Translation of "çiftliği" in English

0.080 sec.

Examples of using "çiftliği" in a sentence and their english translations:

Babasının çiftliği sattığına şaşırdı.

He was surprised his father had sold the farm.

Çiftliği satmaları gerekiyor muydu.

Need they have sold the farm?

Tom'un bir çiftliği var.

Tom has a ranch.

Tom'un bir çiftliği vardı.

Tom owned a ranch.

Tom'un tavuk çiftliği var.

Tom owns a chicken farm.

Onun çiftliği yirmi mil karedir.

His ranch covers twenty square miles.

Amcamın köyde bir çiftliği var.

My uncle has a farm in the village.

Tom çiftliği satmak zorunda kaldı.

Tom was forced to sell his farm.

Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.

My parents also have a farm.

Dünya evcil hayvan çiftliği değil.

The world is not a petting zoo.

Sami'nin bir at çiftliği vardı.

Sami owned a horse farm.

Onun çiftliği almak için parası yok.

He had no money to buy the farm.

Onun Kolorado'da büyük bir çiftliği var.

He has a large farm in Colorado.

Pazar günü çiftliği ziyaret etmeye niyet ediyor.

He intends to visit the farm on Sunday.

O borçlar için çiftliği satmak zorunda kaldı.

He had to sell the farm for debts.

Tom ve Mary'nin küçük bir çiftliği var.

Tom and Mary have a small farm.

Tom'un on üç dönümlük bir çiftliği var.

Tom owns a thirteen-acre farm.

Çocukların, çiftliği ziyaret etmeyi sevmeleri hiç şaşırtıcı değil.

It is no wonder that the children love to visit the farm.

Babamın ve annemin orada büyük bir çiftliği var.

My father and mother have a big farm there.

Benim annem ve babam bir ipek çiftliği işletiyordu.

My parents were running a silk farm.

Tom'un Boston'un hemen dışında küçük bir çiftliği var.

Tom has a small farm just outside of Boston.

Tom ve Mary'nin küçük bir organik çiftliği var.

Tom and Mary have a small organic farm.

Tom'un Boston'tan uzakta olmayan küçük bir çiftliği var.

Tom has a small farm not far from Boston.

Babamın bir çiftliği ve cins sığırları ve atları var.

My father has a ranch and breeds cattle and horses.

O, çiftliği için yüksek bir kira ödemek zorunda kaldı.

He had to pay a high rent for his farm.

Ben geçen hafta baktığımız o çiftliği satın almaya karar verdim.

I've decided to buy that farm we were looking at last week.

Tom, Mary öldükten sonra çiftliği sattı ve Boston'a geri döndü.

Tom sold the farm after Mary died and went back to Boston.

Tom bana çiftliği satmamı ve başka bir yerde yaşamamı önerdi.

Tom advised me to sell the farm and live somewhere else.

Tom, kasabanın varoşlarında birkaç koyun ve sığır yetiştirdiği küçük bir hobi çiftliği işletiyor.

Tom runs a small hobby farm on the outskirts of town where he keeps a few sheep and cattle.

- Bakers'ların nehrin üst tarafında bir çiftliği var.
- Bakers'ların nehrin yukarısında bir çiftlikleri var.

The Bakers have a farm up the river.

- Ken'in amcasının büyük bir tavuk çiftliği var.
- Ken'in amcası büyük bir tavuk çiftliğine sahip.

Ken's uncle has a big chicken farm.