Translation of "Yaşadığına" in English

0.015 sec.

Examples of using "Yaşadığına" in a sentence and their english translations:

Yaşadığına memnun olmalısın.

You should be thankful that you're alive.

Ateşin üzerinde yaşadığına inanırlardı

they believed you were living on the fire

O binada yaşadığına inanamıyorum.

I can't believe you live in that building.

Elvis'in şu anda yaşadığına inanıyorum.

I believe Elvis yet lives.

Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.

I have no idea where she lives.

Tom'un şimdi Boston'da yaşadığına oldukça eminim.

- I'm pretty sure that Tom now lives in Boston.
- I'm pretty sure Tom now lives in Boston.

O, oğlunun hâlâ yaşadığına ikna olmuş.

She is convinced that her son is still alive.

Bazıları Nessie'nin bu gölde yaşadığına inanıyor.

Some believe Nessie lives in this lake.

Tom'un Avustrulya'da yaşadığına hiç şüphe yok.

- There's no doubt Tom used to live in Australia.
- There's no doubt that Tom used to live in Australia.

Sami, Leyla'nın bir ilişki yaşadığına inanmayı reddetti.

Sami refused to believe that Layla had been having an affair.

Bu mağarada birinin yaşadığına dair hiçbir fikrim yoktu.

- I had no idea anyone lived in this cave.
- I had no idea that anyone lived in this cave.
- I had no idea that anybody lived in this cave.
- I had no idea anybody lived in this cave.

Boston'da kaç kişi yaşadığına dair bir fikrin var mı?

Do you have any idea how many people live in Boston?

- Elvis'in hâlâ hayatta olduğuna inanıyorum.
- Elvis'in hâlâ yaşadığına inanıyorum.

I believe Elvis is still alive.

Sadece yaşadığım yerden bir blok ötede Boston'da tam burada yaşadığına inanamıyorum.

I can't believe you live right here in Boston only a block from where I live.

- Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.
- Onun nerede yaşadığı hakkında fikrim yok.

I have no idea where she lives.