Translation of "Ayakkabılarını" in English

0.023 sec.

Examples of using "Ayakkabılarını" in a sentence and their english translations:

Ayakkabılarını çıkar.

- Take off your shoes.
- Take your shoes off.

Ayakkabılarını seviyorum.

I like your shoes.

Ayakkabılarını parlatacağım.

I'll shine your shoes.

Ayakkabılarını çıkarma!

Don't take off your shoes!

Ayakkabılarını bağla.

Tie your shoelaces.

Ayakkabılarını giy.

Slip on your shoes.

Ayakkabılarını bulamadı.

- He couldn't find his shoes.
- She couldn't find her shoes.

Ayakkabılarını giyiyor.

He's putting his shoes on.

- Ayakkabılarını kapıda çıkarman gerekiyor.
- Ayakkabılarını kapıda çakarmalısın.

You're supposed to take your shoes off at the door.

Lütfen ayakkabılarını giy.

- Please put on your shoes.
- Please put your shoes on.

Ayakkabılarını temiz tutmalısın.

You must keep your shoes clean.

İyi ayakkabılarını giyin.

Put on your good shoes.

Ayakkabılarını paspasta sil.

Wipe your shoes on the mat.

O, ayakkabılarını parlattı.

She had her shoes shined.

Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.

His assistant polished his shoes.

Tom ayakkabılarını giydi.

Tom put his shoes on.

O ayakkabılarını parlattı.

He shined his shoes.

O ayakkabılarını bağladı.

She laced her shoes.

Ayakkabılarını nerede bıraktın?

Where did you leave your shoes?

Git ayakkabılarını cilalattır.

Go get your shoes polished.

Tom ayakkabılarını bulamaz.

Tom can't find his shoes.

Ayakkabılarını nerede çıkardın?

Where did you take your shoes off?

Tom ayakkabılarını cilaladı.

Tom shined his shoes.

Bakıyorum ayakkabılarını çıkarmamışsın.

I notice you haven't taken off your shoes.

Tom ayakkabılarını bağlayamıyor.

Tom can't tie his shoes.

Tom ayakkabılarını bağlayamaz.

- Tom can't tie his shoelaces by himself.
- Tom can't tie his own shoes.

Ayakkabılarını ters giymişsin.

- Your shoes are on the wrong feet.
- You've got your shoes on the wrong feet.

Dans ayakkabılarını getir.

Bring your dancing shoes.

Ayakkabılarını temiz tut.

Keep your shoes clean.

Tom ayakkabılarını kaybetti.

Tom lost his shoes.

Tom ayakkabılarını çıkaramadı.

Tom couldn't get his shoes off.

Tom ayakkabılarını çıkardı.

Tom slipped off his shoes.

Tom ayakkabılarını bağladı.

Tom tied his shoes.

Tom'un ayakkabılarını cilaladım.

I polished Tom's shoes.

Tom ayakkabılarını çıkarttı.

- Tom took off his shoes.
- Tom took his shoes off.

Futbolcu ayakkabılarını bağlıyor.

The soccer player is tying his shoes.

Tom ayakkabılarını giymemişti.

Tom didn't have on his shoes.

Tom ayakkabılarını çıkarmadı.

Tom didn't take his shoes off.

Tom ayakkabılarını çıkarıyor.

Tom is taking off his shoes.

Ayakkabılarını dışarıda bırak.

Leave your shoes outside.

Sami ayakkabılarını temizledi.

Sami cleaned his shoes.

Sami ayakkabılarını çıkardı.

Sami took his shoes off.

Ayakkabılarını geri giydi.

She put her shoes back on.

Ayakkabılarını giymeye başladı.

He began putting on his shoes.

- Ayakkabılarını temizledin, değil mi?
- Ayakkabılarını sildin değil mi?

- You have cleaned your shoes, haven't you?
- You've cleaned your shoes, haven't you?

- Tom ayakkabılarını ayakkabılığa koydu.
- Tom ayakkabılarını ayakkabı rafına koydu.

Tom put his shoes on the shoe rack.

Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

Susan shined her father's shoes.

Yeni ayakkabılarını giymeye çalıştı.

He tried putting on his new shoes.

Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.

Tom wanted to polish his shoes.

Sen ayakkabılarını çıkarmak isteyebilirsin.

You might want to take off your shoes.

Lütfen ayakkabılarını çıkarır mısın?

Would you please take off your shoes?

Tom ayakkabılarını geri giydi.

Tom put his shoes back on.

Tom çamurlu ayakkabılarını çıkardı.

Tom took off his muddy shoes.

Tom yeni ayakkabılarını giydi.

Tom put on his new shoes.

Tom ayakkabılarını giymeye başladı.

Tom began putting on his shoes.

Tom'a ayakkabılarını çıkarmasını söyledim.

I told Tom to take off his shoes.

Tom kar ayakkabılarını giydi.

Tom put on his snowshoes.

Tom John'un ayakkabılarını giyiyor.

Tom is wearing John's shoes.

Tom ayakkabılarını ayağından attı.

Tom kicked off his shoes.

Tom ayakkabılarını çözmeye başladı.

Tom started to untie his shoes.

Tom, Mary'ye ayakkabılarını cilalattı.

Tom got Mary to polish his shoes.

Tom ayakkabılarını kapıda çıkardı.

Tom took his shoes off at the door.

Tom'a ayakkabılarını çıkarmasını söyle.

Tell Tom to take off his shoes.

Tom babasının ayakkabılarını cilaladı.

Tom polished his father's shoes.

Tom babasının ayakkabılarını parlattı.

Tom shined his father's shoes.

Yanlışlıkla Tom'un ayakkabılarını giydim.

I put on Tom's shoes by mistake.

Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.

Tom asked me to polish his shoes.

Tom ayakkabılarını çıkarmaya başladı.

- Tom started taking his shoes off.
- Tom started taking off his shoes.

Yeni ayakkabılarını giymek istediler.

They wanted to wear their new shoes.

Mennad ayakkabılarını giymeyi unuttu.

Mennad forgot to put his shoes on.

Tom ayakkabılarını ters giymiş.

Tom has his shoes on the wrong feet.

Partiye gitmeden önce ayakkabılarını cilalamalısın.

You should polish your shoes before you go to the party.

O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.

That child could barely manage to tie his shoes.

Benim çocuklarım ayakkabılarını çabucak eskitiyorlar.

My children wear out their shoes quickly.

Onun, ayakkabılarını çıkarmasına izin vermeyin.

Don't let him take his shoes off.

Tom yeni ayakkabılarını giymek istedi.

Tom wanted to wear his new shoes.

Japon evlerinin içinde ayakkabılarını çıkar.

Remove your shoes in a Japanese house.

Tom, herkesten ayakkabılarını çıkarmalarını istedi.

Tom asked everyone to take off their shoes.

Tom herkesten ayakkabılarını çıkarmalarını istedi.

Tom asked everyone to take their shoes off.

O, ayakkabılarını giymek için durdu.

He stopped to put on his shoes.

Tom ayakkabılarını tek başına bağlayamaz.

- Tom can't tie his shoelaces by himself.
- Tom can't tie his own shoes.
- Tom can't tie his shoes by himself.

Tom ayakkabılarını nasıl bağlayacağını bilmiyor.

Tom doesn't know how to tie his shoes.

Tom ayakkabılarını bağlamak için eğildi.

- Tom bent over to tie his shoes.
- Tom bent over to tie his shoe.

Tom spor ayakkabılarını ayağından fırlattı.

Tom kicked off his sneakers.

Tom, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı.

- Tom took off his shoes and socks.
- Tom took his shoes and socks off.

Ayakkabılarını genellikle nereden satın alırsın?

Where do you usually buy your shoes?

Tom ayakkabılarını koymak için eğildi.

Tom leaned over to put on his shoes.

Japonlar eve girerken ayakkabılarını çıkarırlar.

- The Japanese take off their shoes when they enter a house.
- The Japanese take off their shoes when entering a house.
- Japanese take their shoes off when they enter a house.

Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını parlat.

Shine your shoes before going out.

Dan, beyaz tenis ayakkabılarını giydi.

Dan wore white tennis shoes.