Translation of "Saatlik" in English

0.007 sec.

Examples of using "Saatlik" in a sentence and their english translations:

Saatlik ücretin ne kadar?

How much is your hourly pay?

İstasyon bir saatlik yürüyüş mesafesinde.

It's an hour's walk to the station.

Saatlik olarak bir tekne kiralayabilirsiniz.

You can rent a boat by the hour.

Asgari ücret saatlik 2.13 dolar.

The minimum wage is $2.13 an hour.

Biz saatlik bir tekne kiraladık.

We hired a boat by the hour.

Sadece üç saatlik bir uçuş.

It's only a three-hour flight.

Gece yarısından önce bir saatlik uyku gece yarısından sonra iki saatlik uykuya değer.

- An hour of sleep before midnight is worth two hours of sleep after midnight.
- One hour of sleep before midnight is worth two hours after.

Bir saatlik yol bizi havaalanına getirdi.

An hour's drive brought us to the airport.

Araba, yarım saatlik sürüşten sonra bozuldu.

The car broke down after half an hour's driving.

Birkaç saatlik uyku sana iyi gelecektir.

A few hours nap will do you good.

Önümüzde 13 saatlik bir mücadelemiz var.

We've got a 13-hour fight ahead of us.

İstasyondan yaklaşık bir saatlik mesafede oturuyorum.

I live about an hour from the station.

Bu üç saatlik bir bekleyiş olacak.

It's going to be a three-hour wait.

Bir saatlik antrenmandan sonra iyi hissediyorum.

I feel good after one hour workout.

Tom'a şimdi dört saatlik bakım gerekiyor.

Tom now requires around-the-clock care.

Birkaç saatlik bir uykuya ihtiyacım var.

I need a few hours of sleep.

Mülteciler çölde 18 saatlik yürüyüşe dayandılar.

The refugees endured the 18-hour walk across the desert.

Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.

Tom's sentence was 25 hours of community service.

Birkaç saatlik kestirme seni iyi yapacaktır.

A few hours' catnap will do you well.

Her gün iki saatlik egzersiz yaparım.

I get two hour's exercise every day.

Onların bir saatlik zaman sınırı vardı.

They had a one hour time limit.

Gece yarısından önce bir saatlik uyku gece yarısından sonra iki saatlik uykudan daha iyidir.

One hour of sleep before midnight is better than two afterwards.

12 saatlik zorlu bir doğumun henüz başındaydı.

going through a very difficult 12-hour labor.

Her sekiz saatlik vardiyada yeni biri geliyor.

with somebody new coming on to the shift every eight hours.

On iki saatlik yolculuk beni çok yordu.

The twelve-hour journey had tired me out.

İki saatlik tartışmadan sonra bir anlaşmaya vardık.

We arrived at an agreement after two hours' discussion.

Bir saatlik düşüncesizlik yıllarca gözyaşlarına neden olabilir.

One hour of thoughtlessness can cause years of tears.

Neler olduğu hakkında saatlik bir güncelleştirme istiyorum.

I want an hourly update about what's happening.

Boston'dan yaklaşık üç saatlik bir mesafede yaşıyorum.

I live about three hours from Boston.

Tom'un bütün istediği sekiz saatlik kesintisiz uykuydu.

All Tom wanted was eight hours of uninterrupted sleep.

Uçak üç saatlik bir gecikmeden sonra ayrıldı.

The plane left after a three-hour delay.

Yaklaşık bir saatlik yürüyüş bizi göle getirdi.

About an hour's walk brought us to the lake.

Bir ortak bulma hevesinden, haftalık 60 saatlik mesailerden

quietly leaning out of aspirations of making partner,

Yedi ve dokuz saatlik bu referans noktasını kullanarak,

And what we've been finding from large-scale epidemiological studies

Beş saatlik gezi yüzünden elimizi kaldıracak halimiz kalmadı.

- We felt dead from the five-hour trip.
- We were totally exhausted from the five-hour trip.
- We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were very tired from the five-hour trip.
- We were dead tired from the five-hour trip.

Bir saatlik beklemeden sonra, roketin fırlatılışı iptal edildi.

After an hour of waiting, the launch of the rocket was cancelled.

Birçok şirket 8 saatlik bir çalışma günü uygular.

Lots of companies have implemented an eight-hour working day.

Yaklaşık yarım saatlik bir konuşmadan daha bir ay sonra

We talked for about a half hour, and about a month later,

Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.

After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.

- Tom saatlik ücret alıyor.
- Tom saat başı para alıyor.

Tom is paid by the hour.

Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.

I put in an hour of jogging before I go to school.

Konserdeki her dakikanın arkasında bir saatlik sıkı çalışma var.

Behind every minute of concert time there is one hour of hard practice.

Tom binlerce saatlik uçuş zamanı olan uzman bir pilottur.

Tom is an expert pilot with thousands of hours of flying time.

Kurtarıcılar, on saatlik bir kuşatmada yara alan altıncı kişi olan

Another tranquilizer shot rings out as Gubbi is rushed away by rescuers,

Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.

I laid down for a short nap and fell asleep for two hours.

Mary 16 saatlik bir kıtalararası uçuş sırasında, zamanından önce doğdu.

Mary was born prematurely during a 16 hour transcontinental flight.

Tom genellikle öğleden sonranın başlarında üç saatlik bir şekerleme yapar.

Tom usually takes a three-hour nap in the early afternoon.

Birkaç saatlik doğum sancısından sonra, güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.

After several hours of labor, she delivered a lovely healthy baby.

Ben bir saatlik süre içinde bu görevi bitirebileceğime bahse girerim.

I bet that I can finish this task in an hour's time.

Tom'un eve gitmeden önce yapacağı yarım saatlik daha işi var.

Tom has another half an hour of work to do before he can go home.

Fransız hükümeti, 2000 yılında zorunlu bir 35 saatlik çalışma haftası yaptı.

The French government made a 35-hour workweek mandatory in 2000.

Boeing 747 dokuz saatlik bir uçuş için ne kadar yakıt taşır?

How much fuel does a Boeing 747 carry for a nine-hour flight?

- Bir insanın gecede sadece iki saatlik bir uyku ile yaşayıp yaşayamayacağını merak ediyorum.
- Bir gecede sadece iki saatlik uykuyla bir insanın yaşayabilip yaşayamayacağını merak ediyorum.

I wonder whether man could live with only two hours' sleep a night.

Buenos Aires ve New Jersey arasında iki saatlik bir zaman farkı var.

There's a two hour time difference between Buenos Aires and New Jersey.

- Yanni süpermarkete yarım saatlik mesafede oturuyor.
- Yanni markete yarım saat uzaklıkta oturuyor.

Yanni lives half an hour from the supermarket.

Bizim on ikiden bire kadar öğle yemeği için bir saatlik bir molamız var.

We have an hour's recess for lunch from twelve to one.

Bir insanın bir gecede sadece iki saatlik bir uykuyla yaşayabilip yaşayamayacağını merak ediyorum.

I wonder whether a person can live on only two hours of sleep a night.

George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.

George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.

- Bob çimleri biçmek için saat başına üç dolar istedi.
- Bob çim biçmek için saatlik 3 dolar talep etti.

Bob charged 3 dollars an hour for mowing lawns.

- Bob çimleri biçmek için saat başına üç dolar istedi.
- Bob saati 3 dolara çimleri biçti.
- Bob çim biçmek için saatlik 3 dolar talep etti.

Bob charged 3 dollars an hour for mowing lawns.