Translation of "Artık" in English

0.022 sec.

Examples of using "Artık" in a sentence and their english translations:

- Kes artık!
- Uzatma artık!

- Cut it out!
- Cut it out.

- Pil artık çalışmıyordu.
- Akü artık çalışmıyordu.
- Batarya artık çalışmıyordu.

The battery was no longer working.

Artık hazır.

Now that's set.

Artık yeter.

no more.

Artık söyledik

we said now

Yapmayın artık

Don't do it anymore

Herhalde artık

I guess no more

Artık satraplarsınız.

You are now satraps.

Artık yetmişti.

They'd had enough.

Artık dayanamıyorum.

I can't any more!

Artık tartışmayalım.

Let's not argue anymore.

Artık korkmuyorum.

- I'm no longer afraid.
- I'm not afraid anymore.

Artık okuyamıyorsun?

You can't read anymore?

Artık yazamam.

I can't write anymore.

Artık uyumuyorum.

I don't sleep anymore.

Artık büyüdün.

You're grown up now.

Artık bekleyemem.

I can't wait any longer.

Artık silâhsızım.

I'm now unarmed.

Artık güvendesin.

You're safe now.

Artık yapamıyorum.

I can't do any more.

Artık bırakamam.

I can't quit now.

Artık hatırlayamıyorum.

I can't remember anymore.

Artık içmiyorum.

I don't drink anymore.

Artık beklemeyelim.

Let's not wait any longer.

Artık oturabilirsin.

You can sit down now.

Artık beklemiyoruz.

We're not waiting any longer.

Artık biliyorum.

I know now.

Artık başlayalım.

Now let's get started.

Öl artık!

Die already!

Artık konuşmayacağım.

I'm not going to talk anymore.

Artık dayanamıyordum.

I just couldn't take it anymore.

Artık korkmayacağım.

I'm not going to be afraid anymore.

Artık çalışamıyorum.

I can't work any more.

Artık yazamayız.

We can no longer write.

Artık içemem.

I can't drink any more.

Yeter artık!

- Enough is enough!
- Enough is enough.

Artık ağrımıyor.

It doesn't hurt anymore.

Bıktık artık.

- We've had enough.
- We have had enough.

Artık sormayacağız.

We won't ask anymore.

Artık korkma.

Now don't be frightened.

Artık özgürsün.

You're free now.

Artık söyleyemeyiz.

We can't say any more.

Artık uyuyamıyorum.

I can't sleep any more.

Artık yürüyemiyorum.

- I can't walk any more.
- I can't walk anymore.

Artık kalamayız.

We can't stay any longer.

Artık bekleyemedim.

I couldn't wait any longer.

Yok artık!

Hell no!

Bıktım artık!

I'm pissed off!

Artık beklemeyeceğim.

I'm not going to wait any longer.

Artık yiyemem.

- I can't eat any more.
- I cannot eat any more.

Uyu artık.

Go to sleep.

Artık özgürüm.

- I'm free now.
- Now I'm free.

Artık söyleme!

Don't say anymore!

Artık ağlamayacağım

I won't cry anymore.

Artık dinlemiyorum.

I'm no longer listening.

Artık kazanmıyorum

I don't win anymore.

Artık ünlüsün.

You're famous now.

Artık takmıyorum.

- I don't mind anymore.
- I don't care anymore.
- I no longer care.
- I'm no longer worried.

Artık kalmayacağım.

I won't stay any longer.

Artık çalışmıyorum.

I don't work anymore.

Artık yüzmüyorum.

I don't swim anymore.

Artık avlanmıyorum.

I don't hunt anymore.

Artık bekleyemezsin.

You can't wait any longer.

Artık ağlamıyorum

I don't cry anymore.

Artık beklemiyorum.

I'm not waiting any longer.

Artık üşümüyorum.

I'm not cold anymore.

Artık zenginim.

I'm rich now.

- Artık seni istemiyorum.
- Artık sizi istemiyorum.

I don't want you anymore.

- Onu artık yapmamalısın.
- Artık onu yapmamalısın.

You shouldn't do that anymore.

- Artık az kaldı.
- Fazla sürmeyecek artık.

It won't be much longer now.

- Artık öğretmeniniz değilim.
- Artık öğretmenin değilim.

- I'm not your teacher anymore.
- I am no longer your teacher.

- Artık bunalımlı değilim.
- Artık depresyonda değilim.

I'm no longer depressed.

- Artık bir öğretmensin.
- Artık bir öğretmensiniz.

You're a teacher now.

- Yetti artık.
- Yeter artık.
- Yetti gari.

- Enough is enough!
- Enough is enough.

- Artık zaman tükeniyor.
- Zaman azalıyor artık.

Time is running short now.

- Canıma tak etti artık.
- Yetti artık.

I'm through.

- Artık bunu yapamazsın.
- Artık bunu yapamazsınız.

You can't do that anymore.

- Artık tedavi başlayabilir.
- Artık iyileşme başlayabilir.

The healing can now begin.

- Artık Boston'da yaşamıyorum.
- Boston'da oturmuyorum artık.

I'm no longer living in Boston.

- Motosikletimi artık kullanmıyorum.
- Motoruma artık binmiyorum.

I don't ride my motorcycle anymore.

- Artık tehlikede değilsin.
- Artık tehlikeden çıktın.

- You are out of danger now.
- You're out of danger now.

- Git artık başımdan.
- Git başımdan artık.
- Artık çekil git başımdan.

Now get out of my hair.

- Artık buna katlanmayacağım.
- Artık buna müsamaha etmeyeceğim.
- Artık buna tahammül etmeyeceğim.

- I won't tolerate it anymore.
- I won't tolerate that anymore.