Translation of "Onları" in English

- Onları uzaklaştırdım.
- Onları kovdum.
- Onları gönderdim.

I sent them away.

- Onları görüyorum.
- Onları gördüm.

- I saw them.
- I've seen them.

- Onları anlamıyorum.
- Anlamıyorum onları.

I don't understand them.

Onları istemiyorsan onları satabilirsin.

You can sell them if you don't want them.

- Onları yenmedik.
- Onları dövmedik.

We didn't beat them.

- Onları hatırlardın.
- Onları hatırlardınız.

You'd remember them.

- Onları dövdüler.
- Onları yendiler.

They beat them.

- Onları önemsemedim.
- Onları dikkate almadım.
- Onları ihmal ettim.
- Onları yok saydım.
- Onları görmezlikten geldim.

I ignored them.

- Onları görmek zorundasın.
- Onları görmen gerekiyor.
- Onları görmelisin.
- Onları görmen lazım.

You have to see them.

- Neden onları durdurmadın?
- Neden onları durdurmadınız?
- Niçin onları durdurmadın?
- Niçin onları durdurmadınız?
- Niye onları durdurmadın?
- Niye onları durdurmadınız?

Why didn't you stop them?

- Onları durduracağım.
- Onları durdurmaya gidiyorum.

- I'm going to stop them.
- I'll stop them.

- Biz onları öldürdük.
- Onları öldürdük.

- We murdered them.
- We killed them.

- Onları küçümsedim.
- Onları hafife aldım.

I underestimated them.

- Onları küçümseme.
- Onları hafife alma.

Don't underestimate them.

- Onları dinlemelisin.
- Onları dinlemen gerekiyor.

You need to listen to them.

- Onları görmeliyim.
- Onları görmem gerekiyor.

- I'm supposed to see them.
- I need to see them.

- Onları korumalıyız.
- Onları korumamız gerekiyor.

We need to protect them.

- Onları araman gerekiyor.
- Onları aramalısın.

You're supposed to call them.

- Onları bana ver.
- Bana onları ver.
- Onları bana verin!

- Give them to me.
- Hand them over.

Onları taşıyacaksınız.

you're going to carry them

Onları cezalandırabilirsiniz.

you can throw them into the garbage can.

...onları öldürebilir.

...he could kill them.

Onları gözlemliyordu

was observing them

Onları görüyorum.

I see them.

Onları almadım.

- I didn't buy them.
- I didn't get them.

Onları yeneceğiz.

We will defeat them.

Onları yenecek.

He will defeat them.

Onları yener.

She will defeat them.

Onları suçlayamazsın.

You can't blame them.

Onları suçlayamam.

I can't blame them.

Onları uyarmalıyım.

I must warn them.

Onları uyarmalıyız.

We must warn them.

Onları uyandır.

Wake them up.

Onları arayacağım.

I'll call them.

Onları suçlamıyorum.

I don't blame them.

Onları duyamıyorum.

- I don't understand them.
- I don't listen to them.
- I can't hear them.

Onları indirmiyorum.

I don't download them.

Onları boşaltmıyorum.

I don't evacuate them.

Onları seviyorum.

- I like them.
- I love them.

Onları istemiyorum.

I don't want them.

Onları şaşırttım.

I caught them by surprise.

Onları alamazsın!

You can't take those!

Onları bilgilendirmeliyiz.

We must inform them.

Onları özledim.

I missed them.

Onları durdur.

Stop them.

Onları tut.

- Keep them.
- You keep them.

Onları inceleyin.

Examine them.

Onları değiştireceğiz.

We're going to replace them.

Onları götürebiliriz.

We can take them.

Onları attık.

We threw them away.

Onları gördüm.

- I saw them.
- I've seen them.

Onları unuttuk.

We forgot them.

Onları durduramadım.

I couldn't stop them.

Onları durdurmalıyız.

We need to stop them.

Onları atmalısın.

You should throw those out.

Onları alayım.

Let me take those.

Onları bulacağım.

I will try to find them.

Onları yiyecekler.

They'll eat those.

Onları alalım.

Let's get them.

Onları biliyorum.

I know them.

Onları sevmiyorum.

I don't like them.

Onları ödedim.

I paid for them.

Onları kullanmam.

I don't use them.

Onları koru.

You keep them.

Onları gördük.

- We've seen them.
- We saw them.

Onları suçlamazdım.

I wouldn't blame them.

Onları anlamıyorum.

I don't understand them.

Onları öldürdük.

We killed them.

Onları göremem.

I can't see them.

Onları göreceğim.

I'll see them.

Onları görebiliriz.

We could see them.

Onları görebilirim.

I can see them.

Onları özlüyoruz.

We miss them.

Onları özleyeceğiz

We'll miss them.

Onları anlayamıyorum.

I can't understand them.

Onları yalanlamıyorum.

I'm not contradicting them.

Onları göremeyiz.

We can't see them.

Onları uyaracağım.

I'll alert them.

Onları aramalıyız.

We should call them.

Onları bulamıyoruz.

We can't find them.

Onları arıyorum.

I'm looking for them.

Onları kurtaracağız.

- We will rescue them.
- We will rescue her.

Onları bırakmıyorum.

I'm not leaving them.

Onları ödeyemem.

I can't pay them.

Onları yakalayacağız.

- We'll catch them.
- We'll capture them.