Translation of "Ediyorlardı" in English

Ediyorlardı.

working without pause.

Sokakta kavga ediyorlardı.

They were fighting on the street.

Onlar flört ediyorlardı.

They were dating.

Misafirleri kabul ediyorlardı.

They were accepting guests.

Berberice sohbet ediyorlardı.

They were chatting in Berber.

Kendilerinden nefret ediyorlardı.

They hated themselves.

Bütün oğlanlar dans ediyorlardı.

All the boys were dancing.

Erkeklerin hepsi dans ediyorlardı.

All the boys were dancing.

Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.

They hated Tom.

Doktorlar yaralıları tedavi ediyorlardı.

The doctors were treating the wounded.

Bunun olacağını tahmin ediyorlardı.

They were predicting this would happen.

Denizciler güvertede dans ediyorlardı.

The sailors were dancing on deck.

Ordunun geri kalanına rehberlik ediyorlardı.

terrain and could guide the rest of the army.

Onlar müzik eşliğinde dans ediyorlardı.

- They were dancing with the music.
- They were dancing to the music.

Onlar burada olmaktan nefret ediyorlardı.

They hated being here.

Eve gitmek için acele ediyorlardı.

They were in a hurry to get home.

Güneş batarken, onlar hâlâ dans ediyorlardı.

The sun having set, they were still dancing.

Önde kim oturacak diye münakaşa ediyorlardı.

They were arguing about who should sit in front.

Tom ve Mary birlikte dans ediyorlardı.

Tom and Mary were dancing together.

Tom ve Mary birbirleriyle sohbet ediyorlardı.

Tom and Mary were talking to each other.

Tom ve Mary birbirlerinden nefret ediyorlardı.

Tom and Mary hated one another.

O baktığında, adamlar yolu inşa ediyorlardı.

When she looked, the men were building the way.

Onlar 2013'te kütüphaneyi restore ediyorlardı.

They were renovating the library in 2013.

Tom ve Mary hep kavga ediyorlardı.

Tom and Mary were always fighting.

Onlar bugün için yağmur tahmin ediyorlardı.

They were forecasting rain for today.

Boston halkı, Britanyalı askerlerden nefret ediyorlardı.

The people of Boston hated the British soldiers.

Tom ve Mary birlikte seyahat ediyorlardı.

Tom and Mary were always traveling together.

Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.

They were playing footsie under the table.

Tom ve arkadaşı plastik kılıçlarla düello ediyorlardı.

Tom and his friend were duelling with plastic swords.

- Onlar ondan nefret etti.
- Ondan nefret ediyorlardı.

They hated her.

Tom ve Mary müziğe göre dans ediyorlardı.

Tom and Mary were dancing to the music.

- Onlar ondan nefret ettiler.
- Ondan nefret ediyorlardı.

- They hated him.
- They hated her.

Sami ve Leyla, Kahire'de geleceklerini inşa ediyorlardı.

Sami and Layla were building their future in Cairo.

Sami ve Leyla bir danışmanı ziyaret ediyorlardı.

Sami and Layla were seeing a counselor.

Sami ve Ferit ikiz olmaktan nefret ediyorlardı.

Sami and Farid hated being twins.

Sami ve Leyla kavga etmeye devam ediyorlardı.

Sami and Layla kept fighting.

Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.

Japanese and American forces were still fighting bitterly.

Tom ve Mary dans ediyorlardı ama birbirleriyle değil.

Tom and Mary were dancing, but not with each other.

Sami ve Leyla sık sık birbirleriyle kavga ediyorlardı.

Sami and Layla often fought with each other.

İnekler; uzun, yeşil çimenlerin arasından çok yavaşça hareket ediyorlardı.

The cows were moving very slowly through the long green grass.

Fadıl ve Leyla yaklaşık bir yıldır birbirleriyle flört ediyorlardı.

Fadil and Layla dated each othe for about a year.

Sami ve Leyla neredeyse her gün telefonda sohbet ediyorlardı.

Sami and Layla chatted on the phone almost every day.

Sami ve Leyla sürekli olarak onun hamileliği konusunda kavga ediyorlardı.

Sami and Layla fought constantly about her pregnancy.

Sami ve Leyla'nın çocukları, kediler ve köpekler gibi kavga ediyorlardı.

Sami and Layla's children fought like cats and dogs.

Baybarsın birlikleri el silahlarının bir önceki formunu kullanıp düşmana ateş ediyorlardı

Baibars’ troops have reportedly used early forms of hand guns to shoot at the enemy.

Tom ve Mary bilinmeyen cümleyi arıyorlardı ve onun yazarının kim olduğunu merak ediyorlardı.

Tom and Mary were looking for the unknown sentence and were wondering who was its author.

- Fadıl ve Leyla bir süredir çıkıyorlardı.
- Fadıl ve Leyla bir süredir flört ediyorlardı.

Fadil and Layla had been dating for a while.

Bir zamanlar elde ettikleri ilk fırsatta kaçmayı kafalarına koyan bir İskoçyalı ve bir İngiliz ve bir İrlandalı orduda birlikte hizmet ediyorlardı.

There were once a Scotsman and an Englishman and an Irishman serving in the army together, who took it into their heads to run away on the first opportunity they could get.