Translation of "Sıkı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Sıkı" in a sentence and their spanish translations:

Ona sıkı sıkı sarıldım.

Le abracé fuertemente.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

Deberías trabajar duro.

Sıkı çalışmalısınız.

- Tienes que estudiar con ganas.
- Seguramente estudias con ganas.

Sıkı tutun.

- Agárrate bien.
- Sujétate fuertemente.

Sıkı çalış!

¡Tú trabajas duro!

Tom sıkı.

Tom es estricto.

Sıkı çalışıyor.

Él estudia muy duro.

Sıkı çalış.

Estudia harto.

- Sıkı çalış ve başaracaksın.
- Sıkı çalışırsan, başarırsın.

Estudia harto y triunfarás.

Çalışmak, sıkı çalışmak,

Funciona, es un bello y duro trabajo

Sıkı çalışmam, kişiliğim,

mi trabajo arduo, mi personalidad,

Sıkı çalışarak gerçekleştirilir.

también requiere acción.

İpi sıkı çekin.

Sostén firme la cuerda.

Raketi sıkı tut.

Sujeta la raqueta con firmeza.

Merdiveni sıkı tutun.

Sostén firme la escalera.

Tom sıkı çalışıyor.

Tom ha estado trabajando duro.

Lütfen sıkı tutun.

Por favor, sujétalo fuerte.

Okulda sıkı çalışıyorum.

Estudio duro en la escuela.

Çok sıkı çalışmalısın.

Tienes que trabajar muy duro.

Bana sıkı sarıl.

Abrázame fuerte.

Buna sıkı tutun.

- Aférrate a eso.
- Guarda eso.
- Conserva eso.

Sıkı çalışmaya alıştım.

Estoy acostumbrado al trabajo duro.

John sıkı çalışır.

John trabaja duro.

Kapıyı sıkı kapat.

Cierra la puerta firmemente.

Sıkı çalışmak zorundasın.

Tienes que trabajar duro.

İngilizceyi sıkı çalışmalısın.

Debes estudiar arduamente inglés.

Ve sıkı tutunun,

y sorpréndanse,

Dün sıkı çalıştı.

Él trabajó duro ayer.

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

Trabaja duro ese perezoso, trabaja muy duro.

Sıkı çalışırsam büyük nesneler,

me dice que si practico mucho,

Sen sadece sıkı çalışmalısın.

Sólo tienes que estudiar arduamente.

Çok daha sıkı çalışmalısın.

Tienes que estudiar mucho más.

Sıkı çalışırsan sınavı geçeceksin.

Estudia mucho, y aprobarás el examen.

Saray sıkı şekilde korunuyordu.

El palacio estaba cautelosamente resguardado.

Sıkı bir tokalaşmayla ayrıldılar.

Se despidieron con un fuerte apretón de manos.

Sıkı bir programımız var.

Tenemos un horario apretado.

Kibar ama sıkı olun.

Sé educado, pero firme.

Elinden geldiğince sıkı çabala.

Inténtalo tanto como puedas.

Tom, Mary'yi sıkı tuttu.

Tom sujetó fuertemente a Mary.

O çok sıkı çalışıyor.

Ella trabaja muy duro.

Daha sıkı çalışmak zorundasın.

Tienes que estudiar más.

Bob sıkı çalışmaya alıştı.

Bob está acostumbrado al trabajo duro.

- Kolla kendini.
- Sıkı dur.

Prepárate.

Benim mayom çok sıkı.

Mi traje de baño está muy apretado.

Tayvan'daki insanlar sıkı çalışırlar.

La gente en Taiwan trabaja duro.

Sıkı bir rekabetle karşılaşacaksın.

- Va usted a tener una competencia feroz.
- Te vas a enfrentar a una competencia feroz.

Bu yaka çok sıkı.

Me aprieta mucho este cuello.

Sıkı çalışman için teşekkürler.

Gracias por tu trabajo duro.

Tom gerçekten sıkı çalışıyor.

Tom es muy trabajador.

Sıkı tutun yoksa düşeceksin.

Agárrate fuerte o te caerás.

Bu ayakkabılar çok sıkı.

Estos zapatos son demasiado apretados.

Çok sıkı çalışıyor olmalısın.

Debes haber estado trabajando demasiado.

Babam sıkı bir işçidir.

Papá es un hombre que trabaja duro.

Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.

Yumi estudia inglés arduamente.

Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.

Si estudiara arduamente, él podría pasar el examen.

- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatmayın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatma.

- No cierres el tarro demasiado fuerte.
- No cerréis el tarro demasiado fuerte.
- No cierre el tarro demasiado fuerte.
- No cierren el tarro demasiado fuerte.

Sıkı çalışma ve sabır ile

Con trabajo duro y perseverancia

Romalılar sıkı bir formda ilerliyorlar.

Los romanos avanzan con buen orden.

Olabilecek en sıkı hâli bu.

Es lo máximo que puedo ajustarla.

Tamam, sıkı bir şekilde bağladık.

Bien, está asegurada.

O gençken, sıkı bir işçiydi.

Cuando era joven él era trabajador.

Sen gerçekten sıkı bir işçisin.

Realmente eres un trabajador dedicado.

Onun başarısını sıkı çalışmaya bağladık.

Atribuimos su éxito a su incansable trabajo.

Daha sıkı çalışmadığıma pişman oldum.

Me arrepiento de no haber trabajado más duro.

Sıkı çalıştı ve testi geçti.

Estudió duro y aprobó el examen.

Daha sıkı çalışsaydı, sınavı geçerdi.

Si hubiera estudiado más, habría aprobado el examen.

Gitmesine izin vermeyin. Sıkı tutun.

- No te sueltes. Agárrate fuerte.
- No te sueltes. Sujétate bien.
- No te sueltes. Afírmate bien.

Onun hırsı onu sıkı çalıştırdı.

Su ambición le hacía trabajar duro.

Başarılı olmak için sıkı çalıştın.

Has trabajado duro para tener éxito.

Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.

Estudié harto para pasar el examen.

Şimdiye kadar çok sıkı çalıştılar.

Hasta ahora han trabajado muy duro.

Onun sıkı bir programı var.

Ella tiene una agenda apretada.

Annem her zaman sıkı çalıştı.

- Mi madre siempre trabajó duro.
- Mi mamá siempre trabajó duro.

O, çok sıkı çalışmış olmalı.

Ella debe haber estudiado muy duro.

Tom Mary'yi sıkı sık arar.

Tom llama a Mary con frecuencia.

Bundan sonra daha sıkı çalış.

Estudia más de ahora en adelante.

Bu etek biraz fazla sıkı.

Esta falda es un poco demasiado ajustada.

İyi geceler ve sıkı uyu!

¡Buenas noches y duerme bien!

Ben sıkı bir diyette bulunuyorum.

- He hecho una dieta estricta.
- He seguido una dieta estricta.

Jim kardeşi kadar sıkı çalışır.

Jim estudia tan duro como lo hace su hermano.

İyi geceler,sıkı uyu, Sean.

Duerme bien, Sean.

Yarın tarlada sıkı çalışıyor olacaklar.

Ellos estarán trabajando duro en el campo mañana.

Oğlum şimdi tarlada sıkı çalışıyor.

Mi hijo está trabajando duro en el campo ahora mismo.

Sıkı çalıştılar, başarısız oldular, tekrar denediler.

Trabajaron duro, fallaron y lo intentaron de nuevo.

Bence senin daha sıkı çalışman gerekli.

Creo que es necesario que estudies con más ganas.

Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.

El motivo por el que fallaste es que no lo intentaste lo suficiente.

Sıkı çalışma, Japonya'yı bugünkü haline getirdi.

El trabajo duro ha hecho a Japón lo que es hoy.

Ben onu sıkı çalışma programıma katacağım.

Le haré un hueco en mi apretado horario.

Paul bu günlerde çok sıkı çalışıyor.

Paul estudia con mucho ahínco estos días.

Bu kadar sıkı çalışmanın manası ne?

¿Cuál es el sentido de trabajar tan duro?

İki takım çok sıkı mücadele etti.

Ambos equipos compitieron fuertemente.

Ben her gün sıkı çalışmak zorundayım.

Tengo que estudiar mucho todos los días.

Hamile bayanların sıkı şeyler giyinmemeleri gerekir.

No deberías usar ropa ajustada si estás embarazada.

Yumurtaları sıkı tut yoksa onları kıracaksın.

Agarrá bien los huevos o los vas a romper.

Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.

A pesar de que tratamos mucho, no pudimos vencer a Jane.