Translation of "Mil" in English

0.007 sec.

Examples of using "Mil" in a sentence and their english translations:

Üç mil koştum.

I've run three miles.

Yaklaşık beş mil.

It's about five miles.

Bir mil koştum.

I ran for a mile.

Üç mil yürüdük.

We walked three miles.

Köprü bir mil yukarıda.

The bridge is one mile above.

İstasyon iki mil uzaklıkta.

The station is two miles away.

Göl dört mil genişliğindedir.

The lake is four miles across.

Ev iki mil uzakta.

The house is two miles off.

O, bir mil yüzemez.

- He cannot swim a mile.
- He can't swim a mile.

Şehre sadece iki mil.

It's only two miles to the town.

O beş mil koştu.

He ran five miles.

Postane yarım mil uzaklıkta.

The post office is half a mile away.

Yaklaşık bir mil yürüdüm.

I walked about 1 mile.

Günde yirmi mil yürürüm.

- I cover twenty miles a day.
- I walk twenty miles a day.

Günde yirmi mil kapladı.

She covered twenty miles a day.

Kasaba mekandan 3 mil.

The town is 3 miles from the place.

O bir mil yüzebilir.

He can swim a mile.

Günde beş mil koşarım.

I run five miles a day.

Kent iki mil uzaklıktadır.

The city is two miles away.

Buradan Boston'a 300 mil.

It's 300 miles from here to Boston.

Onunla bir mil yarıştım.

I raced him a mile.

Askerler yirmi mil ilerledi.

The troops advanced twenty miles.

3/4 mil yürüdüm.

I walked three-fourths of a mile.

Boston'a kaç mil var?

How many miles is it to Boston?

Göl üç mil genişliğinde.

The lake is three miles across.

Biz yedi mil koştuk.

We ran for seven miles.

Buradan Londra'ya sekiz mil.

It's eight miles from here to London.

Vadi yirmi mil genişliğinde.

The valley was twenty miles wide.

Tom üç mil koştu.

Tom ran three miles.

- Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- Şehir Londra'nın elli mil yukarısındadır.

The city is fifty miles above London.

- Kasabaya sadece iki mil mesafede.
- Şehre yalnızca 2 mil uzaklıkta.

It's just two miles to the town.

- Leyla birkaç mil uzakta yaşıyordu.
- Leyla birkaç mil ötede yaşıyordu.

Layla lived a few miles away.

- Tom günde üç mil yürüyor.
- Tom günde üç mil yürür.

Tom walks three miles a day.

Ve okyanustan birkaç mil uzaktaydım.

and just a few miles from the ocean.

Yarım saatte iki mil yürüdü.

He walked two miles in half an hour.

İstasyon buradan yaklaşık üç mil.

The station is about three miles from here.

Kasaba, kıyıdan iki mil uzaktadır.

The town is two miles away from the coast.

Köye sadece iki mil var.

It's only two miles to the village.

Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.

The bridge is approximately a mile long.

O, saatte 90 mil yapabilir.

She can do 90 miles an hour.

Onlar üç mil öteye yürüdü.

They walked three miles farther.

Ada yaklaşık bir mil genişliğindedir.

The island is nearly a mile across.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

She walked twenty miles a day.

Bir mil yaklaşık 1,600 metredir.

A mile is about 1,600 meters.

Ben yaklaşık bir mil yürüdüm.

I walked about a mile.

Tren saatte 500 mil gidiyordu.

The train was going 500 miles per hour.

En az iki mil yürüyebilirim.

I can walk at least two miles.

Onun çiftliği yirmi mil karedir.

His ranch covers twenty square miles.

Saatte üç mil hızla yürüdüler.

They walked at the rate of three miles an hour.

Alışveriş merkezi bir mil ilerde.

The shopping center is one mile ahead.

O kasaba iki mil uzaklıkta.

That town is two miles away.

Ben tam on mil yürüdüm.

- I completely walked ten miles.
- I walked an entire ten miles.

Ben sadece üç mil koştum.

I just ran three miles.

Tom günde üç mil koşar.

Tom runs three miles a day.

Günde üç mil yürümeye çalışıyorum.

I try to walk three miles a day.

O yaklaşık üç mil kare.

It's about three square miles.

O buradan yaklaşık çeyrek mil.

It's about a quarter mile from here.

Tom bugün üç mil koştu.

Tom ran three miles today.

Tom'un ofisi evinden üç mil.

Tom's office is three miles from his house.

Kentten 10 mil uzakta yaşıyorum.

I live ten miles from the city.

Bize birkaç mil kablo gerek.

We need several miles of cable.

Bu nehir 500 mil uzunluğundadır.

This river is 500 miles in length.

Bu nehir yüzlerce mil uzanır.

This river extends for hundreds of miles.

Bu nehir bir mil genişliğindedir.

This river is one mile across.

Biz yaklaşık beş mil yürüdük.

We walked about five miles.

Okul evimden üç mil uzakta.

The school is three miles from my house.

İstasyon buradan 3 mil uzakta.

The station is three miles away from here.

İstasyon, buradan 3 mil uzakta.

The station is three miles from here.

Sami yüzlerce mil uzakta yaşıyordu.

Sami lived hundreds of miles away.

- Dan sadece 4 mil uzakta yaşadı.
- Dan sadece 4 mil uzakta ikamet etti.
- Dan sadece 4 mil uzakta oturdu.

Dan lived only four miles away.

Olan bu sınır 1254 mil uzunluğunda.

the country stretching for about 1,254 miles.

Okul yaklaşık bir mil uzakta duruyor.

The school stands about one mile off.

Tren saatte 50 mil hızla gidiyordu.

The train is traveling at the rate of 50 miles an hour.

Tren saatte 20 mil yol alır.

The train makes 20 miles an hour.

Ben o gün elli mil sürdüm.

I rode fifty miles that day.

Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.

The island is about two miles off the coast.

Ada, sahilin bir mil açığında bulunuyor.

The island lies a mile off the coast.

Yağmur yağmaya başladığında bir mil gitmemiştim.

- I had not gone a mile when it began to rain.
- I hadn't gone a mile when it began to rain.

On mil kısa bir mesafe değildir.

Ten miles is not a short distance.

Ortalama olarak günde kaç mil yürüyorsunuz?

On an average how many miles do you walk a day?

Tren saatte 500 mil yol alıyordu.

- The train was going 500 miles per hour.
- The train was moving at 500 miles per hour.

Mary 7 dakikada bir mil koşar.

Mary runs the mile in 7 minutes.

O, günde ortalama yedi mil yürür.

He walks seven miles a day on an average.

Bir milyon mil uzakta gibi görünüyorsun.

You seem a million miles away.

Bir mil yaklaşık 1600 metreye eşittir.

A mile is equal to about 1600 meters.

Tren saatte 50 mil hızla gidiyor.

The train is going at a speed of 50 miles per hour.

Araba şehrin beş mil dışında bozuldu.

The car broke down five miles outside of town.

Buradan yaklaşık bir mil uzakta yaşıyorum.

I live about a mile from here.

Buradan Boston'a neredeyse üç yüz mil.

It's almost three hundred miles to Boston from here.

Biz o gün on mil yürüdük.

We walked ten miles that day.

Bir mil karede 640 dönüm vardır.

There are 640 acres in a square mile.