Translation of "Verdi" in English

0.019 sec.

Examples of using "Verdi" in a sentence and their english translations:

Para verdi.

for them.

- Fotoğraf makinesini arkadaşına verdi.
- Kamerasını arkadaşına verdi.

He gave his camera to his friend.

- Gitmeme izin verdi.
- Terk etmeme izin verdi.

- She let me go.
- She allowed me to go.
- She allowed me to leave.

Öğretmen, bu soruya cevap verdi de verdi.

The teacher took forever to answer this question.

- Gitmeme izin verdi.
- O, gitmeme izin verdi.

She allowed me to go.

Ciddi zarar verdi.

to its economy.

Ona arabayı verdi.

She gave him the car.

Müşteriler karar verdi.

The clients decided.

O, para verdi.

She gave money.

O, çöpü verdi.

He disposed of the trash.

Tom karar verdi.

Tom made a decision.

Gitmemeye karar verdi.

He decided not to go.

Gitmeme izin verdi.

He let me go.

Gitmemize izin verdi.

He let us go.

Gitmesine izin verdi.

She let her go.

O, kararını verdi.

He made up his mind.

O kararını verdi.

She made up her mind.

Boşanmaya karar verdi.

She decided to get divorced.

Tom cevap verdi.

Tom answered.

Birisi cevap verdi.

Somebody answered.

Onlar oy verdi.

They voted.

Bana söz verdi.

He gave me his word.

Tom kararını verdi.

- Tom has made up his mind.
- Tom has made his decision.
- Tom made his decision.

Ailesine cevap verdi.

- He answered his parents.
- He replied to his parents.
- He answered his parents back.

Son kararı verdi.

He made the ultimate decision.

O istifasını verdi.

He handed in his resignation.

Kolayca cevap verdi.

She answered easily.

İçmeye son verdi.

He stopped drinking.

Tom kan verdi.

Tom gave blood.

Sözlüğü geri verdi.

- She gave the dictionary back.
- She gave back the dictionary.

Tom söz verdi.

Tom has given his word.

Ona kitabı verdi.

He gave him the book.

Emirleri kim verdi?

Who gave the orders?

Emri kim verdi?

Who gave the order?

Gelmeye karar verdi.

He decided to come.

Onlar söz verdi.

They promised.

Onlar karar verdi.

They made the decision.

Kaçamak yanıt verdi.

Her reply was evasive.

Kim karar verdi?

Who made the decision?

Kim cevap verdi?

Who responded?

Tom oy verdi.

Tom voted.

Zaten karar verdi.

It's already decided.

Biletleri kim verdi?

Who gave out the tickets?

Kalabalık yol verdi.

The crowd gave way.

Kim gelini verdi?

Who gave away the bride?

Atına su verdi.

He watered his horse.

O izin verdi.

She gave the go-ahead.

Kaptan emri verdi.

The captain gave the order.

Tom mola verdi.

Tom had a break down.

Epidemi patlak verdi.

An epidemic disease broke out.

Bize huzur verdi.

She gave us a presence.

Köpeğe kemik verdi.

- He gave the dog a bone.
- She gave a bone to the dog.

Tom raporunu verdi.

Tom handed in his report.

Tom kararı verdi.

Tom made the decision.

Kazanacağına söz verdi.

She promised she'd win.

Herkes oy verdi.

Everyone has voted.

Kendine zarar verdi.

He hurt himself.

Cevabını anında verdi.

His response was immediate.

- Tom bana bunu verdi.
- Tom bunu bana verdi.

- Tom gave this to me.
- Tom gave me this.
- Tom gave me that.
- Tom gave that to me.

- Ülkesi için hayatını verdi.
- Ülkesi için canını verdi.

He gave his life for his country.

- Boston'da ayaklanmalar patlak verdi.
- Boston'da isyanlar patlak verdi.

Riots broke out in Boston.

- Tom Mary'ye silah verdi.
- Tom silahı Mary'ye verdi.

Tom gave Mary the gun.

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O istifa etmeye karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

- She decided to resign.
- She decided to quit her job.

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

She decided to quit her job.

- Herkes evet diye oy verdi.
- Herkes evet oyu verdi.

Everybody voted yes.

- Tom farklı cevap verdi.
- Tom değişik bir cevap verdi.

Tom gave a different answer.

- Bana telefon numarasını verdi.
- O bana telefon numarasını verdi.

- He gave me his phone number.
- He gave me her phone number.

- O, odaya girmeye karar verdi.
- Odaya girmeye karar verdi.

He decided to enter the room.

- Ona bir kitap verdi.
- O ona bir kitap verdi.

He gave him a book.

- Tom gazeteye bir ilan verdi.
- Tom gazeteye ilan verdi.

Tom ran an ad in the paper.

- Sigarayı bırakacağına söz verdi.
- Sigara içmeyi bırakacağına söz verdi.

She promised she'd quit smoking.

- Leyla başörtüsü takmaya karar verdi.
- Leyla başını örtmeye karar verdi.
- Leyla başını kapatmaya karar verdi.
- Leyla tesettüre girmeye karar verdi.

Layla decided to wear the hijab.

- Amcam bana bir hediye verdi.
- Dayım bana bir hediye verdi.
- Dayım ona bir hediye verdi.

- My uncle gave me a present.
- My uncle gave me a gift.

Savunmamda bana ilham verdi.

as if it was my own.

Türk şirketlerine ödünç verdi

billion dollars to Turkish companies.

Savaş, araştırmalarına son verdi.

The war brought their research to an end.

Amcam bana arabasını verdi.

- My uncle yielded his car to me.
- My uncle gave his car to me.
- My uncle gave me his car.

Doktor onu ona verdi.

The doctor gave it to her.

Doktor ona ilaç verdi.

The doctor gave him the medicine.

Doktor ilacı hastaya verdi.

The doctor administered medicine to the patient.

Lincoln kölelere özgürlük verdi.

Lincoln granted liberty to slaves.

Dolu ekinlere zarar verdi.

The hail harmed the crops.

Savaş sonunda patlak verdi.

The war finally broke out.

Asker onun adını verdi.

The soldier gave his name.

Asker bana su verdi.

- The soldier gave water to me.
- The soldier gave me water.

Efsane yere adını verdi.

The legend gave the name to the place.

O, parayı ona verdi.

She gave him the money.

Çocuğunun boğulmasına izin verdi.

She allowed her child to be drowned.