよ

Küçük bir hikâye:

ちょっとした話があります

Küçük çocuklarım yok.

私には幼い子供が いるわけでもなく

Bu çok küçük.

- 小さすぎるわ。
- 小さすぎる。
- 小さすぎます。

Küçük odaya sıkıştırıldık.

われわれは狭い部屋に詰め込まれた。

Bel biraz küçük.

ちょっとウエストがきついね。

Küçük ada göründü.

その小さな島が見えてきた。

Bu ekmek küçük.

このパンは小さい。

Ayakkabılarım çok küçük.

私の靴、きついの。

Bu kitap küçük.

- 本は小さいです。
- この本は小さい。

Küçük harfleri okuyamıyorum.

小さい文字が読めない。

Küçük ayakları var.

彼女は足が小さい。

Küçük bir cihaz bu, küçük bir gezgin robot,

これがその小さな装置 小型ロボットローバーです

- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.

小さな円を書きなさい。

- Bu kutu çok küçük.
- Bu kutu fazla küçük.

- この箱はちっさすぎるね。
- この箱じゃぁ、小さすぎるわ。

- Küçük kasabada hayat sıkıcıdır.
- Küçük bir kasabada hayat sıkıcıdır.
- Küçük bir kasabada yaşam sıkıcıdır.

小さな町の生活は退屈だ。

Küçük bir sapma yaşadım.

少し遠回りをして

Önce küçük farklarla başlayacağım,

小さいものからお伝えしましょう

Hayatım küçük parçalar hâlinde.

私の世界は粉々に打ち砕かれました

Aramalarımızdan küçük bir örnek.

では 例をお見せしましょう 私たちが受ける電話の一例です

Küçük mağara temizlenmiş oldu

この小さな洞窟は 安全のようだ

Bu en küçük jenerasyondur,

人口が最も少ない世代で

Küçük bir ada grubu.

小さな島の集まりです

Bu küçük kız korktu.

この少女は怖かったのです

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

‎他の家族も集まってきた

Küçük bir taş alıyorlar.

丸石を使うんだ

Bakın, küçük bir akrep.

小さなサソリだ

Küçük bir kepçesi olan

小さなシャベルを持ち

Küçük bir deney yaparız.

小さな実験から始めるでしょう

Küçük davranışlar ve durumlardı.

それによって徐々に 仕事をこなす能力が削がれていきました

Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.

‎岩の裂け目に鼻を突っ込む

En küçük hayvanları bile.

‎ごく小さな命も

Küçük çocuk ormanda kayboldu.

小さな男の子が森で道に迷った。

Ne küçük bir dünya!

なんて世界は狭いのでしょう。

Küçük kız gözyaşlarına boğuldu.

その少女は急にわっと泣き出した。

Küçük köpek kurtulmaya çalıştı.

その小さな犬は逃げようとしました。

Küçük çocuk karanlıktan korkuyor.

- この少年は暗闇が恐いんだ。
- その子は暗闇が恐いんだ。

Öğretmenler küçük çocukları karşıladılar.

その教師達はその小さな男の子達に挨拶した。

Küçük çocuk köpeğini kucakladı.

幼い少年は彼の犬を抱きしめた。

O, çocuğu küçük gördü.

彼女はその少年を軽蔑した。

Zavallı küçük kuşla ilgilendi.

彼女はそのかわいそうな小鳥の世話をした。

Küçük erkek kardeşiyle karıştırıldı.

彼は弟と間違えられた。

Odasının küçük olmasından yakındı.

彼は自分の部屋が狭いと不平を言った。

O benden daha küçük.

彼女は私よりも小さい。

O küçük, ama güçlüydü.

彼は小さいが強かった。

Küçük çocuklar çok meraklıdır.

- 小さな子供は大変好奇心が強い。
- 小さな子供は好奇心が旺盛です。

Küçük bir gelirle geçinebiliyorum.

私は薄給で何とか暮らしています。

O çok küçük mü?

小さすぎる?

Küçük şeftali ağacı Almanya'dandır.

小桃ちゃんはドイツ出身です。

Bu küçük bir dünya.

- 世間は狭いですね。
- 世の中は狭いものですね。

Bu ayakkabılar çok küçük.

この靴は小さすぎる。

Köpek küçük çocuğa saldırdı.

犬が小さな男の子を襲った。

Küçük bir bavul arıyorum.

- 小さいスーツケースを探しています。
- 小さなスーツケースを探してるの。

İki küçük şişe, lütfen.

小瓶を2つお願いします。

Hollanda küçük bir ülkedir.

オランダは狭い国です。

Ann küçük bir kızdır.

- アンは小さな女の子です。
- アンは幼い少女です。

Bu küçük bir dünya!

世間は狭いですね。

Onu daha küçük yap.

もっと小さくして。

Onlar küçük çocuklar değiller.

彼らは小さな子供ではありません。

Küçük oğlum araba sürebiliyor.

私の小さい息子は車を運転できる。

Küçük bir kasabada yaşadım.

私は小さな町に住んでいました。

Lüksemburg küçük bir ülkedir.

ルクセンブルクは小さな国です。

Küçük bir aylıkla geçinebilirim.

私はわずかな給料で何とかやっております。

Küçük kızı elinden tuttum.

私は、その幼い少女の手を取った。

Küçük bir odada kaldık.

私たちは小部屋に滞在させられた。

- Kitap küçük.
- Kitap küçüktür.

- その本は小さい。
- 本は小さい。

Küçük balık, akvaryumda yüzüyor.

その水族館では、小さな魚たちが泳いでいる。

Ev küçük ama güzel.

家は小さいですが、きれいです。

Tom'un küçük elleri var.

トムは手が小さい。

Küçük çocuklar Disneyland'i seviyor.

小さな子はディズニーランドが大好きです。

Yaşadığım kasaba oldukça küçük.

私の住んでいる町は割と小さいです。

Ruh yaşın çok küçük.

お前精神年齢低すぎだろ。

Küçük kız kardeşim ünlüdür.

私の妹は有名だ。

Küçük kız Brezilya'da yaşıyor.

この少女はブラジルに住んでいる。

O küçük bir şeytan.

彼女は小悪魔なんだ。

Ayaklarım seninkilerden daha küçük.

私の足はあなたと比べて小さい。

Küçük Johnny sınıfta osurdu.

ジョニー君が授業中にオナラをしてしまいました。

Bu küçük bir kitap.

これは小さい本です。

Bu kitap çok küçük.

この本はとても小さい。

O ne küçük afacan!

あの子はなんていたずらなのだ。

Yaşlı insanları küçük görmemelisin.

あなたたちは老人を軽蔑してはいけない。

Küçük çocuklar çok meraklıydılar.

その小さな子供たちは、とても好奇心が旺盛だった。

Sadece küçük bir bestecidir.

彼は二流の作曲家にすぎない。

Benim küçük parmağım şişti.

小指がはれました。