Translation of "Sıkı" in Dutch

1.221 sec.

Examples of using "Sıkı" in a sentence and their dutch translations:

Sıkı çalışmalısınız.

Je moet hard leren.

Tom sıkı.

Tom is streng.

Sıkı tut.

- Hou je vast.
- Zet je schrap.

Sıkı çalış.

Studeer hard.

Sıkı çalışmam, kişiliğim,

mijn harde werk, mijn persoonlijkheid,

Sıkı çalışarak gerçekleştirilir.

maar vereisen ook daden.

Niçin sıkı çalışıyorum?

Waarom werk ik zo hard?

Çok sıkı çalışmalısın.

- Werk heel hard.
- Je moet heel hard werken.

Bana sıkı sarıl.

- Hou me goed vast.
- Omhels me stevig.

Sıkı dost olduk.

We werden dikke vrienden.

John sıkı çalışır.

John werkt hard.

Çok sıkı çalışmalıydı.

Hij had harder moeten werken.

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

Die luiaard is hard aan het werk, heel hard aan het werk.

Çok daha sıkı çalışmalısın.

- Je moet veel harder studeren.
- Jullie moeten veel harder studeren.

Sıkı bir programımız var.

We hebben een strak schema.

O çok sıkı çalışıyor.

Ze werkt erg hard.

- Kolla kendini.
- Sıkı dur.

- Zet je schrap.
- Zet u schrap.

Tayvan'daki insanlar sıkı çalışırlar.

- Er wordt in Taiwan hard gewerkt.
- De mensen in Taiwan werken hard.

Çoğu öğrenci sıkı çalışır.

De meeste studenten studeren hard.

Tom sıkı, değil mi?

Tom is streng, toch?

Sıkı çalışma ve sabır ile

Door hard werken en doorzettingsvermogen

Olabilecek en sıkı hâli bu.

Strakker krijg je het niet.

Tamam, sıkı bir şekilde bağladık.

Dat zit goed vast.

O gençken, sıkı bir işçiydi.

Toen hij jong was, was hij een harde werker.

Sen gerçekten sıkı bir işçisin.

Je bent echt een harde werker.

Sıkı çalıştı ve testi geçti.

Hij heeft hard geleerd en de toets gehaald.

Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.

Ik studeerde hard om het examen te halen.

Bundan sonra daha sıkı çalış.

Studeer vanaf nu harder.

Bu etek biraz fazla sıkı.

Deze rok is een beetje te strak.

İyi geceler ve sıkı uyu!

Goede nacht en slaap lekker!

İyi geceler,sıkı uyu, Sean.

Slaap zacht, Sean.

Japonlar genelde sıkı çalışan işçilerdir.

Japanners zijn in het algemeen harde werkers.

Sıkı çalıştılar, başarısız oldular, tekrar denediler.

Ze werkten hard, ze faalden en probeerden het opnieuw.

Sıkı çalışma, Japonya'yı bugünkü haline getirdi.

Hard werk heeft Japan gemaakt tot wat het vandaag is.

Tom sıkı bir vejetaryen diyetine yapışıyor.

Tom houdt zich aan een strikt vegetarisch dieet.

Tom sıkı bir vegan diyeti izler.

Tom volgt een strikt veganistisch dieet.

Bizim sıkı silah yasalarına ihtiyacımız var.

We hebben een strictere wapenwetgeving nodig.

Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

Andy moet heel hard geoefend hebben.

Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

In China wordt het internet streng gecontroleerd.

Sıkı dağcılık ayakkabılarımı çıkarıp yürüyerek inmeye başladım

Ik deed mijn klimschoenen uit en begon terug te wandelen.

Lütfen bugünün etkinliği üzerine sıkı çalışan gönüllülere

Het team vrijwilligers dat het evenement van vandaag mogelijk maakte,

Birliklerin komutanlığı da vardı . Eski eğitim hocası Soult, sıkı bir disiplin uyguladı ve adamlarını sıkı bir şekilde eğiterek

Soult, de oude boorinstructeur, legde strikte discipline op en trainde zijn mannen hard, wat

Buradan inmeden önce sıkı bir öğle yemeği yemiş olmak istemezsiniz.

Je kunt maar beter niet te veel hebben gegeten.

Gro gibi kuruluşlar bunu gerçekliğe dönüştürmek için çok sıkı çalışıyor.

Bedrijven zoals Gro werken hard om dit waar te maken.

- Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.
- Bu adamlar zor işe alışkın.

Deze mannen zijn het harde werken gewend.

Sıkı bir şekilde konuşulursa, o bundan hiç hoşlanmadı ama bir şey söylemedi.

Eigenlijk vond ze het helemaal niet leuk, maar ze zei niets.

Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.

En dat van hen ook. De enige manier om ijzige winternachten te overleven, is door bij elkaar te blijven.