Translation of "Hissetmedi" in English

0.012 sec.

Examples of using "Hissetmedi" in a sentence and their english translations:

Tony yoksul hissetmedi.

Tony did not feel poor.

Tom onu hissetmedi.

Tom didn't feel it.

Tom depremi hissetmedi.

Tom didn't feel the earthquake.

O iyi hissetmedi.

She didn't feel good.

Tom güvende hissetmedi.

Tom didn't feel safe.

O kötü hissetmedi.

It didn't feel bad.

Asla iyi hissetmedi.

He never felt good.

O kendini iyi hissetmedi.

- She didn't feel well.
- She didn't feel good.
- She felt bad.

Tom bir şey hissetmedi.

Tom felt nothing.

Tom hiç acı hissetmedi.

Tom didn't feel any pain.

Dan iğneyi hissetmedi bile.

Dan didn't even feel the needle.

Tom çok güvende hissetmedi.

Tom didn't feel very confident.

Tom Boston'da güvende hissetmedi.

Tom didn't feel safe in Boston.

Leyla kendini iyi hissetmedi.

Layla didn't feel well.

Tom kendini iyi hissetmedi.

Tom didn't feel well.

Sami kendini mutlu hissetmedi.

Sami didn't feel happy.

Sami hiçbir şey hissetmedi.

Sami didn't feel anything.

Sami bir şey hissetmedi.

Sami didn't feel a thing.

Tom, Mary'yi beklemesi gerektiğini hissetmedi.

Tom didn't feel he needed to wait for Mary.

Tom onun hazır olduğunu hissetmedi.

Tom didn't feel that he was ready.

Sami kendini yeterince değerli hissetmedi.

Sami didn't feel valued enough.

Sami evde kendini güvende hissetmedi.

Sami did not feel safe at home.

Tom öfke dışında hiçbir şey hissetmedi.

Tom felt nothing except anger.

Tüm hatalarına rağmen hiçbir pişmanlık hissetmedi.

For all his failures, he did not feel so at all.

O benim arkadaşımla birlikte rahat hissetmedi.

She didn't feel comfortable with my friend.

Sami kendini hiçbir yerde güvende hissetmedi.

Sami did not feel safe anywhere.

Kim hayatında bir kez olsun yalnız hissetmedi?

who here has never, not once in your life, been lonely?

Dan artık kendini kendi evinde güvende hissetmedi.

Dan no longer felt safe in his own house.

Tom diğer çocukların yaptığını yapması gerektiğini hissetmedi.

Tom didn't feel he should do what the other children were doing.

Tom, kendi görüşünü ifade ederken rahat hissetmedi.

Tom never felt comfortable expressing his own opinion.

Tom kazanmak için bir şansı olduğunu gerçekten hissetmedi.

- Tom didn't really feel that he had a chance to win.
- Tom didn't really feel he had a chance to win.

Fadıl kendini herhangi bir yere aitmiş gibi hissetmedi.

Fadil didn't feel like he belonged anywhere.

- Leyla kendini seks için hazır hissetmedi.
- Leyla kendini seks için hazır hissetmiyordu.

Layla didn't feel ready for sex.