Translation of "Yollarını" in English

0.010 sec.

Examples of using "Yollarını" in a sentence and their english translations:

- Yollarını kaybettiler.
- Onlar yollarını kaybettiler.

They lost their way.

Farklı yollarını görebildim.

and how they were able to resist against this.

Dağda yollarını kaybettiler.

They lost their way in the mountain.

Bencilce yollarını unut.

Forget your selfish ways.

Sami yollarını değiştirdi.

Sami has changed his ways.

Bütün yollarını deneyimlediği için,

all the ways in which the structures had also been colluding to kill us,

Şehrin çevresindeki yollarını biliyorlar.

They know their way around the city.

Bununla başa çıkmanın yollarını öğrendim.

there are a couple of ways to dealt with it.

Sami, Amerikan yollarını öğrenmeye başladı.

Sami started to learn the American ways.

Hiç Türk Hava Yollarını duydunuz mu ?

Well… have you ever heard of TURKISH AIRLINES?

Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.

They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.

Kaçan hükümlüler yollarını ayırmaya karar verdiler.

The escaped convicts agreed to part ways.

Karlı ticaret yollarını ve zengin üretimlerini korumaya çalıştılar.

wanting to protect their lucrative trade routes and rich coastal outposts.

Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

We explored all possible ways of cutting expenditures.

Sahip olduğumuz beden ve akılla başa çıkmanın yollarını bulmalıyız.

managing whatever body and mind we currently have.

Yollarını kaybetmiyorlar ve birbirlerinden ayrılmadan disiplinli bir şekilde ilerliyorlar

they do not lose their way and proceed in a disciplined manner without leaving each other

Kendi kendine yetme ve yetiştirmenin yollarını bulmak için çalışıyor.Sıcak

through land reform and find ways suitable for the cultivation of the desert literally

Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.

They carried a map with them in case they should lose their way.

Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.

As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.

Ruslar Fransız yollarını kopyalar, ancak daima elli yıl sonra.

The Russians copy the French ways, but always fifty years later.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Predators must evolve ever more sophisticated ways to outwit their prey.

Şehir, ormandaki evlerinin etrafını sardıkça... ...sokaklarda hayatta kalmanın yollarını öğreniyorlar.

As the city sprawls around their forest home, they're learning how to survive on the streets.

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.

After ten years as business partners, they decided to part ways.

Kesilir ve yollarını vadileri oyarak açarlar. Bu takip etmek için iyidir,

They'll cut and carve their way through the valleys. That makes them a good thing to follow

Toprağı yeniden düzenleyerek ve çölü tam anlamıyla yetiştirmenin uygun yollarını bularak

last century to find ways to cultivate and achieve self-sufficiency

- Tom ve Mary ayrı yollarına gittiler.
- Tom ve Mary yollarını ayırdılar.

Tom and Mary have gone their separate ways.