Translation of "Sıkıntıya" in English

0.006 sec.

Examples of using "Sıkıntıya" in a sentence and their english translations:

Sıkıntıya katlanacağım.

I'll bite the bullet.

Haber onu sıkıntıya soktu.

The news distressed her.

O, sıkıntıya karşı gerçekten duyarsız.

He is really dull to hardship.

Onun sıkıntıya sebep olabileceğine inanıyorlardı.

They believed it might lead to trouble.

Şimdiden yeterince sıkıntıya neden oldum.

I've caused enough trouble already.

Sami, Leyla'yı sıkıntıya sokmak istemedi.

Sami didn't want to get Layla in trouble.

Kimseyi daha fazla sıkıntıya sokmak istemiyorum.

I don't want to cause anyone any more trouble.

Sıkıntıya rağmen, mimar dünya çapında üne ulaştı.

Despite adversity, the architect achieved worldwide fame.

Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.

Famine caused great distress among the people.

O, kimsenin hayal edemeyeceği en büyük sıkıntıya katlandı.

He put up with the greatest hardship that no one could imagine.

- Sana bir zahmet çıkarmak istemiyorum.
- Seni sıkıntıya sokmak istemiyorum.

I don't want to put you to any trouble.

- Post modern tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
- Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.

The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.

- Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- Seni sıkıntıya soktuğum için üzgünüm.

I'm sorry to have bothered you.