Translation of "Ağır" in English

-İş ağır mı? -Çok ağır.

-[Pepe] Is it giving you trouble? -[woman] Lots.

Oldukça ağır.

It's pretty heavy.

Bunlar ağır.

These are heavy.

O kalabalığın arasında ağır ağır ilerledi.

He cruised his way through the crowd.

Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

The bells of danger toll for them.

En ağır hâldedirler.

from New Orleans to Nairobi.

Ağır kokudan mı?

Is it the intense smell?

Annem ağır hasta.

My mother is seriously ill.

Bacaklarımı ağır hissediyorum.

My legs feel heavy.

Çok fazla ağır.

It's way too heavy.

Sen ağır hastasın.

- You are seriously ill.
- You're seriously ill.

Bu kutu ağır.

This box is heavy.

Biraz ağır görünüyor.

It looks a little heavy.

Tom ağır yaralı.

- Tom is badly wounded.
- Tom has been seriously wounded.

Tom ağır taraftadır.

Tom is on the heavy side.

Tom ağır cezalandırılmalı.

Tom must be severely punished.

Bu kutular ağır.

These boxes are heavy.

Ağır hasta mısın?

Are you seriously ill?

Bu yatak ağır.

This bed is heavy.

Bu masa ağır.

This table is heavy.

Ben ağır başlıyım.

I'm sober.

Ağır olduğunu biliyorum.

I know it's heavy.

Ağır sakinleştirici etkisindeydim.

I was heavily sedated.

Ben ağır uykucuyum.

I'm a heavy sleeper.

Ağır yenilgiye uğratıldım.

I was hammered.

Kitabım çok ağır.

My book is very heavy.

Televizyon çok ağır.

The TV is really heavy.

Ne ağır trafik!

What heavy traffic!

Bu televizyon ağır.

This television set is heavy.

Tom ağır yaralandı.

Tom was seriously wounded.

Bu bavullar ağır.

These suitcases are heavy.

Valiziniz çok ağır.

Your suitcase is too heavy.

O ağır yaralandı.

She suffered severe injuries.

Çantam çok ağır.

My bag is very heavy.

Göz kapaklarım ağır.

My eyelids are heavy.

Bu çok ağır.

It's too heavy.

Tom ağır hasta.

Tom is gravely ill.

Tom ağır silahlı.

Tom is heavily armed.

Tom ağır yaralanabilirdi.

- Tom could've been seriously injured.
- Tom could have been seriously injured.

Ağır ol, Tom.

Hold your horses, Tom.

O ağır olmalı.

That must be heavy.

Bu kitaplar ağır.

These books are heavy.

Bu kitap ağır.

This book is heavy.

Bu kütükler ağır.

These logs are heavy.

Ağır sorumluluğundan kurtuldu.

He was relieved of his heavy responsibility.

Çantan ağır görünüyor.

Your bag looks heavy.

O kutu ağır.

That box is heavy.

Bu ağır değil.

- It isn't heavy.
- It's not heavy.

Ben ağır işitiyorum.

I'm hard of hearing.

Bu paket ağır.

This package is heavy.

Tom ağır değil.

Tom isn't heavy.

Bavulların ağır görünüyor.

Your suitcases look heavy.

Tom biraz ağır.

Tom is kind of heavy.

Bavulum çok ağır.

My suitcase is very heavy.

Bu bavul ağır.

This suitcase is heavy.

Tom oldukça ağır.

Tom is pretty heavy.

Ağır aksak ilerliyordu.

It was very slow going.

- O ağır, ama başedebilirim.
- Ağır ama idare ederim.

It's heavy, but I can manage it.

Tom ağır ağır yolcu arayan bir taksiyi çağırdı.

Tom hailed a cruising taxi.

Bob sık sık o sahilde ağır ağır koşar.

Bob often jogs on that beach.

- Yolculardan birkaçı ağır yaralanmıştı.
- Yolcuların birkaçı ağır yaralıydı.

A few of the passengers were seriously injured.

Nostalji ağır bir şey.

the nostalgia is overwhelming.

Babam, ağır sigara tiryakisiydi.

Now, he was a heavy smoker.

Ağır bir bedeli var.

comes at an exorbitant price.

O ağır yaralı değildi.

She was not seriously injured.

Ne ağır bir çanta!

What a heavy bag!

Fırtına ağır kayıplar getirdi.

The storm brought heavy losses.

Ağır eleştiriye maruz kaldı.

He was subjected to severe criticism.

Onun köpeği ağır duyar.

His dog is hard of hearing.

Tom ağır yaralı değildi.

- Tom was not seriously injured.
- Tom wasn't seriously injured.

Bu kitap çok ağır.

This book is very heavy.

Ağır bagajı havaalanına çektim.

I dragged the heavy baggage to the airport.

Bu kutu çok ağır.

- This box is very heavy.
- The box is very heavy.

Yapamam. O çok ağır.

I can't. It's too heavy.

Ağır bir şekilde cezalandırılmalı.

He must be severely punished.

- Kutu ağırdır.
- Kutu ağır.

The box is heavy.

O, ondan daha ağır.

She weighs more than he does.

Tom ağır hasta olabilir.

Tom might be seriously ill.

Hapishane ağır biçimde korunuyor.

The prison is heavily guarded.

Onun kitapları daha ağır.

His books are heavier.

Çok ağır hasta mısın?

Are you very seriously ill?

Bu televizyon çok ağır.

- This television is very heavy.
- This TV is very heavy.

Ağır çantayı sırtımda taşıdım.

I carried the heavy bag on my back.

Teslim şartları ağır idi.

The surrender terms were harsh.

Harry ağır hasta oldu.

Harry fell seriously ill.

Tom ağır halterleri kaldırabilir.

Tom can lift heavy weights.

Bu bavullar gerçekten ağır.

These suitcases are really heavy.

Bu bavullar biraz ağır.

These suitcases are kind of heavy.

Bu şamdan çok ağır.

This candlestick is very heavy.

Tom Mary'den daha ağır.

- Tom weighs more than Mary does.
- Tom weighs more than Mary.