Translation of "Biçimde" in English

0.008 sec.

Examples of using "Biçimde" in a sentence and their english translations:

İnanılmaz biçimde yorgunum.

I'm incredibly tired.

Sessiz biçimde konuş.

Speak quietly.

Ahlaklı biçimde çalışın!

Work morally!

Özgür biçimde sor.

Ask freely.

Düzgün biçimde bilgilendirilmiyoruz.

We're not being properly informed.

O biçimde düşünmüyorum.

I don't think that way.

Kötü biçimde davrandım.

I behaved badly.

Gergin biçimde izledim.

I watched nervously.

Doğru biçimde çalışmıyor.

It doesn't work correctly.

- Tom ağır biçimde hasta.
- Tom ciddi biçimde hasta.

Tom is seriously ill.

Dramatik bir biçimde değişti.

with the installation of a “Sunshine Classroom.”

Borsa ciddi biçimde durgun.

The stock market is severely depressed.

Parti güzel biçimde geçti

The party went off beautifully.

Bildirim kötü biçimde basıldı.

The notice was badly printed.

Söylenti çabuk biçimde yayıldı.

- The rumor spread quickly.
- The rumour quickly spread.
- The rumor quickly spread.

Tom garip biçimde davranıyor.

Tom is behaving strangely.

Garip biçimde davranmaya başladı.

He has started acting strangely.

Gemimiz ciddi biçimde hasarlıdır.

Our ship is severely damaged.

Yoğun biçimde beni eleştirdi.

She was all over me.

Beni yoğun biçimde eleştirdi.

He was all over me.

Onu mükemmel biçimde açıkladın.

You made that perfectly clear.

Burası garip biçimde sessiz.

It's strangely quiet here.

Onunla o biçimde konuşma!

Don't talk to him that way.

O güzel biçimde yapılmış.

It's beautifully made.

Hapishane ağır biçimde korunuyor.

The prison is heavily guarded.

Benimle o biçimde konuşamazsın.

You can't talk to me that way.

Tom inanılmaz biçimde aptal.

- Tom is incredibly stupid.
- Tom is unbelievably stupid.

Garip biçimde davrandığımı biliyorum.

- I know I've been acting strangely.
- I know that I've been acting strangely.

Olumlu biçimde düşünmeyi öğrenin.

- Learn to think positively!
- Learn to think positively.

Bu inanılmaz biçimde güzel!

It's unbelievably beautiful!

Artık mutlu biçimde ölebilirim.

I can now die happily.

Ben anlaşılır biçimde düşünmüyordum.

I wasn't thinking clearly.

Garip biçimde sakin hissettim.

I felt strangely calm.

Tom ağır biçimde yaralandı.

Tom was severely injured.

Bu inanılmaz biçimde kolaydı.

It was amazingly easy.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.

I speak French fluently.

Tom gergin biçimde üfledi.

Tom exhaled nervously.

Tom gergin biçimde güldü.

Tom laughed nervously.

Tom gergin biçimde bekledi.

- Tom waited nervously.
- Tom nervously waited.

Tom gergin biçimde izledi.

Tom watched nervously.

Onlar şaşırtıcı biçimde iyiydi.

They're surprisingly good.

Tom olağanüstü biçimde bencil.

Tom is extraordinarily selfish.

Tom beklenmedik biçimde çevik.

Tom is surprisingly agile.

Tom makul biçimde meraklı.

Tom is understandably curious.

O hızlı biçimde konuşuyor.

He is speaking quickly.

Tom çarpıcı biçimde yakışıklı.

Tom is strikingly handsome.

O, derin biçimde uyudu.

He slept deeply.

Akılalmaz bir biçimde sıkılmıştım.

I was incredibly bored.

O garip biçimde davrandı.

- He acted strangely.
- He acted strange.

Bu açık biçimde yanlıştır.

This is clearly wrong.

Annenle o biçimde konuşma.

- Don't talk to your mother like that.
- Don't talk to your mother like that!

Yazarsan doğru biçimde yaz.

If you write, write correctly.

Şaşılacak biçimde iyi yapıyoruz.

We're doing phenomenally well.

Motor normal biçimde çalışıyor.

The engine is working normally.

Tom garip biçimde konuşuyor.

Tom speaks strangely.

Fail, açık biçimde deliydi.

The perpetrator was obviously insane.

Kızlar düzgün biçimde giyinmediler.

The girls weren't dressed properly.

Bence ciddi biçimde hatalısın.

- I think you're seriously wrong.
- I think that you're seriously wrong.

Dost bir biçimde kaldılar.

They have stayed friendly.

Tom şaşırtıcı biçimde güzeldi.

Tom was surprisingly nice.

Tom mutlu biçimde evliydi.

Tom was happily married.

Kesinlikle o biçimde görünüyor.

It sure looks that way.

Seni korkunç biçimde özleyeceğim.

I'll miss you terribly.

Onu doğru biçimde yaptım.

I did it correctly.

Sıkı biçimde giyinmenizi öneririm.

I suggest that you dress warmly.

Arkadaşlarımla o biçimde konuşma.

Don't talk to my friends that way.

Onu yanlış biçimde yapıyorsun.

You're doing that the wrong way.

Bana o biçimde bakma!

Don't look at me that way!

Bu anlaşılır biçimde düzeltilmedi.

This clearly hasn't been proofread.

Çabuk bir biçimde öğrendi.

He learned quickly.

Ev ölümcül biçimde sessizdi.

The house was dead silent.

Leyla ağır biçimde hastaydı.

Layla was seriously ill.

Sözcüğü hatalı biçimde kullanıyorsunuz.

- You are using the word incorrectly.
- You're using the word incorrectly.

Sen inanılmaz biçimde toysun.

You are unbelievably naive.

Tom açık biçimde uykuluydu.

Tom was obviously sleepy.

O ekonomik biçimde yaşar.

He lives economically.

Onu o biçimde istiyorum.

That's the way I want it.

Sami kötü biçimde kanıyordu.

Sami was bleeding badly.

Onu yanlış biçimde yaptım.

I did that the wrong way.

Onu uygun biçimde yapmadım.

I didn't do that properly.

Sami aksanlı biçimde konuşuyor.

Sami talks with an accent.

Tom açık biçimde düşünemedi.

Tom wasn't able to think clearly.

Tom derin biçimde uyudu.

Tom slept profoundly.

Dilimizi akıcı biçimde konuşuyor.

- He is a fluent speaker of our language.
- She speaks our language fluently.

- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatmayın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatma.

Don't close the jar too tightly.

- Yumi yoğun biçimde İngilizce eğitimi alıyor.
- Yumi yoğun biçimde İngilizce çalışıyor.

Yumi is studying English intensively.

Şaşırtıcı biçimde, izleyicilerin yaklaşık yarısı

Amazingly about half of the viewers

Iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

would significantly reduce the climate impacts.

östrojenlerimizle dengeli bir biçimde çalışır.

works in balance with our estrogens.

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

you have to consistently be positive.

Ona iğneleyici bir biçimde takılmaya,

from mocking or belittling someone

Bir biçimde saplantılı olmanız gerekiyor.

to make any kind of major breakthrough, which is what he did.

Borsa bugün şaşırtıcı biçimde sakindi.

The stock market was surprisingly quiet today.

Kral, krallığını adil biçimde yönetti.

The king ruled his kingdom justly.

Doktor hastaya ciddi biçimde baktı.

The doctor looked gravely at the patient.

Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.

If it were not for the sun, we could not live at all.

Onlar uyumlu bir biçimde yaşıyorlar.

- They live together in unity.
- They are living harmoniously.

Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.

He criticized his rival severely.