Translation of "Iki" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Iki" in a sentence and their arabic translations:

İki:

ثانيًا:

İki: Sor.

النقطة الثانية: اسأل.

İki tahta çubuk: iki taraftan da

عودان من الخشب: معلق بكل واحدة

İki kızım ve iki oğlum var.

لدي ابنتان و ابنان.

İki nedenle buradayım, iki mesaj vermek istiyorum.

لذلك، أنا هنا لسببين؛ أريد أن أُوصل رسالتين.

iki milyon iki yüz elli bin sms.

اثنين مليون ومئتين وخمسين ألف رسالة.

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

لجون إبنان.

On iki yaşında.

عمرها 12 سنة.

iki hayatım olsa

لو تسنّى لي أن أعيش الحياة مرتين،

Bir... İki... Üç.

‫1... 2... 3.‬

İki yıl içinde

خلال سنتين،

İki türü var:

هناك نوعان أساسيان للسكتة الدماغية:

İki yavrusu var.

‫مع صغيريه.‬

İki tane koyuyoruz...

إن وضعنا 2...

iki şeyden ötürü:

حقًا بسبب أمرين اثنين.

Koğuş numaram iki.

الحمال رقم 2‏.

İki kızım var.

لي بنتان.

İki kuzenim var.

- لدي ابنا عم.
- عندي ابنا خالة.

İki koltuk boş.

في محلين فاضيين

İki kedim var.

عندي قطان.

İki kulağımız var.

لدينا أذنان.

İki arabam var.

عندي سيارتان.

- Savaş iki yıl sürdü.
- Savaş iki sene sürdü.

- دامت الحرب سنتين.
- استمرت الحرب قرابة السنتين.

- Sadece iki seçeneğin var.
- Sadece iki seçeneğiniz var.

عندك فقط خيارين.

- Senin iki kitabın var.
- Sizin iki kitabınız var.

- عندك كتابان.
- لديك كتابان

-Bunlar yan yana iki ev mi? -Evet, iki tane. İki katlılar. Üst kat prefabrike.

- هذان منزلان معاً، صحيح؟ - منزل مزدوج، نعم. منزل مزدوج، بأرضيّة واحدة والجزء العلوي.

- Ben iki kez Londra'da bulundum.
- İki kez Londra'da bulundum.

زرت لندن مرتين.

- İki erkek kardeşim var.
- Ben iki erkek kardeşe sahibim.

لدي شقيقين.

- Dişlerimi günde iki kez fırçalarım.
- Günde iki kez dişlerimi fırçalarım.
- Günde iki defa dişlerimi fırçalarım.

أفرش أسناني مرتين في اليوم.

Düşünmeniz gereken iki boyut.''

أمران، يجب أن تفكر فيهما"

iki katına çıkarak patladı.

تضاعفت بين عامي 2006 و2016.

Bundan önce iki şey:

هناك أمران قبل ذلك:

İki katlı tuvalet kağıdını.

وورق التواليت ذي الطبفتين.

İki seçenek de riskli.

‫كل من الخيارين تكتنفه المخاطر.‬

iki bin tür şeftali,

كان هناك 2000 نوع من الخوخ،

Size iki örnek vereyim.

اسمحوا لي أن أقدم لكم مثالين،

Tam tamına iki yıl --

سنتان على وجه الدقة...

Pekâlâ, iki seçeneğimiz var.

‫حسناً، لدينا خياران.‬

Sen iki yüzlü değilsin.

وأنت لست بوجهين.

Kısım iki, ceza mahkemesi.

القسم الثاني، قاعة محكمة الجنايات.

Zili iki kez çalın.

- اضغط على الجرس مرتين.
- اضغطوا على الجرس مرتين.
- اضغطن على الجرس مرتين.
- اضغطا على الجرس مرتين.

Sadece iki saat uyudum.

نمت لساعتين فقط.

İki küçük kardeşin var.

لديك أخين أصغر منك.

İneğini iki atla değiştirdi.

هو قايض بقرته مقابل حصانين.

Onun iki evi var.

لديه منزلين.

İki tane gözüm var.

أنا لدي عينان.

İki yıldır öğretmenlik yapıyorum.

- لقد كنتُ مدرساً لمدة عامين.
- لقد كنتُ معلماً لعامين.
- لقد كنتُ معلمة لعامين.

Kyoto'ya iki kez gittim.

ذهبت إلى كيوتو مرتين.

İki erkek kardeşim var.

لدي أخوان.

Savaş iki yıl sürdü.

دامت الحرب سنتين.

John'ın iki oğlu vardır.

لجون إبنان.

İki kez Pariste bulundum.

زرت باريس مرتين.

Konferans iki saat sürdü.

- استمرت المحاضرة مدة ساعتين.
- استمرت المحاضرة ساعتين.

İki dedektif şüpheliyi izledi.

تَبِعَ المشتبهَ محققان.

Şu iki oğlan kim?

من هذان الولدان؟

İki tane oğlum var.

عندي ابنان.

İki erkek kardeş öldü.

مات الأخان

İki sütlü kahve, lütfen.

فنجانا قهوة بالحليب من فضلك.

Bunlar iki hoş resimdir.

هاتان صورتان جميلتان.

İki devletli çözüm öldü.

لقد مات حلّ الدّولتان.

Sami iki kapıyı açtı.

فتح سامي البابين.

Genelde iki şeyden ya da iki şeyden biri olduğuna inanıyorum.

أظن أنه بسبب شيئين أو واحد من السببين.

- Komite on iki üyeden oluşuyor.
- Komite on iki üyeden oluşmaktadır.

يتكون المجلس من إثنا عشر عضواً.

- Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.

تسلقت جبل فوجي مرتين.

- Bir yıl on iki aya sahiptir.
- Bir yılda on iki ay vardır.
- Bir yılın on iki ayı vardır.

هناك اثنا عشر شهرًا في السنة.

Ama iki durumda da umursamazsınız.

ولكن في كلتا الحالتين، أنتم لا تهتمون.

iki özdeş adede bölünmesini izleyin.

إلى نسختان متشابهتان ليف بليف، خيط بخيط.

iki dünyamın arasından düşüyor gibiydim.

شعرت كأنني أسقط بين العالمين.

İki tane madeni para koydum.

وضعت قطعتين معدنيتين.

"Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz,

"إنك لا تنزل في نفس النهر مرَتين."

Yapmamız gereken iki şey var.

لدينا أمران يجب أن نفعلهم.

Bu iki hikâyeden de uzakta

وبعيداً عن هاتين القصتين،

Yemek yememizin iki sebebi vardır:

إننا نأكل لسببين.

İki milyonu aşkın yıl önce

ومنذ أكثر من مليوني عام،

Her iki saatte bir erkek.

رجل واحد كل ساعتين.

-K.G: İki, sor. -Seyirci: Sor.

ثانيا: اسأل. (الجمهور): اسأل.

Ben iki yaşındayken babam öldü.

وحين بلغت الثانية من عمري، توفى والدي.

Neredeyse iki yıldır araba kullanıyorum.

وأنا أقود السيارة منذ عامين تقريباً،

Size "iki ayaklı hareket" desem

إذا قلت لك "حركة ثنائية الأطراف"،

İki ilmek, biri diğerinin önünde.

‫حلقتان،‬ ‫واحدة أمام الأخرى.‬

O yüzden iki şey yapmalıyız.

لذا علينا أن نفعل شيئين

Yaklaşık iki bin çeşit erik

وحوالي 2000 صنف مختلف من البرقوق

İki ya da üç yaşlarındaydı.

وهي في الثانية أو الثالثة من عمرها.

Size iki hikaye daha anlatayım.

دعوني أخبركم بقصتين أخريين اليوم.

Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.

وهذا ما يقرب ضعف سكان الولايات المتحدة.

İki rota da iyi değil.

كلا الطريقين وعران

İki Masilya gemisinin yolu kesiliyor.

تم اعتراض سفينتين من ماسيليان

İki taraf da zaferden emindi.

كلا الجانبين واثق من النصر

Evimde yaşayan iki robot var.

هذان روبوتان يعيشان في منزلي.

Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.

‫أنفها أقوى من كلب الصيد بمرتين،‬

Bu jaguar neredeyse iki yaşında.

‫هذا النمر يكاد يبلغ من العمر عامين.‬

çünkü biz iki ütopyayı birleştiriyorduk.

فقد شاركنا في طوباويتين.

(MS) Tartışmak için iki dakika.

(ماريو): دقيقتان للمناقشة.

Bu programı iki kere yaptık

فعلنا هذا البرنامج مرتين،

Yarasalarda iki tane tür vardır

هناك نوعان من الخفافيش