Translation of "İngilizce" in English

0.008 sec.

Examples of using "İngilizce" in a sentence and their english translations:

- İngilizce okuyabilirim.
- İngilizce okuyabiliyorum.
- Ben İngilizce okuyabiliyorum.

- I am able to read English.
- I can read English.

- Sadece İngilizce konuşabiliyorum.
- Yalnızca İngilizce konuşabilirim.
- Yalnızca İngilizce konuşabiliyorum.
- Yalnız İngilizce konuşabilirim.
- Yalnız İngilizce konuşabiliyorum.

I can only speak English.

- İngilizce eğitimi yapıyorum.
- İngilizce çalışıyorum.

I'm studying English.

- İngilizce konuşabilirim.
- Ben İngilizce konuşabilirim.

I can speak English.

- İngilizce bilmiyorum.
- Ben İngilizce bilmiyorum.

I don't know English.

- Ben İngilizce öğretirim.
- İngilizce öğretiyorum.

- I am teaching English.
- I teach English.

- İngilizce konuşuyoruz.
- Biz İngilizce konuşuyoruz.

We're speaking English.

- İngilizce konuşmak zorundasın.
- İngilizce konuşmalısın.

You have to speak English.

- İngilizce konuşabiliyor musun?
- İngilizce konuşabilir misin?
- İngilizce konuşur musun?

Can you speak English?

- İngilizce cevap ver.
- İngilizce olarak cevap verin.
- İngilizce olarak yanıtla.
- İngilizce olarak yanıtlayın.

Answer in English.

İngilizce konuşabileceksin.

You will be able to speak English.

İngilizce çalışalım.

Let's study English.

İngilizce bilmiyorum.

I don't know English.

İngilizce çalışırım.

I study English.

İngilizce konuşalım.

Let's speak English.

İngilizce konuşmam.

- I don't speak English.
- I'm not speaking English.

İngilizce konuşurum.

I speak English.

İngilizce öğreniyorum.

I'm learning English.

İngilizce konuşmuyordum.

I wasn't speaking English.

İngilizce öğretiyorum.

I am teaching English.

Dersimiz İngilizce.

The lesson is English.

İngilizce öğretebilirim.

I can teach English.

İngilizce konuşmuyorsun.

You do not speak English.

İngilizce öğrenelim.

Let's learn English.

İngilizce konuşabilirim.

I can speak English.

İngilizce öğretebilir.

She is capable of teaching English.

İngilizce çalışmıyorum.

I'm not studying English.

- İngilizce konuşmak faydalılar.
- İngilizce konuşmak faydalıdır.

Speaking English is useful.

İngilizce öğrenenler İngilizce sözlükler olmadan yapamazlar.

Those who learn English cannot do without English dictionaries.

- Ben bir İngilizce öğretmeniyim.
- İngilizce öğretmeniyim.

I am a teacher of English.

- İngilizce konuşmamış mıydın?
- İngilizce konuşmamış mıydınız?

Hadn't you spoken English?

- Jack İngilizce konuşur.
- Jack, İngilizce bilmektedir.

Jack speaks English.

- İngilizce konuşuyor musun?
- İngilizce konuşur musun?

Do you speak English?

- Onlar İngilizce konuşmuyor.
- Onlar İngilizce konuşmaz.

- They do not speak English.
- They don't speak English.

- İngilizce okuyor musun?
- İngilizce çalışır mısın?

- Do you study English?
- Are you studying English?

- İngilizce biliyor musun?
- İngilizce biliyor musunuz?

Do you know English?

- Hayır, İngilizce bilmiyorum.
- Hayır, İngilizce konuşmuyorum.

- No, I can't speak English.
- No, I don't speak English.

- İngilizce, ABD'de konuşulur.
- ABD'de İngilizce konuşulur.

English is spoken in the US.

Radyodaki İngilizce programlarını dinlersen bedava İngilizce öğrenebilirsin.

If you listen to English programs on the radio, you can learn English for nothing.

- O İngilizce öğrenmek istemez.
- İngilizce öğrenmek istemiyor.

She doesn't want to learn English.

- Burada İngilizce konuşmak zorundasın.
- Burada ingilizce konuşmalısın.

You have to speak English here.

- Emi İngilizce eğitimi alacak.
- Emi İngilizce çalışacak.

Emi will study English.

Ana dili İngilizce olmayan bir İngilizce öğretmeni tarafından ona İngilizce dersi verildi.

He was taught English by a non-native English teacher.

İngilizce öğrenecek misin?

Are you going to learn English?

İngilizce öğrenmeye çalışıyorum.

I'm trying to learn English.

İngilizce öğrenmek istemiyorum.

I don't want to learn English.

Standart İngilizce öğrenmelisin.

You have to learn standard English.

İngilizce mi öğreniyorsun?

- Are you studying English?
- Are you learning English?

İngilizce çalışır mısın?

Do you study English?

Sen İngilizce öğrenirsin.

You study English.

Hepimiz İngilizce konuşamıyoruz.

Not all of us can speak English.

İngilizce konuşmak zordur.

Speaking English is difficult.

İngilizce konuşmalı mıyım?

Must I speak English?

İngilizce çalışman gerekiyordu.

You had to study English.

İngilizce, Japonya'da öğrenilir.

English is studied in Japan.

İngilizce dünyanın dilidir.

English is the world's language.

İngilizce nerede konuşulur?

Where is English spoken?

Keşke İngilizce konuşabilsem.

If only I could speak English!

Şarkıyı İngilizce söyleyelim.

Let's sing the song in English.

İngilizce şarkı söyleyelim.

Let's sing the English song.

Spiker İngilizce konuştu.

The announcer spoke English.

O, İngilizce konuşamaz.

He can't speak English.

O, İngilizce öğretir.

He teaches English.

İngilizce sınavını geçti.

He passed his English examination.

O, İngilizce öğretiyor.

She teaches English.

O, İngilizce konuşuyor.

He is speaking English.

Hepimiz İngilizce konuşuruz.

- All of us talk in English.
- We all speak English.

O İngilizce konuşur.

He speaks English.

O İngilizce çalışıyor.

- She studies English.
- She's studying English.

İngilizce okumak istiyorum.

I want to study English.

Şimdi İngilizce çalışıyorum.

I am studying English now.

Okulda İngilizce öğreniyoruz.

We study English at school.

İngilizce konuşmak eğlencelidir.

Speaking in English is fun.

İngilizce Dünya dilidir.

English is the language of the world.

İngilizce Amerika'da konuşulur.

English is spoken in America.

Arkadaşlarına İngilizce öğretir.

He teaches English to his friends.

İngilizce öğrenmek kolaydır.

English is easy to learn.

Onlar İngilizce konuşabilirler.

They can speak English.

O, İngilizce bilmez.

He doesn't know English.

İngilizce konuşmada iyiyim.

I am good at speaking English.

Günlüğünü ingilizce tutuyor.

She keeps her diary in English.

Annem İngilizce konuşmaz.

My mother does not speak English.

İngilizce konuşmada berbattır.

He is terrible at speaking English.

Tom İngilizce öğretiyor.

Tom is teaching English.