Translation of "Yedi" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Yedi" in a sentence and their arabic translations:

Bir elma yedi.

أكلَت تفاحة واحدة.

Ekmeği kim yedi?

مَن أكل الخبز؟

O, elmayı yedi.

هو أكل التفاحة.

Yedi yıl boyunca çalıştım

درست لمدة سبع سنوات،

Önümüzdeki yedi hafta boyunca

لذلك في الأسابيع السبعة التي تلت،

Yedi yaşındayken ebeveynleri boşanıyor.

عندما كان في السابعة، كان والداه في حالة طلاق.

Bir, üç, beş, yedi -

واحد، ثلاثة، خمسة، سبعة

Helen on yedi yaşında .

هيلين في السابعة عشر من عمرها.

O, akşam yemeğini yedi.

تناولت عشاءها.

Doksan yedi farklı üniversitede,

في 97 جامعة مختلفة،

Emily bir elma yedi.

أكلت إيميلي تفاحةً.

Erkek çocuğu elmayı yedi.

أكل الولد التفاحة

Onun yedi oğlu var.

لديها سبعة صبيان.

Fadıl helal gıda yedi.

كان فاضل يأكل الطّعام الحلال.

Sami kendi köpeğini yedi.

أكل سامي كلبه.

Son sayımda yedi buçuk milyar.

مع ظهور المزيد كل يوم.

O, sadece yağsız et yedi.

تأكل اللحم الطري فقط.

yedi milyon insanın yaşadığı bir şehir

مدينة تعداد سكانها ٧ ملايين نسمة،

Ve yedi gezegenin hepsi girdikten sonra

وبعد دخول الكواكب السبعة،

Yedi tonluk avcılar... ...narin yanlarını sergiliyor.

‫مفترسات تزن 7 أطنان...‬ ‫تُظهر جانبها الرقيق.‬

yedi kiremit oyununu hatırlayan var mı?

هل يتذكر أحد سبع ألعاب من البلاط؟

Gelecek yıl o on yedi olacak.

سيصبح عمرها سبعة عشر عاماً السنة المقبلة.

Yedi gün içinde, işlerimin her birini kaybettim.

خلال سبعة أيام، خسرت كل وظائفي.

Hapsedildi, yedi yıl boyunca ona işkence ettiler.

حيث سُجن وعُذّب لأكثر من 7 سنوات.

Toplam iki virgül yedi milyar dolar değerinde.

بتنفيذ ميناء الفاول الكبير مستمراً حتى اليوم. وبانتظار

2010-2011 yıllarında yetmiş yedi farklı ilde,

أقمنا في عامي 2010-2011 في 77 محافظة مختلفة،

Fadıl o zaman yaklaşık on yedi yaşındaydı.

- كان فاضل يبلغ سبعة عشر سنة آنذاك.
- كان عمر فاضل سبعة عشر سنة آنذاك.

Fadıl yedi yıl boyunca hayalindeki hayatı yaşadı.

عاش فاضل حياة أحلامه لمدّة سبع سنوات.

Görüyorsunuz ki ben yedi yıl fazla mesai yapmışım.

لذا كما أحب أن أصفها، سبعة أعوام ووقت إضافي.

Yedi ve dokuz saatlik bu referans noktasını kullanarak,

وما اكتشفناه من دراسات وبائية أجريت على نطاق واسع

Bu, enerji maliyetlerinde yedi milyar dolar tasarruf demek.

والتي ستوفر لهم 7 مليار دولار من تكاليف الطاقة.

Dünyanın herhangi bir yerinde her yedi dakikada bir

كل سبع دقائق، فتى أو فتاة

şuanda hepiniz bana bu adam kafayı yedi diyorsunuz

الآن أنت جميعًا تدعوني بهذا الرجل مجنون

İtalya'nın ilk altı gün yedi gün vakası girilmedi

لم يتم إدخال الأيام الستة الأولى وسبعة أيام من إيطاليا

Bir asteroit bulmak için yedi ila on yıl

لاكتشاف الكويكب من سبع إلى عشر سنوات ،

Her uçuşta "Bu dört mü? Yedi mi? Bilmiyorum."

في كل رحلة: هل ٤ ؟ أو ٧ ؟ لا أعلم

Ve her gün yemek yiyen yedi milyar insandan biriyseniz

ومن السبعة مليار الذين يتناولون الطعام يوميا

Yedi hafta sonra, o dilde sağlam bir diyalog kurabiliyordum

بعد سبعة أسابيع، كنت قادراً على إجراء محادثة مفهومة بتلك اللغة،

Ve yeni tek parçalı kapağı sadece yedi saniyede açılabilir.

ويمكن فتح فتحتها الجديدة المكونة من قطعة واحدة في سبع ثوانٍ فقط.

Anlar, uygular ve gider yedi kişiye anlatırsa büyük sevaptır

ويطبق جيدًا، ويذهب ويخبر سبعة أشخاص، يكُن له ثواب كبير

Mutlaka görmüşsünüzdür İzmir'de ilk elemeye yedi bin kişi filan geldi.

بالتاكيد رأيتم أول تصفية في إزمير، جاء حوالي سبعة آلاف شخص.

Filipinler'de yedi yaşındaki bir kız ısırıldı ve ertesi gün öldü.

‫فتاة من "الفليبين" في الـ7 من عمرها‬ ‫لُدغت وماتت في اليوم التالي.‬

Çitadan yedi kat ağır ve görüşü bizimkinden altı kat hassas.

‫بوزن يفوق الفهد بـ7 أمثال،‬ ‫وبصر يفوق بصرنا بـ6 مرات،‬

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

‫ربما تكون قريبة لفقمات الفراء‬ ‫لكنها أكبر منها بـ7 مرات.‬

Bu yavrular, yedi haftadan biraz uzun bir süre sonra uçabilecek.

‫خلال 7 أسابيع فقط،‬ ‫ستتمكن كل هذه الأفراخ من الطيران.‬

Oksijeni yakarak yedi buçuk milyon poundluk bir kombine itme gücü

السائل في دقيقتين ونصف فقط ، مما أدى إلى دفع إجمالي قدره سبعة ملايين ونصف المليون

De bilgiye ulaşması yedi yıl sürdü . 2000 yılı ve Irak

اعوامٍ حتى ظهر للعلم فبحلول عام الفين وعشرة اعلنت الحكومة

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.

واحد، اثنان، ثلاثة، أربعة، خمسة، ستة، سبعة، ثمانية، تسعة، عشرة.

Ve son yedi yılda parslar tarafından yaralanan kişi sayısı 120 civarında.

‫وحوالي 120 شخصاً جرحوا من قبل الفهود‬ ‫في السنوات الـ7 الأخيرة.‬

Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.

‫بصرها الليلي‬ ‫أفضل من بصر الخنازير بـ7 مرات.‬ ‫إنها جاهلة لما يتربص بها من خطر.‬

yedi tane kiremidi üst üste dizerdik sonra top yuvarlayıp yıkmaya çalışırdık

نضع سبعة بلاطات متتالية ، ثم نمرر الكرة ونحاول هدمها

Ihtimalinin ışığında, on yedi özel istihbarat teşkilatı için etkili bir orkestra

لاستعادة دور مدير الاستخبارات الوطنية بصفته مزوداً غير مسيس

Rusya, yüzde üç virgül altmış yedi ile Japonya, yüzde iki virgül

بنحو ثلاثة فاصل سبعة وستين في المئة والمانيا بنحو اثنين فاصل