Translation of "çıkararak" in English

0.006 sec.

Examples of using "çıkararak" in a sentence and their english translations:

Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.

She took off her old shoes and put on the new ones.

Bunu ortaya çıkararak hayatımı riske attım.

I risked my life revealing this.

Son iki mısrayı çıkararak, o şarkıyı söyleyeceğiz.

We'll sing that song, omitting the last two verses.

Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.

I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.

Öğrenci gereksiz ayrıntıları çıkararak raporunu kısaltmaya karar verdi.

The student decided to abridge his paper by taking out unnecessary details.

Elbiseleri çıkararak yapılan aramalar aşağılayıcı ve insanlıktan düşürücüdür.

Strip searches are degrading and dehumanizing.