Translation of "Jane'in" in English

Jane'in resimlerine bakıyorum.

I am looking at the pictures of Jane.

- Jane'in başı ciddi belada.
- Jane'in ciddi bir sorunu var.

Jane is in serious trouble.

Jane'in başı ciddi belada.

Jane is in serious trouble.

Jane'in kumral saçı var.

Jane has auburn hair.

Hastalık Jane'in okula gitmesini engelledi.

Illness prevented Jane from going to school.

Jane'in yıkanacak çok giysisi var.

Jane has a lot of clothes to wash.

Jane'in beş el çantası vardır.

Jane has five handbags.

Onlar Jane'in dürüst olduğuna inanıyorlar.

They believe that Jane is honest.

Mike Jane'in evine gittiğinde, o uyuyordu.

When Mike went to Jane's house, she was sleeping.

Geyik Jane'in üç katı kadar ağırdır.

The deer is three times as heavy as Jane.

Mike Jane'in evine döndüğünde o uyuyordu.

When Mike returned to Jane's house, she was sleeping.

Jane'in saçında sarı bir kurdela vardı.

Jane had a yellow ribbon in her hair.

Biz Jane'in nehir boyunca yüzdüğünü gördük.

We saw Jane swimming across the river.

Jane'in söylediği ortamı daha az gerdi.

What Jane said made the atmosphere less tense.

Jane'in kolyesi ona büyükannesinden bir hediye.

This necklace of Jane's is a gift from her grandmother.

Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.

Jane's farewell speech made us very sad.

- Bu Jane'nin çantasıdır.
- Bu, Jane'in çantası.

This is Jane's bag.

Jane'in soğuk algınlığını atlatması bir hafta sürdü.

It took a week for Jane to get over her cold.

Jane'in tek başına okula gitmesi çok zordu.

It was too difficult for Jane to go to school alone.

Jane'in gelecek sefer ne zaman geleceğini merak ediyorum.

I wonder when Jane will come next time.

Jane'in yeni bir erkek arkadaşı var gibi görünüyor.

Jane seems to have a new boyfriend.

Kate Jane'in sahip olduğunun üç katı kadar kayıtlara sahip.

Kate has three times as many records as Jane does.

Jane'in bu raketi benim dün aldığımdan biraz daha ağır.

This racket of Jane's is a little heavier than the one which I bought yesterday.

Kate'in, Jane'in sahip olduğunun üç katı kadar çok plakları var.

Kate has three times as many records as Jane has.

Jane'in annesi Japonya'da olsaydı, ben onu Bez Bebek Şenliğine davet edebilirdim.

If Jane's mother were in Japan, I could invite her to the Doll's Festival.

Jane'in ne zaman gitmesi ve nereye gitmesi gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu.

Jane had no idea when she should go or where she should go.