Translation of "Olmuş" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Olmuş" in a sentence and their japanese translations:

Olmuş bil.

まかせてちょうだい。

O vesile olmuş.

先読みをしたお陰でした

Hasta olmuş olmalı.

- 病気だったに違いない。
- 彼は病気だったにちがいない。

Ve şimdi CEO olmuş.

現在はCEOになっている

Baksanıza, resmen paramparça olmuş.

見ろ 完全に粉々だぞ

Başaramamışsa ne olmuş yani?

たとえ失敗してもかまうものか。

Tom hasta olmuş olabilir.

トムは病気だったかもしれない。

O, hasta olmuş görünüyordu.

- 彼は病気をしていたようだった。
- 彼は病気のようだった。

Açıklamamdan tatmin olmuş görünüyordu.

彼は私の説明で満足しているらしい。

Sonuçtan tatmin olmuş değil.

彼はその結果に決して満足していない。

Tom tamamen heder olmuş.

- トムは泥酔していた。
- トムはぐでんぐでんに酔っぱらっていた。
- トムはへべれけになっていた。
- トムはぐでんぐでんに酔っ払っていた。

O hasta olmuş olabilir.

彼は病気だったかもしれない。

Arabama bir şey olmuş.

私の自動車はどこか故障した。

Atsushi hasta olmuş olabilir.

あつしは病気だったかもしれない。

Tom şok olmuş görünüyor.

トムは衝撃を受けたようだ。

İkna olmuş gibi gelmiyorsun.

まだ納得していないようだね。

Gömleğin ters yüz olmuş.

シャツ、裏返しよ。

Aşırı dramatik olmuş gibi gelebilir.

ちょっと大袈裟に 聞こえるかもしれませんが

Meşguliyet bir onur nişanı olmuş

忙しいのが偉いみたいに 見られています

Bir kaza olmuş gibi görünüyor.

何か事故があったらしい。

Ona bir şey olmuş olabilir.

何か起きたかもしれない。

O hasta olmuş gibi görünüyor.

彼は病気だったように思われる。

O zengin olmuş gibi görünüyor.

彼は金持ちだったように思えた。

O, haberden rahatsız olmuş görünüyordu.

彼女はその知らせで困っているようだった。

Zavallı çocuk saman nezlesi olmuş.

かわいそうにその子は花粉症に悩んでいる。

Vietnam Savaşı sırasında savaş esiri olmuş

ベトナム戦争で捕虜となった

İşte o zaman ''graced'' olmuş olacaksınız.

あなたがそのような技量を 身につけた時こそ

Onunla aramızdaki sınırlar yok olmuş gibiydi.

‎僕らを隔てるものは ‎もう何もなかった

Jack, derinden pişman olmuş gibi görünüyor.

ジャックはその事を深く後悔しているようだ。

Yolda ona bir şey olmuş olmalı.

- 来る途中で彼の身に何かが起こったに違いない。
- 途中で何かが彼の身に降りかかったに違いない。

Onun avukat olmuş üç oğlu var.

彼には弁護士になった息子が3人いた。

Mağazamız bu üründe tekel olmuş durumda.

これは当店の専売です。

Dün Bob'a bir şey olmuş olmalı.

昨日ボブに何か起こったにちがいない。

- O zengin olmalı.
- Zengin olmuş olmalı.

彼女は金持ちだったに違いない。

Birçoğu daha kendileri çocukken anne olmuş durumdalar.

その多くは子どものまま 母親になってしまったのです

Gazeteye göre, dün gece bir deprem olmuş.

新聞によれば、昨夜地震があったそうだ。

Uzun süredir hasta olduğundan rengi bembeyaz olmuş.

彼女が死人のように顔色が悪いのは長患いのせいだ。

Onun bizim düğünümüze geleceğine olmuş gözüyle bakıyorum.

彼女は当然私たちの結婚式にくるものと思っていた。

- O, zengin olmalı.
- O, zengin olmuş olmalı.

彼は金持ちだったにちがいない。

- O, henüz başarmadı.
- Henüz başarılı olmuş değil.

まだ彼は成功していない。

- O henüz başarmadı.
- Henüz başarılı olmuş değil.

まだ彼は成功していない。

O, sınav sonucundan tatmin olmuş gibi görünüyordu.

彼女は試験の結果に満足しているようだった。

Tom Mary'ye ne olmuş olabileceği hakkında endişeli.

トムは何かがメアリーに起こったかもしれないと心配している。

- O henüz başarılı olmadı.
- Henüz başarılı olmuş değil.

まだ彼は成功していない。

Olayı sanki daha dün olmuş gibi net hatırlıyorum.

- 私はその出来事を、ほんの昨日起こったかのように、はっきりと覚えている。
- この事件の事はまるで昨日の事のようにはっきり覚えています。

Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.

ケンはひどい風邪をひいているようだ。

SARS'ta olandan çok daha fazla enfekte olmuş insan var.

感染者数がSARSに比べて かなり多いので

Boğazları ve kan damarları öyle eşsiz adapte olmuş ki

喉や血管が独特の 適応をしていて

- Polise teslim olmuş diye duydum.
- Polise teslim olduğunu duydum.

彼は警察に自首したそうです。

- Bu çocuğa neler olmuş bilmiyorum.
- Çocuğa ne olduğunu bilmiyorum.

私はその少年がどうなったか知らない。

Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?

同性愛者ですが何か?それが犯罪だとでも?

- Tom zengin oldu.
- Tom köşeyi döndü.
- Tom köşe olmuş.

トムは金持ちになったんだ。

Sen Amerika'dan dönmeden önce, ben üniversiteden mezun olmuş olacağım.

- アメリカから帰る前に私は卒業してしまってるでしょう。
- あなたがアメリカから帰るまでに私は大学を卒業してしまっているでしょう。

O palto çok paraya mal olmuş olabilir ama değer.

あのコートは高かったかもしれませんが、それだけの値うちはある。

Kleopatra'nın burnu daha kısa olmuş olsaydı, dünya tarihi farklı olurdu.

もしもクレオパトラの鼻がもっと低かったら、世界の歴史は変わっていただろう。

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

- だから何?
- だから何なの?

Şu anda tamamen yok olmuş. Aramaya dağın diğer tarafında devam edelim.

完全に消えてしまった 山の反対側を捜そう

Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.

政府は認めようとしないけれども、今の経済政策はガタガタだ。

- Ölen geri gelmez.
- Giden geri gelmez.
- Olan olmuş.
- İş işten geçmiş.

- 済んだことはしかたがない。
- 後悔先に立たず。
- やってしまったことは取り返しがつかない。
- やってしまったことは元に戻らない。
- なされたことは元通りにはならない。
- なされたことはやり直せない。
- いったんしたことは元どおりにならない。
- 覆水盆に返らず。

- Yeterli param olmuş olsaydı çantayı alırdım.
- Yeterli param olsaydı çantayı alırdım.

もしも十分に金があったなら、私はそのかばんを買っただろうに。

Bu kaza bir şehirde olmuş olsaydı, bu bir felakete neden olurdu.

町で起こっていたら、その事故は惨事を引き起こしていただろう。

- Tom zengin oldu.
- Tom zenginleşti.
- Tom köşeyi döndü.
- Tom köşe olmuş.

トムは金持ちになったんだ。

- Bu çay çok demli. Biraz su ekle.
- Bu çay çok koyu olmuş. Biraz su ekle.

お茶が濃すぎるので水を少し加えて下さい。

- O henüz gelmedi. Ona bir şey olmuş olabilir.
- O henüz gelmedi. Başına bir şey gelmiş olabilir.

- 彼はまだ来ない。何かあったのかもしれない。
- 彼がまだ来ていない。何か起きたのかもしれない。
- 彼はまだ到着していません。彼の身に何か起きたのでしょうか?

- Televizyon haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası olmuş.
- TV haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası vardı.

テレビのニュースによると、インドで飛行機の墜落事故があったそうだ。

- Keşke bütün günler cumartesi olsa.
- Keşke her gün cumartesi olsaydı.
- Keşke tüm günler cumartesi olmuş olsa.

毎日土曜日だったらいいのに。

O onun kulağına bir şey fısıldadığında, o sanki hipnotize olmuş gibi, tam onun söylediği gibi hareket etti.

彼が耳元で何かを囁くと、彼女はまるで催眠術にかかったかのように、彼の言う通りの動きをした。