Translation of "çalıştığı" in French

0.008 sec.

Examples of using "çalıştığı" in a sentence and their french translations:

Onun çalıştığı ofis odur.

C'est le bureau dans lequel il travaille.

Bu onun çalıştığı ofistir.

C'est le bureau dans lequel il travaille.

O, babamın çalıştığı bina.

C'est le bâtiment où mon père travaille.

Burası babamın çalıştığı yerdir.

C'est là que travaille mon père.

Bu Tom'un çalıştığı yerdir.

C'est l'endroit où Tom travaille.

En çok üzerinde çalıştığı şey,

En insistant le plus, disait-elle,

Sistem çalıştığı sürece ısıtmayı kapatamazsın.

Tu ne peux pas baisser le chauffage tant que le système est en marche.

Bu, annenin çalıştığı yer mi?

- Est-ce là que ta mère travaille ?
- Est-ce là que votre mère travaille ?

Sanırım o Tom'un çalıştığı yer.

Je pense que c'est là que Tom travaille.

Orası annenizin çalıştığı yer mi?

Est-ce là que votre mère travaille ?

Burası benim babamın çalıştığı yer.

C'est l'endroit où travaille mon père.

Nasıl çalıştığı hakkında bir fikrim yok.

- Je n'ai aucune idée de comment ça fonctionne.
- Je n'ai aucune idée de comment ça marche.

Tom bizim için çalıştığı için şanslıyız.

Nous avons de la chance d'avoir Tom qui bosse pour nous.

Tom her zaman Mary'nin çalıştığı markete gider.

Tom va toujours au supermarché où travaille Marie.

- Bu onun nasıl çalıştığı.
- Böyle oluyor işte.

C'est comme ça que cela fonctionne.

O, çalıştığı ofis yakınında öğle yemeği yer.

Elle déjeune près du bureau où elle travaille.

Tom hâlâ Mary'nin çalıştığı aynı restoranda çalışıyor.

Tom travaille toujours dans le même restaurant où travaille Mary.

Engellemeye çalıştığı için övgü aldı - ancak başarılı olamadı.

général Dumouriez, de faire défection chez les Autrichiens - bien qu'il n'ait pas réussi.

Görülecek bir şey de işaretlerin laboratuvar şartlarında nasıl çalıştığı.

C'est bien d'analyser le fonctionnement des signaux en laboratoire.

Ölüm herkesin sonuncu bitirmek için çalıştığı bir yarış gibidir.

La mort, c'est comme une compétition où chacun espère arriver le dernier.

Kurbanın kendi kanı ile katilin adını yazmaya çalıştığı görünmektedir.

- Il semble que la victime a tenté d'écrire le nom de l'assassin de son propre sang.
- Il semble que la victime ait tenté d'écrire le nom du meurtrier avec son propre sang.
- Il semble que la victime ait essayé d'écrire le nom du meurtrier de son propre sang.

Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.

Il était complètement épuisé d'avoir travaillé à la ferme toute la journée.

Tom'un Mary'yi öldürmeye çalıştığı zaman hakkında bir şey duydun mu?

As-tu entendu parler de l'époque où Tom avait tenté de tuer Marie ?

Bize Ferdinand Magellan'ın Portekizli olduğu ama İspanya'nın hizmetinde çalıştığı öğretildi.

Ils nous ont enseigné que Fernand de Magellan était Portugais mais qu'il travaillait au service de l'Espagne.

O, köpeğini beslemek için çalıştığı restorandan sık sık masa kırıntılarını getirirdi.

Elle ramenait souvent des restes du restaurant où elle travaillait pour donner à manger à son chien.

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

Et bien sûr, l'orang-outan cherche à vivre et survivre dans un environnement qui a été détruit et il pourrait chercher à se défendre.

Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.

L'impérialisme est une idéologie et une pratique de groupes puissants qui tentent de s'assurer ou d'étendre leurs privilèges en dominant d'autres groupes.

Bu kitap, biyolog Ernst Haeckel'in yolculukları sırasında üzerinde çalıştığı canlıları gösteren yüz adet taşbaskıdan oluşmaktadır.

Ce livre est composé de cent lithographies qui représentent les êtres vivants étudiés par le biologiste Ernst Haeckel pendant ses voyages.