Translation of "Tavuk" in English

Tavuk severim.

I like chicken.

Tavuk, Lütfen.

Chicken, please.

Tavuk gıdaklıyor.

The chicken is cackling.

Tavuk yağsız.

The chicken is lean.

Tavuk harikaydı.

- The chicken was great.
- The chicken was delicious.

Tavuk pembe.

The chicken is pink.

Tavuk çiğ.

The chicken is raw.

Tavuk kuruydu.

The chicken was dry.

- Tavuk az pişmiş.
- Tavuk yeterince pişmemiş.

The chicken is undercooked.

- Tavuk eti bu.
- O bir tavuk eti.

- That's the meat of a hen.
- That's chicken.

''Tavuk biryaniyi seviyorum.''

"I love chicken biryani."

''Tavuk siyahi miydi?

"Uh, was it a black chicken?

O tavuk aldı.

She bought chicken.

Tavuk yerli mi?

Is the chicken local?

O tavuk yakaladı.

He caught the chicken.

Tavuk eti bu.

- That's the meat of a hen.
- That's chicken.

Tavuk zaten yenildi.

The chicken has already been eaten.

Tavuk nugget yedim.

I ate chicken nuggets.

Tavuk eti yiyemem.

I can't eat chicken.

Bu et tavuk.

- That meat is chicken.
- This meat is chicken.

Tavuk çorbasını severim.

I would like chicken soup.

Tavuk biraz kuruydu.

The chicken was a bit dry.

Tavuk kızartmasını seviyorum.

I love roast chicken.

Tavuk çorban harika.

Your chicken soup is great.

O bir tavuk.

That's a hen.

Kafasız tavuk gibi.

- Like a chook with its head cut off.
- Like a headless chicken.

Tavuklar tavuk kümesinde.

The hens are in the chicken coop.

Tavuk yakalamak zordu.

Catching the chicken was difficult.

Gene mi tavuk?

Chicken again?

Kızarmış tavuk istiyorum.

I want roast chicken.

"Bu ne?" "Tavuk."

"What's this?" "It's chicken."

Tavuk bir yumurta yumurtladı.

The hen has laid an egg.

Tavuk beş yumurta yumurtladı.

The hen hatched five eggs.

Evimde üç tavuk var.

I have three chickens in my house.

Bu tavuk iyi kızarmış.

This chicken is fried well.

Bu tavuk iyi görünüyor.

That chicken looks good.

Ben bir tavuk kesiyorum.

I am slaughtering a chicken.

Bu bir tavuk yumurtasıdır.

This is an egg.

Bu tavuk çok pişmiş.

This chicken is overcooked.

Biraz tavuk ister misin?

Do you want some chicken?

Beypiliç'in tavuk etini seviyorum.

I like Beypilic chicken.

Yarım tavuk ister misin?

Would you like half a chicken?

Tavuk biraz çok kuruydu.

The chicken is a bit too dry.

Tavuk neden yoldan geçti?

Why did the chicken cross the road?

Tom Tavuk köri yaptı.

Tom made chicken curry.

Mary tavuk lapası yiyor.

Mary is eating chicken porridge.

- Tavuğu severim.
- Tavuk severim.

- I love chicken.
- I like chicken.

Çoğu insan tavuk sever.

Most people like chicken.

Bazı insanlar tavuk sevmiyor.

Some people don't like chicken.

Tabi tavuk gübresini biliyorsun.

of course, you know all about chicken manure.

3 paund tavuk istiyorum.

I'd like three pounds of chicken.

Ben tavuk derisi yemem.

I don't eat chicken skin.

Tom, kızarmış tavuk seviyor.

- Tom loves fried chicken.
- Tom likes fried chicken.

Tilki bir tavuk yiyor.

The fox is eating a hen.

Kızarmış tavuk servis edeceğiz.

We'll serve fried chicken.

Tom tavuk kanatlarını sever.

Tom loves chicken wings.

Ne kadar tavuk aldınız?

How much chicken did you buy?

Tavuk bir solucan yedi.

The hen ate an earthworm.

Neredeyse hiç tavuk yemem.

I almost never eat chicken.

Tom bir tavuk yetiştiricisi.

Tom is a chicken farmer.

Her gün tavuk yerim.

I eat chicken every day.

Tom'un tavuk çiftliği var.

Tom owns a chicken farm.

- Biz biraz tavuk çorbası yedik.
- Biz biraz tavuk çorbası içtik.

We had some chicken soup.

- Aç tavuk arpa sandığını sayıklar.
- Aç tavuk kendini darı ambarında görür.

A hopeful wish comes through in a dream.

Bizde tavuk besliyoruz inek besliyoruz

we feed chickens, we feed cows

O, lezzetli bir tavuk kızartıyor.

He's roasting a tasty chicken.

Sağ ol, Mike. Tavuk sevmem.

Thanks, Mike. I don't like chicken.

Sık sık tavuk eti yerim.

I often eat chicken.

Organik tavuk gübresi, azotça zengindir.

Organic chicken manure is high in nitrogen.

Tavuk çok tuzlu ve yenilmezdi.

The chicken was oversalted and inedible.

Sana biraz tavuk çorbası yapayım.

Let me make you some chicken soup.

Köpekleri tavuk kemikleri ile beslememelisin.

You shouldn't feed chicken bones to dogs.

Mary ızgara tavuk salatası yedi.

Mary ate a grilled chicken salad.

Bunun tavuk gibi tadı var.

This tastes like chicken.

Ben bir tavuk lolipop yedim.

I ate a chicken lollipop.

Aşılar tavuk yumurtası kullanılarak üretilmektedir.

Vaccines are produced using chicken eggs.

O tavuk gibi tat veriyordu.

That tasted a lot like chicken.

Bu gece tavuk pişirmek istiyorum.

I'd like to cook chicken tonight.

O bir tavuk satın aldı.

She bought a chicken.

Bu, annemin tavuk çorbası tarifi.

This is my mother's chicken soup recipe.

Tavuk kanatları etten daha iyidir.

Chicken wings are better than meat.

Bir daha asla tavuk yemeyeceğim.

- I will never eat chicken again.
- I'll never eat chicken again.

- O tavuk son zamanlarda hiç yumurta yumurtlamadı.
- O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.

- The chicken hasn't laid eggs lately.
- That chicken hasn't laid any eggs lately.
- That chicken hasn't laid any eggs recently.

- Tavuk pişirebilir misin?
- Tavuğun nasıl pişirildiğini bilir misin?
- Tavuk nasıl pişirilir, bilir misin?

Do you know how to cook chicken?

Aklıma gezen tavuk gibi şeyler geliyor.

I think about cage-free chickens or something.

Tavuk bu sabah bir yumurta yumurtladı.

The chicken laid an egg this morning.

O sadece serbest gezinen tavuk yer.

She only eats free-range chicken.

O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.

That chicken hasn't laid any eggs recently.

Kimse tavuk çorbasını annem gibi yapamaz.

No one makes chicken soup like my mother.

Bunun bir tavuk gibi tadı var.

- It tastes like chicken!
- It tastes like chicken.

Bir kilo tavuk kanadı alabilir miyim?

Can I get a kilo of chicken wings please?

Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik.

We've eaten pizza and chicken at noon.

- Tavuk denedin mi?
- Tavuğu denedin mi?

Have you tried the chicken?