Translation of "Sokakta" in English

Sokakta oynama.

Don't play in the street.

Sokakta karşılaştılar.

They met each other on the street.

Hangi sokakta?

- In which street?
- On what street?

Sokakta dolaşıyordum.

I was strolling down the avenue.

- Sokakta komşumuzla karşılaştık.
- Sokakta komşumuza rastladık.

We met our neighbor in the street.

sokakta yaşamak isterdik sokakta oyun oynamak isterdik

we would like to live on the street

Sokakta kavga ediyorlardı.

They were fighting on the street.

Onu sokakta buldum.

I found it on the street.

Sokakta oynamak tehlikeli!

- It is dangerous to play in the street.
- It's dangerous to play in the street!

Sokakta insanlar vardı.

There were people on the street.

Sokakta ondan ayrıldım.

I parted from him on the street.

Sokakta kimse yok.

There isn't a person on the street.

Sokakta, bayraklar uçuyor.

In the street, flags are flying.

Tom sokakta gezindi.

Tom strolled down the street.

Ben sokakta işedim.

I peed on the street.

Sokakta Tom'la karşılaştım.

I met Tom on the street.

Onunla sokakta karşılaştım.

I met her on the street.

Tom sokakta yürüyordu.

Tom was walking down the street.

- Tom sokakta komşusuyla karşılaştı.
- Tom sokakta komşusuna rastladı.

Tom met his neighbor in the street.

...katiller sokakta kol geziyor.

killers are on the loose.

Bazen onu sokakta görürüm.

I sometimes see him on the street.

Sokakta hiç kimse görülmedi.

No one was to be seen in the street.

Sokakta öğretmenime selam veririm.

I greet my teacher on the street.

O bu sokakta yaşamaktadır.

He lives on this street.

Sokakta yüzlerce araba vardı.

There were hundreds of cars on the street.

Tom sokakta kavga ediyor.

Tom is fighting in the street.

Hiç sokakta yattın mı?

Have you ever slept on the street?

Tom loş sokakta ilerledi.

Tom moved through the dimly-lit alley.

Yan sokakta kaza oldu.

The accident happened on a side street.

Otelimiz bir sonraki sokakta.

Our hotel is on the next street.

Bir beyefendi sokakta tükürmez.

A gentleman would not spit on the street.

İki adam sokakta dövüşüyorlardı.

Two men were fighting on the street.

Sakin bir sokakta yaşıyorum.

I live on a quiet street.

Ona sokakta şiddetle çarptım.

I ran into her in the street.

Sokakta hiç araba yok.

There are no cars on the street.

Elbiselerimizi çıkarıp sokakta oynadık.

We took our clothes off and played in the street.

Onlar arabayı sokakta bıraktı.

They have left the car on that street.

Sokakta karışıklık hüküm sürüyor.

Disorder prevails in the street.

Bir sonraki sokakta yaşıyorum.

I live in the next street.

Sokakta çok insan vardı.

There were a lot of people on the street.

- Hangi sokakta?
- Hangi caddede?

In which street?

Ben sokakta Fred'e rastladım.

I met Fred on the street.

Ben sokakta kimseyi görmedim.

I did not see anyone in the street.

Köpeklerin sokakta bağırdığını duyabiliyorduk.

We could hear the dogs shouting in the street.

Fadıl sokakta bisiklet sürüyordu.

Fadil was riding a bicycle through the alley.

Tom sokakta çıplak koştu.

Tom ran down the street naked.

Sami sokakta uyuşturucu sattı.

Sami sold drugs on the street.

Dün sokakta Tom'la karşılaştım.

Yesterday I happened to run into Tom on the street.

- Arabam dar sokakta park edilir.
- Arabam ara sokakta park halinde.

My car is parked in the alley.

Sen sokakta arkadaşınla top oynarken

you playing ball with your friend on the street

Artık sokakta polis avı başladı

Police hunt is now on the street

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Women walking alone on the street

Sokakta iki adam kavga ediyordu.

Two men were fighting on the street.

Sokakta yürürken Bay Smith'e rastladım.

Walking along the street, I met Mr Smith.

Sokakta bir sürü araba görürüz.

We see a lot of cars on the street.

Sokakta eski bir arkadaşa rastladım.

I ran across an old friend in the street.

Polis bir adamla sokakta konuştu.

The policeman spoke to a man on the street.

Bugünlerde çocuklar artık sokakta oynamıyorlar.

These days, kids no longer play in the street.

Ben sokakta uyuyamıyorum. Çok soğuk

I cannot sleep in the street. It's too cold.

Mary bir sokakta ölü bulundu.

Mary was found dead in an alley.

Tom sokakta yavaş yavaş yürüyor.

Tom is walking down the street slowly.

Tom, çocuğu sokakta ağlıyor buldu.

Tom found the child crying in the street.

Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı.

She warned the children not to play on the street.

Evinizin önündeki sokakta park ettim.

I parked on the street in front of your house.

Sokakta birinin bana seslendiğini duydum.

I heard someone on the street calling me.

Tom ara sokakta ölü bulundu.

Tom was found dead in the alley.

Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

By law, begging in the street is forbidden.

Biz bu uzun sokakta yaşıyoruz.

We live on this long street.

Bir grup öğrenci sokakta durdu.

A group of students stood in the street.

Tom karanlık bir sokakta öldürüldü.

- Tom was killed in a dark alley.
- Tom got killed in a dark alley.

Aç köpek yavruları sokakta havlıyor.

Hungry puppies are barking on the street.

Aç yavru köpek sokakta havlıyor.

Hungry puppy barks on the street.

Maria sokakta satılan yiyecekleri yemiyor.

Maria doesn't eat food that's sold on the street.

Dün sokakta tesadüfen öğretmenimizle karşılaştık.

We happened to meet our teacher on the street yesterday.

- Sokakta yürüyorlar.
- Onlar caddede yürüyorlar.

They walk on the street.

Sami Leyla'nın oturduğu sokakta oturuyordu.

Sami lived on the same street as Layla.

Sokakta tek bir araba yok.

There's not a single car on the street.

Irkçılar sokakta şiddet eylemleri gerçekleştiriyor.

The racists use violence on the streets.

Dün Mary ile sokakta karşılaştım.

I met Mary on the street yesterday.

Arnavut kaldırımlı bir sokakta oturuyorlar.

They live on a cobblestone street.

Sokakta yaşamaya başladıklarında, hiç yiyecekleri yoktu.

So, when they went to live on the streets, there was no food.

Bir de şey; sokakta oyun oynayamaz

one thing; Can't play games on the street

Bizimde amacımız buydu sokakta çıkar anlatırdık

that was our aim, we would explain it on the street

Ve artık sokakta polis avı başladı

And now the police hunt started on the street

Sokakta bir kadın dövülmekteyse şiddet görmekteyse

If a woman is beaten on the street, she is subjected to violence

Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.

The robber attacked her on a back street.

Yağmurdan sonra, sokakta su birikintileri vardı.

After the rain, there were puddles on the street.

Mülteciler dar, bakımsız arka sokakta yaşıyordu.

The refugees were living in a narrow, squalid backstreet.

O, çocukları sokakta oynamaya karşı uyardı.

He warned the children against playing in the street.

Sokakta yürürken bir trafik kazası gördüm.

While I was walking down the street, I happened to see a traffic accident.

O, sokakta kasten beni görmezlikten geldi.

She deliberately ignored me on the street.

Sokakta yürürken, eski bir arkadaşımla karşılaştım.

Walking along the street, I met an old friend of mine.

Karanlık sokakta dikkatlice aşağıya doğru yürüdüm.

Tom walked cautiously down the dark alley.

Eğer sokakta kaybolursan, bir polise sor.

If you get lost in the street, ask a policeman.

Sen sokakta yatan bir sarhoş gördün.

You saw a drunk lying in the street.