Translation of "Sıkı" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Sıkı" in a sentence and their arabic translations:

Ona sıkı sıkı sarıldım.

عانقته بشدة.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

عليك أن تعمل بجدّ.

Sıkı çalışmalısınız.

- عليك أن تدرس بجدّ.
- عليك أن تدرس جاهداً.

Tom sıkı.

إن توم شديد.

- Sıkı çalış ve başaracaksın.
- Sıkı çalışırsan, başarırsın.

ادرس بجد و ستنجح.

Çalışmak, sıkı çalışmak,

إنه عمل، إنه عمل شاق بشكل جميل،

Sıkı çalışmam, kişiliğim,

عملي المُجِد، شخصيّتي،

Sıkı çalışarak gerçekleştirilir.

ولكنها تتطلبُ العمل كذلك.

Daha sıkı çalışmalıydın.

كان عليك أن تعمل بجهد أكبر.

Benim bütçem sıkı.

لدي ميزانيّة ضئيلة.

Yeterince sıkı çalışmadın.

أنت لم تعمل بما فيه الكفاية.

John sıkı çalışır.

يعمل جون بجدّ.

İngilizceyi sıkı çalışmalısın.

عليك أن تدرس الإنجليزية بجهد أكبر.

Leyla sıkı çalıştı.

عملت ليلى بجدّ.

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

يكد فى العمل ذاك الكسلان، يكد فى العمل للغاية.

Sıkı çalışırsam büyük nesneler,

يقولون لي أني إذا تمرنت بجد،

Çok daha sıkı çalışmalısın.

يجب عليك أن تدرس بجهد أكبر.

Başarınız sıkı çalışmanızın sonucudur.

نجاحك يعود لاجتهادك في عملك.

O çok sıkı çalışıyor.

هي تعمل بجد.

Kovalamak, sıkı ve yasalara uygun

أن تطارد الحلم هو أمر بطولي،

Sıkı çalışma ve sabır ile

من خلال العمل الجاد والمثابرة،

Romalılar sıkı bir formda ilerliyorlar.

تقدم الرومان في حالة جيدة

Olabilecek en sıkı hâli bu.

‫هذا محكم كأقصى ما يكون الإحكام.‬

Tamam, sıkı bir şekilde bağladık.

‫حسناً، هذا آمن.‬

O gençken, sıkı bir işçiydi.

عندما كان شاباً، كان عاملاً مثابراً.

Sınavında başarılı olacaksan, sıkı çalışmalısın.

إذا أردت أن تنجح بالإمتحان ، عليك أن تدرس بجدّ.

Sıkı çalıştılar, başarısız oldular, tekrar denediler.

عملا بجد، وفشلا وحاولا مجددًا.

Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

- لا بد أن آندي تمرن كثيراً.
- لا بد أن آندي تدرب كثيراً.

Şimdi eskiye göre daha mı sıkı çalışıyoruz?

هل لأننا الآن نجتهد أكثر ممّا كُنّا نفعل من قبل؟

Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

في الصّين، القيود مشددّة على شبكة الإنترنت.

Sıkı dağcılık ayakkabılarımı çıkarıp yürüyerek inmeye başladım

خلعت حذاء تسلقي الضيق وبدأت في الهبوط،

Fakat sıkı durun bunun asıl ilginç tarafı

ولكن ابقوا محكمين ، الشيء المثير للاهتمام حول ذلك

O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.

يعمل جاهداً ليعيل أسرته الكبيرة.

Bu kemer bana çok sıkı biçimde geliyor.

هذا الحزام ضيق جدا علي.

Lütfen bugünün etkinliği üzerine sıkı çalışan gönüllülere

لذا أرجو أن تتذكروا شكر فريق المتطوعين

Sıkı çalışmak ve bir şeyde iyi olmak.

العمل بجد والتمكن من فعل شيء ما.

Sıkı çalışırsa bir gün çello çalabileceğini söylemek gibi.

إذا تمرنت بشدة، يومًا ما ستصبح قادرة على عزف التشيلو.

Karenin alanı hakkında oldukça sıkı bir formülü ispatlamayı

محاولا أن يستخرج بشطارة من هذا الصبي المستعبد

Sorunları aşmak için çalışabileceğim en sıkı şekilde çalıştım.

للتغلب على كل الأشياء التي قال الناس أنها خطأ بي.

Ve sıkı bir görev yöneticisi olarak ününü sağlamıştır .

برفاهية جنوده ، وعزل الضباط الذين لم يستوفوا معاييره العالية.

O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.

نَصَحَتهُ أَن يَقومَ بِنِظامٍ غِذائيٍ صارِم

Birliklerin komutanlığı da vardı . Eski eğitim hocası Soult, sıkı bir disiplin uyguladı ve adamlarını sıkı bir şekilde eğiterek

فرض سولت ، مدرب التدريب القديم ، انضباطًا صارمًا ودرب رجاله بقوة ، وحصل

Gelecek atağı bekleyen Kartacalı askerler kayalıklar üzerinde sıkı durdular.

في انتظار الهجوم الوشيك، وقفت القوات القرطاجية الموجودة أدناه على حافة الهاوية

Çok sıkı çalıştım, tüm notlarım A idi ve Oxford'a gittim.

عملت بجهد، حصلت على علامات ممتازة، وذهبت إلى أوكسفورد.

Buradan inmeden önce sıkı bir öğle yemeği yemiş olmak istemezsiniz.

‫لن ترغب في أن تكون قد تناولت ‬ ‫وجبة غداء دسمة وأنت تهبط هذا.‬

Gro gibi kuruluşlar bunu gerçekliğe dönüştürmek için çok sıkı çalışıyor.

فالشركات مثل "جرو" تبذل جهدها لجعل هذا حقيقة واقعة.

Berthier'in sıkı çalışması ve mükemmel personel sistemi, Napolyon'un İtalya'daki ve ötesindeki

دعم العمل الجاد الذي قام به برتييه ونظام الموظفين اللامع كل نجاحات نابليون في إيطاليا

Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.

‫وحياتها أيضًا.‬ ‫الطريقة الوحيدة للنجاة‬ ‫في ليالي الشتاء القارسة هذه هي بالتلاصق.‬