Translation of "Çocuklarının" in English

0.009 sec.

Examples of using "Çocuklarının" in a sentence and their english translations:

Çocuklarının davranışından utandı.

She was ashamed of her children's behavior.

Çocuklarının sağlığı hakkında endişeliydi.

She was anxious about her children's health.

Çocuklarının hatırına çok çalıştılar.

They worked hard for the sake of their children.

Tom çocuklarının velayetini kaybetti.

Tom lost custody of his children.

Ebeveynler çocuklarının okumasını istiyor.

The parents want their children to study.

Erkek çocuklarının gerisi nerede?

Where are the rest of the boys?

Ebeveynler çocuklarının eğitiminden sorumludur.

The parents are responsible for the education of their children.

Çocuklarının gerçeği bilmesi gerekiyor.

Your kids need to know the truth.

Fadıl, çocuklarının velayetini alacak.

Fadil will get custody of his children.

Sami çocuklarının velayetini kaybetti.

Sami lost custody of his children.

Çocuklarının mutluluğu ve hayatından çok

They were facing so many problems with their families and their communities

Çünkü çocuklarımızın çocuklarının sporları izlemesini

Because we don't want our children's children

Anne babalar, çocuklarının etkinliklerini izlemelidirler.

Parents should monitor their children's activities.

Onların çocuklarının tümü Malezya'da doğmuş.

All of their children were born in Malaysia.

Yanında çocuklarının resimleri var mı?

Do you have pictures of your kids with you?

Anne babalar, çocuklarının suçlarından sorumludurlar.

Parents are responsible for their children's crimes.

Tom çocuklarının Fransızca öğrenmesini istiyordu.

Tom wanted his children to learn French.

Anne babalar, çocuklarının güvenliğinden sorumludurlar.

Parents are responsible for the safety of their children.

Ebeveynler çocuklarının otistik olabileceğinden endişeliydi.

The parents were worried that their child might be autistic.

Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.

Tom's children all look alike.

Tom'un çocuklarının çoğu öğretmen oldu.

Most of Tom's children became teachers.

O, çocuklarının bakımı ile meşgul.

She is busy with the care of her children.

O, çocuklarının tüm isteklerini yapar.

She does all her children's wishes.

Birine çocuklarının öldüğünü nasıl söylersin?

How do you tell someone their children died?

Çocuklarının nerede olduğunu biliyor musun?

Do you know where your children are?

Çocuklarının yeterince yediğinden emin olmalısın.

You should make sure your children are eating enough.

Tom çocuklarının Fransızca öğrenmesini istiyor.

Tom wants his children to learn French.

Tom Mary'nin çocuklarının fotoğraflarını çekti.

Tom took pictures of Mary's children.

Çocuklarının Fransızca öğrenmesini istemiyor musun?

Don't you want your children to learn French?

- Anne-babalar çocuklarının ödevine yardım etmeli mi?
- Veliler çocuklarının ödevine yardımcı olmalı mı?
- Aileler çocuklarının ödevine yardım etmeli midir?

- Should parents help their children with their homework?
- Should parents help their kids with their homework?

Çocuklarının iyi bir eğitim almasını ister.

They want their children to get a good education.

Senin çocuklarının görüntüleri bir yerde paylaşılacakmış!

The images of your children will be shared in one place!

Ebeveynler, çocuklarının refahı için bakım yapmalıdır.

Parents must look after the well-being of the their children.

Anne, çocuklarının geleceği hakkında çok endişelidir.

The mother is very anxious about her children future.

Çocuklarının anne babaları tarafından eğitilmesi önemlidir.

Education by the parents of their children is important.

Bir anne onun çocuklarının davranışından sorumludur.

A mother is responsible for the conduct of her children.

O, tüm erkek çocuklarının en uzunudur.

He is the tallest of all boys.

Tom asla kendi çocuklarının saçlarını kesmedi.

Tom has never cut his own children's hair.

Tom çocuklarının şarap içmesine izin vermez.

Tom doesn't allow his children to drink wine.

Tom çocuklarının TV izlemesine izin vermiyor.

Tom doesn't let his children watch TV.

Erkek çocuklarının hepi geri zekalı, eh.

Boys are all morons, eh...

Çocuklarının sokakta oynamasına izin veriyor musun?

- Do you let your children play in the street?
- Do you allow your children play in the street?

Mary, çocuklarının cadılar bayramı kostümlerini yaptı.

Mary made her children's Halloween costumes.

O, onunla çocuklarının eğitimi hakkında tartıştı.

She argued with him about their children's education.

Tom'un çocuklarının hepsinin adlarını biliyor musun?

Do you know all of Tom's children's names?

Fadıl, çocuklarının biriyle sosyalleşmesine izin vermedi.

Fadil didn't let his children socialize with anybody.

Fadıl'ın çocuklarının bir anneye ihtiyacı vardı.

Fadil's children needed a mother.

Fadıl, çocuklarının Arapça konuşmayı öğrenmesini istiyor.

Fadil wants his children to learn to speak Arabic.

Tom, çocuklarının bunu yapmasına izin vermiyor.

- Tom doesn't let his kids do that.
- Tom doesn't let his children do that.
- Tom doesn't allow his kids to do that.
- Tom doesn't allow his children to do that.

Tom, Mary'nin çocuklarının ondan korktuğunu söylüyor.

Tom says Mary's children are scared of him.

Tom, çocuklarının ona ihtiyacı olduğunu biliyor.

Tom knows his children need him.

Hiç Tom'un çocuklarının resimlerine sahip misin?

Do you have any pictures of Tom's children?

Sami ve Leyla çocuklarının velayetini tartıştılar.

Sami and Layla argued over custody of their children.

Sami ve Leyla çocuklarının olamayacağını öğrendiler.

Sami and Layla found out that they couldn't have children.

Tom çocuklarının şarap içmesine izin vermiyor.

Tom doesn't let his children drink wine.

- Tom çocuklarının liseden mezun olduğunu görmek için yaşamadı.
- Tom'un ömrü çocuklarının liseyi bitirmesini görmeye yetmedi.

Tom didn't live to see his children graduate from high school.

Başka insanların çocuklarının eğitimini önemsemekle işe başlayabiliriz.

We can start by caring about the education of other people's children ...

Ebeveynler her zaman çocuklarının geleceği hakkında endişeli.

Parents are always worried about the future of their children.

Ebeveynler genellikle kendi çocuklarının geleceği hakkında endişelidirler.

Parents are usually concerned about their children's future.

Anne ve babalar, çocuklarının bulunduğu yerleri izlemelidir.

Parents should monitor their children's whereabouts.

Sen çocuklarının geceleri sokakta oynamalarına izin veriyorsun.

You allow your children to play in the street at night.

Onun çocuklarının onu affetmesi için dua etti.

She prayed that her children would forgive her.

Onlar çocuklarının kendilerini affetmesi için dua etti.

They prayed that their children would forgive them.

Tom kız kardeşinin çocuklarının velayetini almaya çalışıyor.

Tom is trying to get custody of his sister's children.

Tom çocuklarının iyi bir eğitim almasını istiyor.

Tom wants his children to have a good education.

Tom çocuklarının abur cubur yemesine izin vermez.

Tom doesn't allow his children to eat junk food.

Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.

The family mourned the tragic death of their young child.

Linda, Dan'in çocuklarının tam zamanlı dadısı oldu.

Linda became Dan's children's full-time nanny.

Tom çocuklarının Mary'nin partisine gitmelerine izin vermedi.

Tom didn't let his children go to Mary's party.

Tom çocuklarının gece dışarı çıkmasına izin vermedi.

Tom didn't let his children go out at night.

Tom çocuklarının Mary ile oynamasına izin vermez.

Tom doesn't allow his children to play with Mary.

Tom çocuklarının elektrikli aletlerini kullanmasına izin vermezdi.

Tom wouldn't let his children use his power tools.

Çocuklarının iyi davranması Mary için çok önemlidir.

It's very important for Mary that her kids behave well.

Mary, çocuklarının bir baba olmadan yetişmesini istemiyordu.

Mary didn't want her children to grow up without a father.

Tom ve Mary bana çocuklarının resimlerini gösterdi.

Tom and Mary showed me pictures of their children.

Tom çocuklarının bizimle kamp yapmasına izin vermeliydi.

- Tom should've let his children go camping with us.
- Tom should have let his children go camping with us.

Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.

Sami put the needs of his children before his own needs.

Sami ve Leyla altı çocuklarının velayetini paylaştılar.

Sami and Layla shared custody of their six children.

Sami ve Leyla çocuklarının ölümünden sonra boşandılar.

Sami and Layla divorced after the death of their child.

çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar.

that their children will not have better lives.

Ebeveynler en kısa sürede çocuklarının bağımsız olacaklarını umuyorlar.

Parents hope their children will become independent as soon as possible.

Onlar sadece kendi çocuklarının hatırı için birlikte kaldılar.

They only stayed together for the sake of their children.

Sorun, tüm anne babalar çocuklarının Harvard'a gitmesini istiyorlar.

The problem is all parents wants their children to go to Harvard.

Birçok ebeveynler çocuklarının yüzmeyi öğrenmelerinin önemli olduğunu düşünürler.

Many parents think it's important for their children to learn how to swim.

Anne babalar çocuklarının iyi bir eğitim almalarını isterler.

Parents want their children to get a good education.

Tom ve Mary çocuklarının Amerikan rüyasını yaşamasını istiyorlar.

Tom and Mary wanted their children to live the American dream.

Neden Tom çocuklarının bizimle kampa gitmesine izin vermeyecek?

Why won't Tom let his kids go camping with us?

Tom çocuklarının bizimle birlikte kampa gelmelerine izin vermeliydi.

- Tom should've let his children come camping with us.
- Tom should have let his children come camping with us.

Bu problem, ilkokul çocuklarının çözmeleri için çok zordur.

- This problem is too difficult for primary school children to solve.
- This problem is too difficult for elementary school children to solve.
- This problem is too difficult for grade school children to solve.

Fadıl ayrıca Leyla'nın çocuklarının babası olma rolünü oynadı.

Fadil also played the role of being a father to Layla's kids.

Fadıl, Leyla ve çocuklarının bir yatak odası vardı.

Fadil, Layla and their children had one bedroom.

Tom, Mary'ye çocuklarının bebek bakıcılığını yapmasını istediğini söyledi.

Tom told Mary that he wanted her to babysit his children.

Tom bir ağacın gölgesinde oturdu, çocuklarının oynamasını izledi.

Tom sat in the shade of a tree, watching his children play.

Bütün erkek çocuklarının senin telefon numaranı istediğine bahse girerim.

I bet all the boys want your phone number.

Hepsi değilse de, çoğu ebeveynler çocuklarının iyi olmasını isterler.

Most, if not all, parents want their children to be good.

Birçok ebeveyn, çocuklarının Fransızca konuşmayı öğrenmelerinin önemli olduğunu düşünüyor.

Many parents think it's important for their children to learn how to speak French.

Tom hava karardıktan sonra çocuklarının dışarı çıkmasına izin vermez.

Tom doesn't allow his children to go out after dark.