Translation of "Amcamın" in English

0.014 sec.

Examples of using "Amcamın" in a sentence and their english translations:

Bu evler amcamın.

These houses are my uncle's.

Kuzen, amcamın oğludur.

A cousin is my uncle's son.

Amcamın evinde yaşıyorum.

I live in my uncle's house.

Amcamın evinde kalmayı planlıyorum.

I'm planning to stay at my uncle's place.

Amcamın işi aşçılık öğretmekti.

My uncle's job was teaching cooking.

Amcamın kanserden öldüğünü duydum.

I hear my uncle died of cancer.

Amcamın evine hiç gitmedim.

I've never been to my uncle's house.

Amcamın Boston'daki evini görmelisin.

You should see my uncle's house in Boston.

Bana amcamın adı verildi.

I was named after my uncle.

Amcamın karısı benim halam.

My uncle's wife is my aunt.

Bu, amcamın yaşadığı evdir.

This is the house where my uncle lives.

Boston'dayken amcamın yanında kaldım.

I stayed at my uncle's while I was in Boston.

İlk oğluma amcamın ismi verildi.

My first son was named after my uncle.

Amcamın İtalya'da bir evi var.

My uncle has a house in Italy.

Amcamın evinde bir hafta geçirdim.

I spent a week at my uncle's.

Amcamın köyde bir çiftliği var.

My uncle has a farm in the village.

Amcamın iyi Fransızca bilgisi var.

My uncle has a good knowledge of French.

Amcamın büyük bir ailesi var.

My uncle has a large family.

Amcamın Boston'daki işine ilgi duyuyorum.

I have an interest in my uncle's business in Boston.

Şu an amcamın evinde kalıyorum.

I'm now staying at my uncle's.

Amcamın arabası benimkinden daha hızlı.

My uncle's car is faster than mine.

Amcamın el yazısını okumak zordur.

My uncle's handwriting is hard to read.

Biz geceyi amcamın evinde geçiriyoruz.

- We are spending the night at my uncle's house.
- We're spending the night at my uncle's house.

Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.

My uncle has a store along the street.

Iy! Amcamın bodrumu kokarca gibi kokuyor!

Ew! My uncle's basement smells of skunk!

Amcamın bakacağı büyük bir ailesi var.

My uncle has a large family to provide for.

Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.

I stayed at my uncle's during the summer.

Amcamın sanata derin bir ilgisi var.

My uncle has a deep interest in art.

O bana amcamın nerede yaşadığı sordu.

He asked me where my uncle lived.

- Amcamın evinde yaşıyorum.
- Ben amcamın evinde yaşıyorum.
- Dayımın evinde yaşıyorum.
- Ben dayımın evinde yaşıyorum.

I live in my uncle's house.

Amcamın yarın Aomori'ye bir iş gezisi var.

My uncle has a business trip to Aomori tomorrow.

Amcamın cam gözü ve tahta bacağı vardır.

My uncle has a glass eye and a wooden leg.

Buradan amcamın evine gitmek iki saat sürer.

It's two-hour drive from here to my uncle's house.

Amcamın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkânı var.

My uncle has a flower shop near the station.

İstasyondan amcamın evine gitmek yaklaşık beş dakika sürdü.

It took about five minutes to get to my uncle's house from the station.

Ben Taninna ile tartışamam. O benim amcamın karısı.

I cannot argue with Taninna. She's my uncle's wife.

- Amcamın üç çocuğu var.
- Dayımın üç çocuğu var.

My uncle has three children.

Bu, amcamın bir spiker olarak çalıştığı TV istasyonu.

This is the TV station where my uncle works as an announcer.

Amcamın başına gelen şey dedemin ve ninemin suçu değildi.

What happened to my uncle isn't my grandparents' fault.

Ben Boston'dan yeni taşındım ve hala amcamın kanepesinde uyuyorum.

I just moved from Boston and I'm still sleeping on my uncle's couch.

Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı.

It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car.

- O evler amcama aittir.
- O evler emmimin.
- O evler amcamın.

Those houses are my uncle's.

Amcamın bütün ailesi hikaye anlatıcısını dinlemek için geldi ve tepenin diğer tarafındaki komşu konuttan halamın akrabalarından bazıları bile.

My uncle’s whole family came to hear the storyteller, and even some of my aunt’s relatives from the neighboring housing on the other side of the hill.