Translation of "Endişeliydi" in English

0.007 sec.

Examples of using "Endişeliydi" in a sentence and their english translations:

Onlar endişeliydi.

They were worried.

Tom endişeliydi.

Tom was worried.

Herkes endişeliydi.

Everyone was apprehensive.

Tom ölümüne endişeliydi.

Tom has been worried to death.

İşi hakkında endişeliydi.

She was anxious about her job.

Treni kaçırabileceğinden endişeliydi.

She was worried that she might miss the train.

Tom çok endişeliydi.

Tom was very worried.

Herkes çok endişeliydi.

Everyone was very concerned.

Tom biraz endişeliydi.

Tom is somewhat concerned.

Tom gerçekten endişeliydi.

Tom was really worried.

Tom da endişeliydi.

Tom was worried, too.

Leyla biraz endişeliydi.

Layla was a little worried.

Sami gerçekten endişeliydi.

- Sami got really worried.
- Sami was really worried.

Sami hayli endişeliydi.

Sami was highly concerned.

Tom açıkça endişeliydi.

Tom was obviously anxious.

- Orada oturanlar üzgündü.
- Çevre sakinleri endişeliydi.
- Sakinler endişeliydi.

Residents were upset.

O, yardım için endişeliydi.

She was anxious for help.

Çocuklarının sağlığı hakkında endişeliydi.

She was anxious about her children's health.

Tom yardım için endişeliydi.

Tom was anxious for help.

Anne, çocukları için endişeliydi.

The mother worried about her children.

Tom ehliyetini kaybedebileceğinden endişeliydi.

Tom was worried that he might lose his license.

Tom'un sesi gerçekten endişeliydi.

Tom sounded genuinely concerned.

Tom notları hakkında endişeliydi.

Tom was worried about his grades.

Tom, Mary hakkında endişeliydi.

- Tom was worried about Mary.
- Tom worried about Mary.

Tom senin için endişeliydi.

Tom was worried about you.

Tom benim hakkımda endişeliydi.

Tom was worried about me.

Tom belli ki endişeliydi.

Tom is obviously worried.

Tom geç kalabileceğinden endişeliydi.

Tom was worried that he might be late.

Tom onun hakkında endişeliydi.

Tom was worried about that.

Herkes Tom hakkında endişeliydi.

Everybody was worried about Tom.

Tom, Mary'nin ayrılmayacağından endişeliydi.

Tom was worried Mary wouldn't leave.

Tom ve Mary endişeliydi.

- Tom and Mary were worried.
- Tom and Mary were concerned.

Sami, Leyla hakkında endişeliydi.

Sami was concerned about Layla.

Annesini memnun etmek için endişeliydi.

She was anxious to please her mother.

O, hastalığı atlatma konusunda endişeliydi.

She was anxious to recover from illness.

O, onun sağlığı hakkında endişeliydi.

She was anxious about his health.

Kocasının sağlığı için çok endişeliydi.

She was very worried about her husband's health.

O özellikle ne hakkında endişeliydi?

What was she worried about in particular?

İnsanlar ne olabileceği konusunda endişeliydi.

People were worried about what might happen.

Tom ne olabileceği hakkında endişeliydi.

Tom was worried about what might happen.

Açıkçası Tom, olabilecekler konusunda endişeliydi.

Tom was obviously worried about what might happen.

Ebeveynler çocuklarının otistik olabileceğinden endişeliydi.

The parents were worried that their child might be autistic.

Tom Mary hakkında biraz endişeliydi.

Tom was a little worried about Mary.

Tom senin hakkında biraz endişeliydi.

Tom was a little worried about you.

O, tren kaçırabilir diye endişeliydi.

She was anxious lest she might miss the train.

Sami o sorun hakkında endişeliydi.

Sami concerned about that problem.

Tom onu yapmak için endişeliydi.

Tom was anxious to do that.

Tom bunun hakkında çok endişeliydi.

- Tom was very concerned about that.
- Tom was extremely concerned about that.

Tom da bunun hakkında endişeliydi.

Tom was concerned about that, too.

Tom senin hakkında çok endişeliydi.

Tom was very worried about you.

Sami, Leyla hakkında biraz endişeliydi.

Sami was a bit worried about Layla.

Çocuk yeni bir bisiklet için endişeliydi.

The boy was anxious for a new bicycle.

O, tren için geç kalabileceğinden endişeliydi.

- She was anxious lest she might miss the train.
- She was worried that she might miss the train.
- She was worried that she might be late for the train.

Tom hem şaşkın hem de endişeliydi.

Tom was both puzzled and concerned.

O, erkek kardeşlerinin refahı için endişeliydi.

She was concerned about the well-being of her brothers.

Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.

Dan was worried about Linda's state of mind.

Tom endişeli değildi ama Mary endişeliydi.

Tom wasn't worried, but Mary was.

- Sami gerçekten endişeliydi.
- Sami gerçekten kaygılıydı.

Sami was really worried.

Tom ne olabileceği konusunda çok endişeliydi.

Tom was very concerned about what might happen.

Sami bir ambulans çağıracak kadar endişeliydi.

Sami was worried enough to call an ambulance.

Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.

The teacher was worried by Tom's frequent absence from class.

O erkek kardeşinin sizinle tanışması için endişeliydi.

He was anxious for his brother to meet you.

Mary kutlama için yeterli yiyecek yapmadığından endişeliydi.

Mary was worried that she hadn't cooked enough food for the party.

Tom Mary'nin aptalca bir şey yapabileceğinden endişeliydi.

Tom was worried that Mary might do something stupid.

Tom ve Mary polis tarafından yakalanmaktan endişeliydi.

Tom and Mary were worried about getting caught by the police.

Tom kolesterol seviyesinin biraz yüksek olabileceğinden endişeliydi.

Tom was worried that his cholesterol level might be a little high.

Tom bunu yapsaydı ne olabileceği konusunda endişeliydi.

Tom was worried about what might happen if he did that.

Tom ve Mary ikisi de çok endişeliydi.

Tom and Mary were both very concerned.

Tom ve Mary her ikisi de endişeliydi.

Tom and Mary were both concerned.

Öğretmen onun sık devamsızlık yapmasından dolayı endişeliydi.

The teacher was worried by his frequent absences from class.

Mary, Oliver'ın gizli bir kız arkadaşı olduğundan endişeliydi.

Mary was concerned that Oliver had a secret girlfriend.

- Tom her zaman endişeliydi.
- Tom her zaman kaygılıydı.

Tom was anxious all the time.

Öğretmen onun sık sık devamsızlık yapmasından dolayı endişeliydi.

- The teacher was worried by his frequent absence from class.
- The teacher was worried by her frequent absence from class.

- Sami, Leyla için çok endişelendi.
- Sami, Leyla için çok endişeliydi.

Sami was so concerned for Layla.

- Mary onun sağlığı konusunda kaygılıydı.
- Mary onun sağlığı konusunda endişeliydi.

Mary was worried about her health.