Translation of "çalışırlar" in English

0.005 sec.

Examples of using "çalışırlar" in a sentence and their english translations:

Tramvaylar elektrikle çalışırlar.

Streetcars run on electricity.

Öğrenciler okulda çalışırlar.

Students study in school.

Onlar gece çalışırlar.

They work at night.

Onlar birlikte çalışırlar.

They work together.

Onlar çok çalışırlar.

They work hard.

Karıncalar düz mantıkla çalışırlar.

ants work with straight logic.

Otobüsler ne sıklıkla çalışırlar?

How often do the buses run?

Bütün öğrenciler İngilizce çalışırlar.

All the students study English.

Onlar benim için çalışırlar.

They work for me.

Tayvan'daki insanlar sıkı çalışırlar.

People in Taiwan work hard.

Onlar çok fazla çalışırlar.

They work too much.

Çocuklar birlikte iyi çalışırlar.

The children work well together.

Madenciler tehlikeli koşullarda çalışırlar.

The miners work in dangerous conditions.

Her gün çok çalışırlar.

They work very hard every day.

Onlar sadece gün boyunca çalışırlar.

They work only during the day.

Japon ofis çalışanları çok çalışırlar.

Japanese office workers work very hard.

Öğrencilerim her zaman ders çalışırlar.

My students are always studying.

Öğretmenler öğrencilerini motive etmeye çalışırlar.

Teachers try to motivate their students.

Onlar günde sekiz saat çalışırlar.

They work eight hours a day.

Onlar birlikte çok iyi çalışırlar.

They work together very well.

Onların her ikisi de çalışırlar.

They both work.

Tom ve Mary sıkı çalışırlar.

Tom and Mary work hard.

Onlar her zamanki kadari çok çalışırlar.

They work as hard as ever.

İtalya'da, onlar haftada beş gün çalışırlar.

In Italy, they work five days a week.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

Activists try to prevent disease in poor countries.

Şu öğrenciler çok çalışırlar, değil mi?

Those students work hard, don't they?

Onlar İtalya'da haftada beş gün çalışırlar.

They work five days a week in Italy.

Otoriteye saygılıdırlar ve öz saygıları için çalışırlar.

respect for authority and work as its own reward.

Aynıdır ve büyük ölçüde aynı şekilde çalışırlar.

the same and they largely work in the same way.

Şu trenler her üç dakikada bir çalışırlar.

Those trains run every three minutes.

Çocuklar çoğu zaman büyüklerini taklit etmeye çalışırlar.

Children often try to imitate their elders.

Mühendisler, tabiatı anlamaktan ziyade, onu kullanmaya çalışırlar.

Engineers try to take advantage of nature rather than try to understand it.

Işçiler alışıldık üzere günde sekiz saat çalışırlar.

The workman, as a rule, works eight hours a day.

Stajyerler bodrumda çalışırlar ve hiç pencere yoktur.

The interns work in the basement and there are no windows.

Tom ve Mary gerçekten birlikte iyi çalışırlar.

Tom and Mary work really well together.

Otobüsler bir saat içinde ne sıklıkta çalışırlar?

How often do the buses run in an hour?

Genelde lise öğrencileri üniversite öğrencilerinden daha çok çalışırlar.

Generally speaking, high school students study harder than college students.

Tom ve Mary genellikle cuma günü birlikte çalışırlar.

Tom and Mary often work together on Friday.

Rusya ve Almanya'da insanlar günde sekiz saat çalışırlar.

In Russia and Germany, people work eight hours a day.

- Tom ve Mary'nin ikisi de günde sekiz saat çalışırlar.
- Hem Tom hem de Mary günde sekiz saat çalışırlar.

- Tom and Mary both work eight hours a day.
- Both Tom and Mary work eight hours a day.

Düşük kaliteli uykusu olan kişiler daha uzun süre uyumaya çalışırlar,

People who have poor quality of sleep will typically try to sleep longer;

"Otobüsler bir saat içinde ne sıklıkta çalışırlar?" "Her otuz dakikada."

"How often do the buses run in an hour?" "Every thirty minutes."

Bir sürü kadın hem evde çalışırlar hem de dışarı çalışmaya giderler.

Lots of women both run a home and go out to work.

O bir faşist diktatörlük olabilir ama en azından trenler zamanında çalışırlar.

It may be a fascist dictatorship, but at least the trains run on time.

Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler.

Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.

Tom ve Mary her ikisi de yaklaşık bir haftada kırk beş saat çalışırlar.

Tom and Mary both work about forty-five hours a week.

Neredeyse bütün siheuyanların ana binaları ve daha iyi aydınlatma için güneye bakan kapıları vardı.Bu yüzden hutongların bir çoğunluğu doğudan batıya doğru çalışırlar.

Nearly all siheyuans had their main buildings and gates facing south for better lighting, so a majority of hutongs run from east to west.