Translation of "Yüzde" in Arabic

0.039 sec.

Examples of using "Yüzde" in a sentence and their arabic translations:

Yüzde 2!

2% !

Sadece yüzde on.

عشرة بالمئة فقط.

Mesela yüzde 30?

ما رأيك ب 30%؟

Ben yüzde yüz katılıyorum.

اتفق مائه بالمئه.

Doğal süreçlerle neredeyse yüzde kırk oluşturuyor . Geriye kalan yüzde altmış kısım

كمياتٍ كبيرةٍ من الميثان. ويتكون الميثان بنسبة اربعين

Rusya, yüzde üç virgül altmış yedi ile Japonya, yüzde iki virgül

بنحو ثلاثة فاصل سبعة وستين في المئة والمانيا بنحو اثنين فاصل

Izliyor. Yüzde yetmiş beş , ardından İran ve Kanada yüzde yetmiş bir

وسبعين في المئة ثم ايران وكندا بنحو واحدٍ فاصل واحدٍ وسبعين في

Nüfusumuzun yüzde 25'i genç.

تشكل نسبة الشباب 25% من سكان العالم.

Yüzde yüz başarılı olsalar dahi,

ناجحة بنسبة مئة بالمائة،

Söylediklerim yüzde yüz doğru mudur?

هل ما أقوله صحيح 100٪؟

Yüzde altmış beşinden fazlasından sorumludur

الحراري. كونه مسؤولاً عن اكثر من خمسةٍ وستين بالمائة من

Tabi ki yüzde 10 yapabilirsiniz.

حسناً يمكنك أن تتجاوز الـ10% من الزبائن.

Dinleyicilerin yüzde 25'i beyazdı.

إذ أن 25% من الحاضرين كانوا بيض البشرة.

Gaz. Bunu yüzde doksan dokuzu yüzde on beş ile Amerika Birleşik Devletleri

وتسعين في المئة ثم الهند بنحو ستة فاصل اربعةٍ وعشرين في المئة

, ardından yüzde altı virgül yirmi dört ile Hindistan, yaklaşık yüzde dört ile

وروسيا بنحو اربعة فاصل ثلاثة وخمسين في المئة تليها اليابان

Karbonun yüzde 30'unu toplayabileceğini gördük.

محتجزة بذلك عقودًا من الانبعاثات البشرية.

Ama ya yüzde 10'u doğruysa?

لكن ماذا إذا كانت العشرة بالمئة صحيحة؟

Kalan yüzde 88 ile çalışmanız gerektiği.

ان تحاربهم مع ال88% الباقيين من سكان العالم

Diğer yüzde 90 ise kariyer değiştiriyor,

ونسبة 90% الأخرى، يغيّرون مسارهم المهني،

Sizlere gururla "Ortalama yüzde 10" derler.

ويحبون أن يقولوا لك: "آه، إنها حوالي 10%،" وبفخر.

Ve kişilerin sadece yüzde onu tedavi alıyor.

وأن ما يعادل عشرة بالمئة فقط يتلقى العلاج؟

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

أن 2% من النساء فقط يجدن أنفسهن جميلات.

Sadece konuşmalarının yüzde 25'ini bilgi aktarmaya

يقضون فقط 25% من محادثاتهم في سرد الحقائق

Ve yüzde 65'ini hikâye anlatmaya ayırırlar.

و65% فى سرد القصص.

Fortune 500 CEO'larının yüzde 6,6'sı kadın.

6.6 بالمئة من الرؤساء التنفيذيين نساء.

Silikon Vadisi CEO'larının ise yüzde 4,8'i.

4.8 بالمئة من الرؤساء التنفيذيين في وادي السيليكون نساء.

Ekonomik büyümemiz yüzde dokuz oranında zirve yapmıştı.

بلغ نمو اقتصادنا ذروته بمعدل %9.

Ve bunu buraya saracağız. Yüzde yüz pamuk.

‫يمكنني أن ألفه هنا.‬ ‫قطن 100 بالمئة.‬

Erkekler ise yüzde 90'ında doruğa ulaşıyorlar.

بينما يصل الرجال إلى ذروة النشوة الجنسيّة في 90% من المرات التي يمارسون فيها الجنس.

Girişim fonunun sadece yüzde 2'sini alıyorlar.

إلا أنهم يحصلون على 2٪ من تمويل المشروع.

Sizin nazarınızda dediklerinin yüzde doksanı yanlış olabilir.

في وجهة نظرك، تسعون بالمئة مما يقولون هو خاطئ

Ama geleceğimizin ise yüzde 100'ü onlar.

لكنهم سيشكلون ما نسبته 100% من سكان المستقبل.

Pazarda olan evlerin yüzde 37'sine bakmalı

فلا بد من النظر إلى 37 بالمائة ممّا معروض في السوق،

Müvekillerin yüzde 99'u mahkemeye geri dönüyorlar,

يعود 96 في المائة من الموّكلين للمثول أمام المحكمة كل مرة،

Aslanlar, avlarının yüzde 90'ını geceleri öldürür.

‫90 بالمئة من صيد الأسود يحدث ليلًا.‬

Hayatının yaklaşık yüzde 80'i boyunca yanındaydım.

‫كنت بجانبها‬ ‫لمدة تصل إلى 80 بالمئة من حياتها.‬

Metan için yüzde yirmi altı ve nitrolar

بنسبة ستةٍ وعشرين بالمئة للميثان ثلاثة وعشرين بالمئة

Son 30 yılda sayıları yüzde kırk azalan

انخفضت اعدادها بنسبة اربعين بالمئة في الثلاثين سنةً الماضية

Koroner plak rahatsızlığı yaklaşık yüzde beş azalma gösterdi.

خفض تقريباً 5% من التصلب اللويحي.

Ama yüzde yüz bildiğim şey, yemenin güvenli olduğu

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن‬

Ama yüzde yüz bildiğim şey yemenin güvenli olduğu.

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن.‬

Kadınlar besinin yüzde 60 ile 80'ini üretiyor.

‫هذا ما يعنيه مصطلح أصحاب الحيازات الصغيرة.‬

Dünyada evde bakım her yıl yüzde 10 büyüyor.

تنمو الرعاية المنزلية عالمياً بمعدل يزيد عن 10% كل عام.

Yanak keseleri, vücut ağırlığının yüzde onuna kadar taşır.

‫لذا تملأ جيوب خديها‬ ‫بما يُقدّر بـ10 بالمئة من وزن جسدها.‬

Rakunlar yiye yiye yumurtaların yüzde 90'ını bitirir.

‫تأكل حيوانات الراكون‬ ‫محتويات 90 بالمئة من الأعشاش.‬

çok daha az komplikasyon ile yüzde 30 oranında

تمكنوا من إجراء المزيد من العمليات بنسبة 30 في المائة

Davaların yüzde on sekizine tekabül ediyordu . Bir kedi

المجتمع المصري لكن يتبقى الخوف الاكبر ان يفتح الزواج المؤقت

Ve beş yılda bu oran yüzde 28'e çıktı.

وبنسبة 28% خلال 5 سنوات.

Okyanus asitlenmesi, yüzde elli oranda hayvancılık kaynaklı sebeplerle oluşuyor.

كما أن الإنتاج الحيواني يتسبب في خمسين بالمائة من تحمض المحيطات.

"Yırtıcı hayvan bulma olasılığı nehir yakınlarında yüzde 25'tir.

"ثمة احتمال بنسبة 25% للعثور على حيوانات مفترسة بالقرب من النهر.

Nüfusumuzun yüzde 51'ini oluşturan genç kız ve kadınlara

النساء والفتيات اللواتي يمثلّن 51% من مجموع سكاننا،

Uzun dönem sağ kalma şansımın yüzde 35 olduğunu söylediler.

بأن لدي في أحسن الظروف 35% من فرص النجاة.

Neden doğum kontrolü için çiftlerin yüzde 20'si kondoma

لماذا يعتمد 20 بالمائة من الأزواج على الواقي الذكري لمنع الحمل

Yılda yüzde 15'den fazla başarısızlık oranına rağmen güveniyor?

في حين أن للواقي الذكري معدل فشل سنوي يفوق 15 بالمائة؟

Potansiyel olarak tüm karbondioksit emisyonlarının yüzde 60'ını kesebiliriz.

ربما تقلل من 60 في المئة من مجمل انبعاثات الكربون.

Yüzde 92'si beyaz ve ağırlıklı olarak erkek olan,

إنها مهنة تتكون 92% من الموظفين البيض وأغلبهم ذكور

Bunlardan yüzde 90'ı metastaz nedeniyle hastalığa yenik düşecek.

ومن بين هؤلاء، سيستسلم 90% للمرض بسبب الانبثاث.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

اثنان وخمسون بالمئة من النساء البريطانيات يفضلن الشوكولاته على الجنس.

Diğer gruba göre yüzde 60 daha az aortic hastalık geliştirdi,

كانت تعاني من مرض الشريان الأبهر بنسبة 60% أقل من أرانب المجموعة الأخرى،

Bir yılda yüzde beş daha fazla koroner plak rahatsızlığı yaşadılar

ارتفاعاً بنسبة 5% أكثر للتصلب اللويحي خلال سنة واحدة

Bu, bizzat hükûmet tarafından yüzde 100 kontrol edilen bir teknoloji.

هذه التقنية تتحكم بها الحكومةُ بنفسها كليّاً.

ABD şirketlerinin yüzde 38'i kadınlar tarafından kurulmuş olmasına rağmen

رغم أن النساء وجدوا 38٪ من الشركات الإمريكية

Afrika diyasporasının en az yüzde 40'ı bu bölgeye yerleşti.

نعتقد أن 40% من الأفارقة اليهود المشتتين يعيشون هنا.

Yalnızca yaklaşık yüzde otuzunu aktarıyor ve tüm bunlar, kamu parasını

مالية قوية لخزينة الدولة مع صناديق سيادية قادرة على تحريك

Bu toplam küresel üretimin yirmi sekiz aralık yirmi bir yüzde

الحراري بحسب احصاءات موقع استاتستا هي الصين التي تعد اكبر

Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.

‫نعم، هذه المياه تبدو عميقة بما يكفي،‬ ‫ولكن لا يمكنك أن تثق 100 بالمئة.‬

Ağaç örtüsünün altındaki ormanın zeminine ay ışığının sadece yüzde ikisi ulaşıyor.

‫أسفل المظلات،‬ ‫لا يصل من ضوء القمر سوى 2 بالمئة.‬

Başında, kadınların payının yüzde otuz olacağı anlaşmadan sonra yirmi bir gün

مدة واحدٍ وعشرين يوم من بعد الاتفاق يكون فيها حصة النساء

, Suriye ekonomisinin yüzde yetmişinden fazlasını başı Ebu Ali Khadra olan ekonomik

من الاقتصاد السوري كما ان اهدافها تكمن في ايصال ابنها

Ne kadar dayanıklı olduğundan yüzde 100 emin değilim. Ne süredir orada olduğundan da.

‫لست واثقاُ بنسبة 100 بالمئة من متانة الحبل.‬ ‫وكم مضى على وجوده هنا.‬

Bilim insanlarının hesaplarına göre memeliler, insanların etrafındayken geceleri yüzde 30 daha aktif oluyorlar.

‫يحسب العلماء أن الثدييات‬ ‫تصير أنشط بنسبة 30 بالمئة ليلًا‬ ‫حين تعيش وسط الناس.‬

Dişi, kendisinden yüzde 20 daha ağır olduğundan onu zapt etmek için var gücünü kullanmalıdır.

‫وزنها أكبر منه بـ20 بالمئة،‬ ‫لذا يستهلك تثبيتها كل قواه.‬

Için yüzde yirmi üç . Ülkeler batıyor. Küresel ısınma nedeniyle her geçen gün artan sıcaklıklar

للنتروز قياساً بحقبة ما قبل الثورة الصناعية. الدول تغرق.

. Ve yüzde yetmiş beş ölüm oranına sahip. Corona virüsünün en ölümcül olduğu kabul ediliyor. Çin

نيبال ينطلق من الصين. ويملك معدلات وفاةٍ تصل الى خمسةٍ