Translation of "Belada" in English

0.012 sec.

Examples of using "Belada" in a sentence and their english translations:

Başım belada!

Bear] I'm in trouble!

Başım belada.

I have a pain in my neck.

Onun başı belada.

She's in trouble.

Başım büyük belada.

- I'm in big trouble.
- I'm in a lot of trouble.

Öğretmenle başın belada.

You're in trouble with the teacher.

Onların başı belada.

They're in trouble.

Şimdi başım belada.

Now I'm in trouble.

Başım belada değil.

I'm not in trouble.

Başın belada mı?

Did you get in trouble?

Başım belada mı?

Am I in trouble?

Başımız büyük belada.

We're in big trouble.

Şimdi başın belada.

You're in trouble now.

Şimdi başımız belada.

Now we're in trouble.

Çoğunlukla başım belada.

I'm often in trouble.

Sanırım başımız belada.

I think we're in trouble.

Burada başım belada.

I'm in trouble here.

Başım kötü belada.

I'm in bad trouble.

Başın ciddi belada.

- You are in serious trouble.
- You're in serious trouble.

Başın büyük belada.

You're in big trouble.

Başın çok belada.

You're in so much trouble.

Birinin başı belada.

Someone's in trouble.

Tom gerçek belada.

Tom is in real trouble.

Başın belada değil.

You're not in trouble.

Tekrar başım belada.

I'm in trouble again.

Başları belada olabilir.

They may be in trouble.

Neden başım belada?

Why am I in trouble?

Ve şimdi başım belada.

And now I'm in trouble.

Şu anda başım belada.

Now I'm in trouble.

Şimdi onun başı belada.

He is in trouble now.

Sanırım Tom'un başı belada.

- I think Tom is in trouble.
- I think that Tom is in trouble.

Bu kızların başı belada.

These girls are in trouble.

Başın belada değil mi?

You're in trouble, aren't you?

Başımın belada olduğunu düşünüyorum.

I think I'm in trouble.

Şimdi başın büyük belada.

You're in big trouble now.

Senin yüzünden başım belada.

I'm in trouble because of you.

- Başım dertte.
- Başım belada.

- I am in trouble.
- I'm in trouble.

Jane'in başı ciddi belada.

Jane is in serious trouble.

Başının belada olduğunu biliyorum.

- I know you're in trouble.
- I know that you're in trouble.

Sanırım başım büyük belada.

I think I'm in big trouble.

Zaten yeterince başım belada.

I'm in enough trouble already.

Başının belada olduğunu görebildim.

I could see you were in trouble.

Tom'un başı belada değil.

Tom isn't in trouble.

Başımın belada olduğunu biliyordum.

I knew I was in trouble.

Bu sorunla başım belada.

I had trouble with this question.

Sanırım karımla başım belada.

I think I'm in trouble with my wife.

Hiç başım belada olmadı.

I've never been in trouble.

Tom'un başı belada olabilir.

Tom might be in trouble.

Başlarının belada olduğunu biliyorlardı.

They knew they were in trouble.

Tom'un başı çok belada mı?

Is Tom in a lot of trouble?

Başın yine belada, değil mi?

You're in trouble again, aren't you?

Gerçekten başın belada, değil mi?

You really are in trouble, aren't you?

Tom'un başının belada olabileceğini düşünüyoruz.

We think Tom may be in trouble.

Tom başının belada olduğunu biliyordu.

Tom knew he was in trouble.

Şimdi başımın belada olduğunu biliyorum.

- I know I'm in trouble now.
- I know that I'm in trouble now.

Bu başımız belada demek mi?

Does that mean we're in trouble?

Tom başı belada gibi görünüyor.

Tom seems to be in trouble.

Başım belada. Yardımına ihtiyacım var.

I'm in trouble. I need your help.

Tom başı bir tür belada.

Tom is in some kind of trouble.

- Onun sorunları var.
- Başı belada.

- He is in trouble.
- He's in trouble.

Benim her zaman başım belada.

I am forever in trouble.

Tom ne tür bir belada?

What kind of trouble is Tom in?

Tom ve Mary'nin başı belada.

Tom and Mary are in trouble.

O pastayı yediysen başın belada!

You're in trouble if you ate that cake!

Tom'un sözlü tacizle başı belada.

Tom has trouble dealing with verbal abuse.

Tom'un başı büyük belada olabilir.

Tom could be in real trouble.

Bu yüzden Tom'un başı belada.

This is why Tom is in trouble.

Onun yine başı belada mı?

Is he in trouble again?

Ben hiç başım belada değildim.

I've never been in any trouble.

Başım büyük bir belada idi.

I was in big trouble.

Tom ve benim başım belada.

Tom and I are in trouble.

Başın belada değil, değil mi?

- You aren't in trouble, are you?
- You're not in trouble, are you?

Şimdi başın belada, değil mi?

You're in trouble now, aren't you?

Başın büyük belada, değil mi?

- You're in serious trouble, aren't you?
- You're in a lot of trouble, aren't you?

İşinden kovulduğundan beri onun başı belada.

He has been in deep water since he got fired from his job.

- Başın büyük belada.
- Sen büyük beladasın.

- You're in big trouble.
- You're in a lot of trouble.

Benim için olmasa, başın belada olmaz.

You wouldn't be in trouble if it weren't for me.

Mary Tom'un başının belada olduğunu düşündü.

Mary thought Tom was in trouble.

Tom'un başı tekrar belada gibi görünüyor.

It sounds like Tom is in trouble again.

Tom'un neden başı belada olduğunu biliyorum.

I know why Tom is in trouble.

Tom, sorun nedir? Başın belada mı?

Tom, what's wrong? Are you in some kind of trouble?

Onun başının belada olduğunu düşünüyor musun?

Do you think he's in trouble?

Tom'un başının belada olduğunu düşünüyor musun?

Do you think Tom is in trouble?

Her zaman başın belada gibi görünüyorsun.

You always seem to be in trouble.

Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.

- When you are in trouble, you can count on me.
- When you're in trouble, you can count on me.

Aramızda kalsın, onun patronuyla başı belada.

Between you and me, he's in trouble with the boss.

Tom'un başı belada. Yardıma ihtiyacı var.

Tom is in trouble. He needs help.

Sami kendisinin başının belada olduğunu biliyordu.

Sami knew he was in trouble.

Şimdi başın büyük belada, değil mi?

You're in big trouble now, aren't you?

Tom'un gerçekten başı belada, değil mi?

Tom is in real trouble, isn't he?

Burada mahsur kalırsanız, başınız büyük belada demektir.

and you're stranded out here... you're in a whole world of trouble.

Tom Mary'ye John'un başının belada olduğunu söyledi.

Tom told Mary that John was in trouble.

Tom henüz başının belada olduğunu fark etmiyor.

- Tom doesn't yet realize he's in trouble.
- Tom doesn't yet realize that he's in trouble.

Tom ve Mary'nin başının belada olduğunu düşünüyorum.

- I think that Tom and Mary are in trouble.
- I think Tom and Mary are in trouble.