Translation of "çantası" in English

0.014 sec.

Examples of using "çantası" in a sentence and their english translations:

Sevimli küçük çantası,

His pretty little satchel,

Mary'nin çantası nerede?

Where's Mary's purse?

Bu Gina'nın çantası.

It's Gina's bag.

Onun çantası var.

There's his bag.

Sırt çantası nedir?

What is in the backpack?

Bu kimin çantası?

- Whose bag is this?
- Whose is this bag?

Bu, Tom'un çantası.

This is Tom's bag.

Tom'un çantası orada.

Tom's suitcase is over there.

Bu, öğretmenimin çantası.

This is my teacher's bag.

Mary'nin çantası boş.

Mary's bag is empty.

Tom bir spor çantası ve bir gitar çantası taşıyordu.

Tom was carrying a duffel bag and a guitar case.

Sevimli küçük el çantası,

His pretty little satchel,

Çantası annesininkinin tasarımıyla aynı.

Her bag is the same design as her mother's.

Dün onun çantası çalındı.

His bag was stolen yesterday.

Bu el çantası benim.

This handbag is mine.

Bu onun el çantası.

This is her handbag.

Tom'un sırt çantası orada.

Tom's backpack is over there.

Bu Tom'un çantası mı?

Is this Tom's bag?

Tom'un çantası kapının yanında.

Tom's bag is near the door.

O el çantası benim.

That handbag is mine.

Bu kimin beslenme çantası?

Whose lunch box is this?

Bu kimin el çantası?

Whose handbag is this?

Bu kimin golf çantası?

Whose golf bag is this?

Bu sırt çantası mavimsidir.

This backpack is blue-ish.

Bu Tom'un çantası değil.

That isn't Tom's suitcase.

Onun çantası çok ağırdı.

His bag was very heavy.

Bu Tom'un evrak çantası.

This is Tom's briefcase.

Bu, Tom'un çantası mı?

Is this bag Tom's?

Tom'un çantası çok hafifti.

Tom's bag was very light.

- Çin'den aldığın el çantası ucuz gözüküyor.
- Çin'den aldığınız el çantası ucuz görünüyor.
- Çin'den aldığın el çantası ucuz görünüyor.

The handbag you bought in China is cheap-looking.

Onun evrak çantası suyla doluydu.

His briefcase was filled with water.

Deri bir omuz çantası arıyorum.

I'm looking for a leather shoulder bag.

O kadının iki çantası var.

That woman has two bags.

Tom bir evrak çantası taşıyor.

Tom is carrying a briefcase.

Bunun kimin çantası olduğunu biliyorum.

I know whose bag this is.

Onun çantası ağır hasar gördü.

His bag was badly damaged.

Ben el çantası taşımayı sevmiyorum.

I don't like to carry a purse.

Bu mavi sırt çantası ağır.

This blue backpack is heavy.

Tom bir sırt çantası taşıyor.

Tom is carrying a backpack.

Yarın bir sırt çantası alacağım.

I'll buy a backpack tomorrow.

Deri bir evrak çantası arıyorum.

I am looking for a leather briefcase.

Tom evrak çantası ile kaçtı.

Tom escaped with the briefcase.

Tom'un çantası ağır hasar gördü.

Tom's bag was badly damaged.

Onun çantası ayakkabılarıyla aynı renktedir.

Her purse is the same color as her shoes.

O, Tom'un beslenme çantası mı?

Is that Tom's lunch box?

Jane'in beş el çantası vardır.

Jane has five handbags.

Tom'un sırt çantası kapının yanında.

Tom's backpack is near the door.

Tom'un sırtında bir çantası vardı.

Tom had a pack on his back.

Tom bir evrak çantası taşımıyordu.

Tom wasn't carrying a briefcase.

Tom bir evrak çantası taşımıyor.

Tom isn't carrying a briefcase.

Sami bir spor çantası taşıyordu.

Sami was carrying a gym bag.

Yanni bir alışveriş çantası taşıyordu.

Yanni was carrying a shopping bag.

O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

She is carrying a backpack on her back.

Bu kadının iki tane çantası var.

This woman has two bags.

O takım çantası benimkine çok benziyor.

That tackle box looks a lot like mine.

Ben yeni bir el çantası aldım.

I bought a new handbag.

Tom deri bir evrak çantası taşıyordu.

Tom was carrying a leather briefcase.

Birçok öğrenci okula sırt çantası taşır.

Most students carry backpacks to school.

Bu sırt çantası ona mı aittir?

Does this backpack belong to him?

O siyah evrak çantası senin mi?

Is that black briefcase yours?

- Bu Jane'nin çantasıdır.
- Bu, Jane'in çantası.

This is Jane's bag.

Tom omuzunda bir spor çantası taşıyor.

Tom is carrying a duffel bag on his shoulder.

O kadının iki tane çantası var.

That woman's got two bags.

Tom ağır bir sırt çantası taşıyordu.

Tom was carrying a heavy backpack.

Bugün yeni bir okul çantası aldım.

I bought a new schoolbag today.

Tom siyah bir el çantası taşıyor.

Tom is carrying a black satchel.

Sami'nin çantası polis tarafından ele geçirildi.

Sami's bag was seized by police.

Kendime yeni bir sırt çantası almalıyım.

I should buy myself a new backpack.

- Bu el çantası ekoseli ceketime çok yakışıyor.
- Bu el çantası damalı ceketimle harika uyuşuyor.

This handbag goes perfectly with my checkered jacket.

Tom bir market çantası taşıyarak içeri girdi.

Tom came in carrying a grocery bag.

Tom bir evrak çantası taşıyarak odaya girdi.

Tom entered the room carrying a briefcase.

O evrak çantası birçok kitap alır mı?

Will that briefcase hold many books?

Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.

Tom carries a briefcase to work.

Bu sırt çantası çok paraya mal oldu.

This backpack cost a lot.

Tom mutfağa yürüdü, bir yiyecek çantası taşıyordu.

Tom walked into the kitchen, carrying a bag of groceries.

Çantası burada, demek ki okula gitmiş olamaz.

His bag is right here, so he cannot have gone to school yet.

Ordu fazlası mağazasında bir sırt çantası aldım.

I bought a backpack at the army surplus store.

Bugün yeni bir okul çantası satın aldım.

Today I bought a new schoolbag.

Tom bir alet çantası almak istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to buy a toolbox.
- Tom said that he wanted to buy a toolbox.

Tom'un para ile dolu bir çantası var.

Tom has a suitcase full of money.

- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
- Kalem çantası masanın üstünde.

The pencil case is on the table.

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

Even, actually, the backpack works. Look, lying on the top of that.

Onu, kolunun altında evrak çantası ile gelirken gördüm.

I saw him coming with his briefcase under his arm.

Tom'un arkadaşları onu Bay Para Çantası diye çağırdı.

Tom's friends called him Mr. Money Bags.

Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.

Although Eri's suitcase looks heavy, it's actually very light.

Dün gece eve giderken kız kardeşimin çantası çalındı.

My sister was robbed of her bag on her way home last night.

O evrak çantası Tom'un mu yoksa senin mi?

Is that briefcase Tom's or yours?

Almayı yeniden düşünmek isteyebileceğin şey yeni bir evrak çantası.

Something you might want to consider buying is a new briefcase.

Senin için ne çeşit bir evrak çantası almamı istersin?

What kind of briefcase do you want me to buy for you?

Tom'un her zaman omuzunda asılı bir sırt çantası vardır.

Tom always has a backpack slung over his shoulder.

Onun çantası kalın kitaplarla dolu olduğu için çok ağrıdı.

Her bag was very heavy because it was full of thick books.