Translation of "Ile" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Ile" in a sentence and their arabic translations:

Her kelimenin ses ile, görüntüler ile, koku ile, tat ile,

كل كلمة يجب أن ترتبط بأصوات وصور

Annesi ile babasının

وتخبرني عن المرة

İbo ile Güllüşah

إيبو و Güllüşah

Bin ile çarpın

ضرب بالآلاف

Ve ölüm ile

وتستخدمه في عملية البناء،

Posta ile gönder.

أرسله بالبريد.

Öğretmeni ile yattı.

- ضاجع مدرّسته.
- كان يضاجع مدرّسته.

Doğdukları ülkenin kültürü ile

وجدت أن هؤلاء الرجال الصغار ممزقون

üçüncü öneri ile eğitebilirsiniz:

عن طريق التوصية رقم ثلاثة:

Bu karalama ile uğraşırken,

عندما أعمل على هذه الخربشة،

Para ile aranız nasıldır?

ما هي علاقتك بالمال؟

Şimdi annesi ile yaşıyor.

حاليا تعيش مع أمها.

Priya ile çalışmaya başladığımda,

حين بدأت العمل مع "بريا"،

Sulukule Gönüllüleri ile tanıştım.

قابلت متطوعي Sulukule.

Tezahüratları ile sana bakıyor.

ويغنون "موكتور، موكتور!"

Shot bardakları ile ilişkililer.

يرتبطوا بالأقداح.

Bir deklanşör sesi ile

ولا بصوت قفل الكاميرا،

Duygular ile ilişkilendirilmesi gerekir.

وروائح ونكهات ومشاعر.

Empati ile dinleme görevi.

وجعل دولتنا أفضل.

Bir ortaokul öğretmeni ile.

مدرس مرحلةٍ ثانوية.

Cesareti ile zaman kazandı.

‫وفّرت لها الشجاعة وقتًا.‬

Pepe ile ben hapisteyken

كنت سجيناً مع "بيبي"،

Kantabai ile bankaya gittim.

ذهبتُ مع كانتباي إلى البنك.

İş ile ilgili olabilir,

قد يكون لسببٍ يتعلق بقضية أعمال،

Biz deneyim ile öğreniriz.

نحن نتعلم بالتجربة.

Şişe su ile doludur.

- الزجاجة ملئى بالماء.
- الزّجاجة مليئة بالماء.

O öfke ile yanıyor.

إنه يغلي من الغضب

Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.

يلعب الأولاد باللعب.

Tom ile arkadaş oldum.

أصبحت صديق توم.

Ders on ile başlayalım.

فلنبدأ بالدرس العاشر.

Dün Mary ile buluştum.

التقيت بماري البارحة.

O Ann ile evlendi.

تزوج بآن.

1988 ile 2017 arasında

بين عامي 1988 و 2017 ،

Amerikan Edebiyatı ile ilgileniyorum.

انا مهتم بالأدب الامريكي.

Okula otobüs ile giderim.

أذهب إلى المدرسة بالباص.

Bir İspanyol ile çalışıyorum.

أعمل مع إسبانيّ.

Biri ile konuşmakta özgürsün.

أن حر في الحديث مع أي كان.

Bana şemsiye ile vurmayın!

لا تضربني بالمِظلة.

Ders on ile başlayacağız.

فلنبدأ بالدرس العاشر.

Kimse Fadıl ile evlenemezdi.

لا أحد سيتزوّج من فاضل.

Sami, Leyla ile evlendi.

تزوّج سامي من ليلى.

Leyla, Sami ile kaçtı.

فرّت ليلى مع سامي.

Tom, Mary ile geldi.

توم أتى مع ماري

Sami, Leyla ile tartışıyordu.

كان سامي يتخاصم مع ليلى.

Sami, Leyla ile konuşuyordu.

- كان سامي يتكلّم مع ليلى.
- كان سامي يتحدّث مع ليلى.

Ev işleri ile meşguldü.

كانت مشغولة بأعمال البيت.

- Leyla, Sami ile temasa geçti.
- Leyla, Sami ile bağlantı kurdu.

اتّصلت ليلى بسامي.

Yirmi üç ile Almanya ve yaklaşık bir puan ile Güney Kore

ثلاثة وعشرين في المئة فكوريا الجنوبية بنحو واحد فاصل خمسة

- Sami, Leyla ile çıkmaya başladı.
- Sami, Leyla ile flört etmeye başladı.

بدأ سامي يواعد ليلى.

Top oynayan çocuğu ile birlikte.

وكان الطفل يلعب بكرة.

Annesi ile birlikte ödev yaptığını,

وكيف تقوم مع أمها بعمل الواجبات المنزلية

Bu kaydı Sarah ile paylaşırım

سأسّمع التسجيل لسارة

Bunlar hissi içerik ile ilişkililer;

ترتبط تلك بدورها بمحتوى حسي،

Ve yalnızca teknoloji ile çözümlenmeyecek.

ولن تُحل بالحلول التقنية وحدها.

Kafamı düşünülemez haberler ile dolduruyorum,

أحاول استيعاب أخبار لا يمكن تصورها،

Yerel sağlık kuruluşları ile çalışarak

بالعمل مع منظمات الصحة المحلية،

Ama belirsizlik ile karşı karşıyaydım

ولكني قوبلت بالشك

Tek veri seti ile sınırlanmış--

محدوده في بيانات من نوع واحد

Ama yeniden giriş ile ilgili

ولكن لا نتكلم عنها بالقدر الكافي

Benimkiler Post-it ile doluydu.

ستجد أوراق الملاحظات اللاصقة.

Bizim deneyimlerimiz kitlelerinki ile örtüşmüyor,

تجاربنا لن يتردد صداها بما هو رائج،

Dikiş ipliği ile oluşturulduğunu görecek.

وقطعة واحدة مترابطة من خيط الحياكة.

Bir Bluetooth cihazı ile donatılmış,

يمكن الاتصال به عبر مسافة 60 قدمًا،

Manhattan ile karşılaştırıldığında böyle görünüyor.

وهذا ما تبدو عليه مقارنةً بمنهاتن،

Küresel dünya ile ulusal kimlik

فإحدى مصادر قلقي فيما يخص العالم العولمي

Adeta ses ile flört ediyor.

إنه يغازلُ الصوت.

Sıkı çalışma ve sabır ile

من خلال العمل الجاد والمثابرة،

Sonra Pepe ile hapisten kaçtım.

ثم هربت من السجن برفقة "بيبي"،

Dorothy DeLay'in tarzı ile çalışmış

لقد تدرب على طريقة دوروثي ديلاي

ile "Okuyup yazabilirsin, değil mi?"

عندما تدرك أن هناك موضوع عدم قدرة على الكتابة والقراءة.

Terör örgütü ile bağdaştırmak istedi

أراد التصالح مع التنظيم الإرهابي

Bahsettiğim hayal gücü ile süslenmiş

مزينة بالخيال الذي ذكرته

1 ile 3 yıl arasında

بين سنة و 3 سنوات

Avukat ile ücreti paylaşıyorlarmış arkadaşlar

الأصدقاء الذين يتقاسمون الرسوم مع المحامي

Gibi yardımcı hizmetler ile ilgiliydi .

والشرطة العسكرية وأسرى الحرب وأمن خطوط الإمداد.

Ancak Napolyon ile meseleyi çözemedi.

لكنه فشل في الضغط على الأمر مع نابليون.

Ve Milet'i kuşatma ile aldı.

وأخذ ميليتوس بالحصار.

Mikrobiyal aktiviteler ile toprakta parçalanarak

عندما تتحلل أعضاء النباتات السابقة

Potansiyeli ile ayrıştırılmasını mümkün kılar.

في الجو على هيئة غازات الاحتباس الحراري.

Üstelik 360 derece açı ile.

علاوة على ذلك ، بزاوية 360 درجة.

O, arkadaşları ile birlikte ayrıldı.

خرجت مع أصدقائها.

Kravatın takım elbisen ile uymuş.

ربطة عنقك تليق ببزتك.

Brian Kate ile okula gitti.

- ذهب براين مع كيت إلى المدرسة.
- ذهب براين إلى المدرسة مع كيت.
- براين ذهب إلى المدرسة مع كيت.

Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.

من السهل الوصول إلى تلك الجزيرة بالسفينة.

Şirket 100.000 $ sermaye ile başladı.

تأسست الشركة برأس مال يبلغ 100.000 دولار.

O, iki yastık ile uyur.

هي تنام بوسادتين.

Birçok çift boşanma ile biter.

- الكثير من الأزواج ينتهي بهم إلى الطلاق.
- الكثير من الأزواج ينتهي بهم المطاف إلى الطلاق.
- الكثير من الأزواج ينتهي بهم الحال إلى الطلاق.
- الكثير من الأزواج ينتهي بهم الأمر إلى الطلاق.

Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.

- أود التحدث إلى رئيسة الممرضات.
- أود التحدث إلى رئيس الممرضين.

Öğretmen okul müdürü ile birlikte.

المدرس عند المدير.

Sivri dağlar kar ile kaplandı.

الجبال المسننة كانت مغطاة بالثلوج.

O bir denizci ile evlendi.

هىَ متزوجة من بحار.

Tom Mary ile tanışmak istiyor.

يريد توم أن يتعرّف على ماري.

Sally istasyonda Harry ile karşılaştı.

قابلت سالي هاري في المحطة.

O şişeyi su ile doldurdu.

ملأ الزجاجة بالماء.

O, çantasını elma ile doldurdu.

ملأت كيسها بالتفاح.

Onlar kızları ile gurur duyuyorlar.

إنهما فخوران بابنتهما.

Ken dün arkadaşları ile konuştu.

تحدّث كين مع أصدقائه البارحة.

Gitmeden, o korku ile yüzleşmeden

ودون مواجهة هذا الخوف،

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

تتغذى الحيتان على الأسماك الصغيرة.

Kredi kartı ile ödeyebilir miyim?

أيمكنني الدفع عن طريق بطاقة الإئتمان؟