Translation of "Öğrenci" in English

- Ben öğrenci değilim.
- Öğrenci değilim.

- I'm not a student.
- I am not a student.

- Ben bir öğrenci değilim.
- Ben öğrenci değilim.
- Öğrenci değilim.

- I'm not a student.
- I am not a student.

Öğrenci tahtadadır.

The student is at the blackboard.

Öğrenci nerede?

Where is the student?

Öğrenci değilim.

- I'm not a student.
- I am not a student.

Öğrenci misin?

Are you a student?

- Sen bir öğrenci misin?
- Siz bir öğrenci misiniz?
- Öğrenci misin?

Are you a student?

- Tom öğrenci değil.
- Tom bir öğrenci değil.

- Tom is not a student.
- Tom isn't a student.

Öğrenci sınıfta uyukluyordu.

The pupil was half asleep in class.

Öğrenci sosyolojide okuyor.

The student is working at sociology.

O bir öğrenci.

- She is a student.
- She's a student.

Öğrenci Londra'dan geldi.

The student came from London.

Onlar sadece öğrenci.

They're just students.

Öğrenci elini kaldırdı.

The student raised his hand.

Öğrenci kütüphanede okuyor.

The student is reading at the library.

Bu öğrenci tembeldir.

This student is lazy.

Öğrenci kimliğini unutma.

Don't forget your student ID.

Sanırım onlar öğrenci.

I think they're students.

Onlar öğrenci mi?

Are they students?

Bir öğrenci tutuklandı.

One student was arrested.

Onların yarısı öğrenci.

Half of them are students.

Öğrenci ilerlemek zorunda.

The pupil has to improve.

Öğrenci indirimi yok.

There's no student discount.

O öğrenci Tom'dur.

That student is Tom.

Siz öğrenci misiniz?

Are you students?

Öğrenci kimliğini getir.

- Bring your student ID!
- Bring your student ID.

Bu öğrenci Amerikalı.

This student is American.

O, üniversitede öğrenci.

She is a student at the university.

Biz öğrenci değiliz.

We're not students.

Bu öğrenci Japonya'lı.

This student is from Japan.

"Öğrenci misin?" "Evet."

"Are you a student?" "Yes."

O, öğrenci mi?

Is he a student?

Öğrenci değil misiniz?

Aren't you students?

Öğrenci değil misin?

Aren't you a student?

Japon öğrenci misin?

Are you a Japanese student?

Parlak bir öğrenci.

He is a bright student.

Ben öğrenci değilim.

I'm not a student.

- Öğrenci, Londra'dan geri geldi.
- Öğrenci, Londra'dan geri döndü.

The student came back from London.

- Akıllı öğrenci sınavı bitirdi.
- Akıllı öğrenci sınavı tamamladı.

The smart student finished the exam.

- Birçok öğrenci konferansta hazır bulundu.
- Birçok öğrenci derse katıldı.

Many students were present at the lecture.

- Birçok öğrenci testte başarısız oldu.
- Birçok öğrenci testi geçemedi.

Many students have failed the test.

- Orada çok az öğrenci vardı.
- Çok az öğrenci oradaydı.

Very few students were there.

- Orada az sayıda öğrenci vardı.
- Az sayıda öğrenci oradaydı.

Only a few students were there.

- Bu soruyu her öğrenci çözebilir.
- Bu soruyu her öğrenci yapabilir.
- Bu problemi her öğrenci çözebilir.

Any student could solve this problem.

Naperville'de 19.000 öğrenci vardı.

Naperville had 19,000 students,

Kütüphanede çok öğrenci var.

There are a lot of students in the library.

Sınıfınızda kaç öğrenci var?

How many pupils are there in your class?

Öğrenci salonu öğrencileri yararınadır.

The student hall is for benefit of the students.

Patty akıllı bir öğrenci.

Patty is a smart student.

Birkaç öğrenci problemi çözemedi.

Not a few pupils could solve the problem.

Utangaç öğrenci cevabını mırıldandı.

The shy pupil murmured his answer.

Öğrenci öğretmene hakaret etti.

The student insulted the teacher.

Öğrenci, konusu üzerine yoğunlaştı.

The student concentrated on his subject.

Öğrenci biraz İngilizce konuşuyor.

The student speaks English a little.

Öğrenci hatanın nedenini açıklayamadı.

The student failed to account for the mistake.

Okulda 2,000 öğrenci var.

There are 2,000 students in the school.

Hiçbir öğrenci partiye gitmedi.

No student went to the party.

Birkaç öğrenci arkada bırakıldı.

- A few students were left behind.
- Some students stayed behind.

O çalışkan bir öğrenci.

She is an earnest student.

Birkaç öğrenci kütüphaneye geldi.

Several students came to the library.

O iyi bir öğrenci.

He is a good student.

O tembel bir öğrenci.

He is a lazy student.

O, sadece bir öğrenci.

He is nothing but a student.

Yeni bir öğrenci misin?

You're a new student?

Öğrenci kimliğini getirmeyi unutma.

Don't forget to bring your student ID.

Sınıfımızda 30 öğrenci var.

There are 30 students in our class.

O hızlı bir öğrenci.

She's a fast learner.

Hangi öğrenci dışarı çıktı?

Which student went out?

Öğrenci indirimi var mı?

Is there a student discount?

Ben inek öğrenci değilim.

I'm not a nerd!

O bir inek öğrenci.

- You're a nerd.
- She's a nerd.
- You are a nerd.

O zeki bir öğrenci.

She's a bright student.

Emily bir öğrenci değil.

Emily is not a student.

Kızlardan hiçbiri öğrenci değil.

None of the girls are students.

Tom mükemmel bir öğrenci.

Tom is an excellent student.

Tom tembel bir öğrenci.

Tom is a lazy student.

Tom Harvard'da bir öğrenci.

Tom is a student at Harvard.

Orada onlarca öğrenci toplandı.

Dozens of students gathered there.

Burada bir öğrenci misin?

Are you a student here?

Lisede öğrenci kurulu başkanıydım.

I was the student body president in high school.

Bugün iki öğrenci yoktur.

- Two students are absent today.
- Two pupils are absent today.

Toplantıya az öğrenci katıldı.

Few students attended the meeting.

Marie saf bir öğrenci.

Marie is a naive student.

Bu okulda öğrenci misiniz?

Are you students at this school?

Birkaç öğrenci Latince anlıyor.

Few students understand Latin.

Birkaç öğrenci Latince okuyabilir.

Few students can read Latin.

O kötü bir öğrenci.

He's a poor student.

Sanırım Tom bir öğrenci.

- I think Tom is a student.
- I think that Tom is a student.

Tom bir örnek öğrenci.

Tom is a model student.

Tom hâlâ bir öğrenci.

Tom is still a student.

Öğrenci hiçbir şeyle ilgilenmiyor.

The student is interested in nothing.

Çoğu öğrenci İngilizce konuşabilir.

Most students can speak English.