Translation of "Olmadığından" in English

0.035 sec.

Examples of using "Olmadığından" in a sentence and their english translations:

- Bunun doğru olmadığından eminim.
- Onun doğru olmadığından eminim.

I'm sure that isn't true.

Birbirimize artık tahammülümüzün olmadığından,

that we no longer tolerate each other,

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

Probably an indication there's not a lot of oxygen.

İyileşmem pek mümkün olmadığından

Since it was unlikely that I'd ever get better,

Meşgul olmadığından emin misin?

Are you sure you're not busy?

Olasılık olmadığından emin misin?

Are you sure there's no possibility?

Korkmaya gerek olmadığından eminim.

- I'm sure there's no need to be scared.
- I'm sure there's no need to be afraid.

Bunun doğru olmadığından eminim.

I'm sure that's not correct.

Aç olmadığından emin misin?

Are you sure you're not hungry?

Bunun kasıtlı olmadığından eminim.

I'm sure it wasn't intentional.

Konunun bu olmadığından eminim.

I'm sure that's not the case.

Kimsenin uykulu olmadığından eminim.

I bet nobody's sleepy.

Onun asla olmadığından eminim.

I'm sure that never actually happened.

Bunun olmadığından oldukça eminim.

- I'm fairly certain that didn't happen.
- I'm fairly certain that that didn't happen.

Tom'un burada olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom isn't here.
- I suspect that Tom isn't here.

Bunun senin hatan olmadığından eminim.

I'm sure that's no fault of yours.

Bir yolu olmadığından emin misin?

- You're sure there's no way?
- Are you sure there's no way?
- Are you sure there's no possibility?

Onun bir kaza olmadığından eminiz.

We're sure it wasn't an accident.

Tom'un meşgul olmadığından emin misin?

Are you sure Tom isn't busy?

Tom'un adının listede olmadığından eminim.

I'm sure Tom's name isn't on the list.

Onun Tom'un köpeği olmadığından eminim.

I'm sure that wasn't Tom's dog.

Tom'un niyetinin kötü olmadığından eminim.

I'm sure Tom meant no offense.

Bunun sahte olmadığından oldukça eminim.

I'm pretty sure that this isn't a fake.

Gördüğün adamın Tom olmadığından eminim.

I'm sure the guy you saw wasn't Tom.

Bunun mümkün olmadığından emin misin?

Are you sure it's not possible?

Bunun zehir olmadığından emin misin?

Are you sure this isn't poison?

Yardımıma ihtiyacın olmadığından emin misin?

Are you sure you don't need my help?

Aksi yönde olmadığından emin misin?

Are you sure it's not the other way around?

Bunun gerçek olmadığından emin misin?

Are you sure that this isn't true?

Tom tek olmadığından dolayı sinirli.

Tom's pissed off because he's not the one and only.

Burada çok mutlu olmadığından eminim.

I'm sure you're not so happy here.

Tom'un ilgili olmadığından oldukça eminim.

I'm pretty sure Tom wasn't interested.

Tom'un orada olmadığından oldukça eminim.

I'm pretty sure Tom wasn't there.

O, hamile olmadığından tamamen emin.

She's completely sure that she's not pregnant.

Bayan Ramirez olmadığından emin misiniz?

Are you sure you're not Ms. Ramirez?

Tom'un Kanadalı olmadığından oldukça eminim.

I'm pretty sure Tom isn't Canadian.

Tom'un burada olmadığından emin misin?

Are you sure Tom isn't here?

Tom'un kıskanç olup olmadığından şüpheliyim.

I doubt if Tom will be jealous.

Sami, babasının orada olmadığından endişeleniyordu.

Sami was concerned that his father wasn't there.

Onun doğru olup olmadığından şüpheliyim.

I doubt if that's true.

Tom'un söylediğinin doğru olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect what Tom said wasn't true.
- I suspect that what Tom said wasn't true.

Tom'un gerçekten hasta olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom wasn't really sick.
- I suspect that Tom wasn't really sick.

Orada taksi olmadığından yürümek zorundaydım.

I had to walk because there were no taxis.

- Bunun alaylı olup olmadığından emin değilim.
- Bunun ironik olup olmadığından emin değilim.

I'm not sure if this is ironic or not.

Bunun gerçek olup olmadığından şüphe ediyorum.

I doubt whether it is true or not.

Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.

I doubt whether he is honest.

Hiçbir şeyin yanlış olmadığından emin misin?

Are you sure nothing's wrong?

Kalan bir şey olmadığından emin misin?

Are you sure there's nothing left?

Orada bir şey olmadığından emin misin?

Are you sure there's nothing in there?

Tom'un neden burada olmadığından emin değilim.

I'm not sure why Tom isn't here.

Bunun Tom olmadığından ne kadar eminsin?

- How sure are you it's not Tom?
- How sure are you it isn't Tom?

Tom hazır olup olmadığından emin değil.

Tom isn't sure whether he's ready or not.

Ayağının kırık olmadığından emin olmam gerekiyor.

I need to make sure your leg isn't broken.

Hiçbir sorun olmadığından emin olmam gerekiyor.

I'm supposed to make sure there's no trouble.

Bunun planın bir parçası olmadığından eminim.

I'm sure that wasn't part of the plan.

Ben ciddi bir şey olmadığından eminim.

I'm sure it's nothing serious.

Onun yapmak istediğin şey olmadığından eminim.

I'm sure that's not what you want to do.

Orada hiç kimse olmadığından emin misin?

Are you sure there's nobody out there?

Bu çorbada et olmadığından emin misin?

- Are you sure there's no meat in this soup?
- Are you sure that there's no meat in this soup?

Okumak için yeterli zamanı olmadığından yakındı.

He complains of not having enough time to read.

Bunun aşk olup olmadığından emin değilim.

I'm not sure if it's love.

Bunun Tom'la ilgisi olmadığından oldukça eminim.

I'm pretty sure this has nothing to do with Tom.

Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.

I doubt if he is a lawyer.

Tom'un hazır olup olmadığından emin değilim.

I'm not sure if Tom is ready.

Bunun doğru olup olmadığından emin değilim.

I'm not sure if this is correct.

Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.

I must make sure whether he is at home or not.

Onun olmadığından emin olmak için buradayız.

We're here to make sure that doesn't happen.

Tom'un hiç kardeşi olmadığından oldukça eminim.

- I'm fairly certain that Tom doesn't have any siblings.
- I'm fairly certain Tom doesn't have any siblings.

Onun asla olmadığından nasıl emin olabilirsin?

How can you be sure that never happens?

Tom'un bir köpeği olmadığından oldukça eminim.

I'm quite certain Tom doesn't have a dog.

Evde başka kimsenin olmadığından emin misin?

Are you sure no one else is in the house?

Yeterli param olup olmadığından emin değildim.

I wasn't sure if I had enough money.

Tom'un söylediğinin doğru olup olmadığından, şüpheleniyorum.

I doubt if what Tom said is true.

Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığından eminim.

- I'm sure Tom doesn't have to do that.
- I'm sure Tom didn't have to do that.

Tom'un yalnız kalmasına gerek olmadığından eminim.

I'm sure Tom didn't need to be alone.

Tom'un yalnız kalmak zorunda olmadığından eminim.

I'm sure Tom didn't have to be alone.

Tom, bunun bir kaza olmadığından emin.

Tom is sure it wasn't an accident.

Tom haklı olup olmadığından emin değil.

Tom isn't sure if he's right.

Tom'un bunu yapmak zorunda olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom doesn't have to do that.
- I suspect that Tom doesn't have to do that.

Tom'un bunu yapan kişi olmadığından şüpheleniyorum

- I suspect Tom isn't the one who did this.
- I suspect that Tom isn't the one who did this.

Tom ve Mary'nin Boston'da olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom and Mary aren't in Boston.
- I suspect that Tom and Mary aren't in Boston.

Tom'un orada olmak zorunda olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom didn't have to be there.
- I suspect that Tom didn't have to be there.

Tom ve Mary'nin meşgul olmadığından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom and Mary aren't busy.
- I suspect that Tom and Mary aren't busy.

Yine mucizevi şekilde, parası olmadığından vazgeçmek üzereydi.

And more miraculously, he was about to give it up due to lack of funds.

Hiçbir şeyin kırık olmadığından emin olmak istiyorum.

I want to make sure nothing's broken.

Yiyecek başka bir şey olmadığından emin misin?

Are you sure there's nothing else to eat?

Tom'un neden bugün burada olmadığından emin değiliz.

We're not sure why Tom isn't here today.

Daha büyük bir şeyin olmadığından emin misin?

Are you sure you don't have anything bigger?

Hiç kimsenin senin Tom olmadığından şüphelendiğini sanmıyorum.

- I don't think anyone suspected you weren't Tom.
- I don't think anybody suspected that you weren't Tom.
- I don't think that anybody suspected that you weren't Tom.
- I don't think anyone suspected that you weren't Tom.
- I don't think that anyone suspected that you weren't Tom.
- I don't think anybody suspected you weren't Tom.
- I don't think that anybody suspected you weren't Tom.
- I don't think that anyone suspected you weren't Tom.

Tom yeterli parası olup olmadığından emin değildi.

Tom wasn't sure if he had enough money.

Tom'un Mary'nin ne yaptığının farkında olmadığından kuşkulanıyorum.

- I suspect that Tom is unaware of what Mary has done.
- I suspect Tom is unaware of what Mary has done.

Hiçbir yanlış anlama olmadığından emin olmak istiyorum.

I'd like to make sure there's no misunderstanding.

Ben yokken bir şey olmadığından emin misin?

Are you sure nothing happened while I was gone?