Translation of "Yüz" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Yüz" in a sentence and their arabic translations:

Yüz.

‫الوجه.‬

Yaralı Yüz olamıyor?

وكيف لسكارفيس الا يكون بطلا؟

Sayıları yüz binlerce.

‫مئات الآلاف منهم.‬

Gel benimle yüz.

تعال و اسبح معي.

Aslında yüz yüze gelmezler.

لا يقابلون بعضهم البعض.

Yüz tanıma sistemini uygulamakta.

عبر 170 مليون من كاميرات الدوائر المغلقة.

Fakat pek yüz bulamıyor.

‫لكن كل ما حصل عليه هو التجاهل.‬

Biz yüz yüze durduk.

وقفنا وجهاً لوجه.

O, yüz dolar biriktirdi.

لقد ادخرت مائه دولار.

Yüz kırk etkinlik yaptık,

أقمنا 140 فعالية،

Ben yüzde yüz katılıyorum.

اتفق مائه بالمئه.

Gömleğin ters yüz olmuş.

قميصك ملبوس بالمقلوب.

Risk, yüz kat azaltılmadan önce

ثلث الأطفال لم يبلغوا عامهم الخامس،

Yüzde yüz başarılı olsalar dahi,

ناجحة بنسبة مئة بالمائة،

Söylediklerim yüzde yüz doğru mudur?

هل ما أقوله صحيح 100٪؟

Yüz siyahi öğrenci kabul edilecek,

تم تسجيل 100 طالب أسود،

O, bir yüz dolarlık banknottu.

- إنها مئة دولار.
- إنها ورقة نقدية من فئة المئة دولار.
- إنها ورقة نقدية من فئة المائة دولار.

Yüz, benim en sevdiğim sayıdır.

مئة هو رقمي المفضل.

Üç yüz dolar yeterli mi?

- هل ثلاثمائة دولار كافي؟
- هل ثلاثمئة دولاد تكفي؟

Yarın düşmanla yüz yüze geleceğiz.

- غداً سنواجه العدو.
- غداً سنواجه الأعداء.

üç yüz seksen bir metre yüksekliğe ve yaklaşık dört yüz kırk bir metre

ووصل ارتفاعها الى ثلاثمائةٍ وواحدٍ وثمانين متراً وما يقارب

Beyninizdeki yüz binlerce nöron kıvılcım saçar

تتوهج مئات الآلاف من الخلايا العصبية في الدماغ،

Yani altı yüz elli milyon kadın.

أي ما يعادل 650 مليون فتاة.

Çiftliklerden fabrikalara taşınmak için yüz yılımız,

لقد استغرقنا مائة عام للإنتقال من الزراعة إلى الصناعة،

Ragnar ölümle yüz yüze gelince krala

عندما واجه الموت ، نادى راجنار على الملك ...

Gökdelen diyebileceğimiz beş yüz bina dahildir .

الشمس. تحديداً هي مدينة الشيبام وسط وادي حضرموت. والتي تضم

Birkaç yüz mil uzaklıkta Dayton Ohio'da

على بعد بضعة مئات من الأميال في دايتون أوهايو،

Mary'nin yüz çiftten fazla ayakkabısı var.

لِماري أكثر من مئة زوجٍ من الأحذية.

Bu, yüz yaşındaki birinin beyni gibi görünüyor.

هذا يبدو كعقل شخص يبلغ مئات الأعوام

Belki elli, belki yüz yıl sonra çocuklar

ففي خلال خمسين سنة، مائة سنة،

Iki milyon iki yüz elli bin sms.

اثنين مليون ومئتين وخمسين ألف رسالة.

Gelen oy miktarını söylüyorum; bin beş yüz.

وكمية الأصوات كانت 1500

Benzer şekilde, yüz gözetimi, merkezî bir otoriteye --

وبشكل مشابه، فإن تقنية المراقبة عن طريق الوجه تُمكّن سُلطة مركزية

Ve bunu buraya saracağız. Yüzde yüz pamuk.

‫يمكنني أن ألفه هنا.‬ ‫قطن 100 بالمئة.‬

Ve neredeyse sekiz yüz çeşit elma yetişiyordu.

وما يقارب 800 صنف من التفاح تنمو في الولايات المتحدة.

Ve neden dünya çapında yüz milyonlarca insan

ولماذا يقوم مئات الاشخاص من حول العالم

Fakat şimdiden yüz milyonlarca insan evlerinden izliyorlar

لكن هناك مئات الملايين من الأشخاص الذين يشاهدون في المنزل على أي حال،

Sekiz yıldır ilk kez yüz yüze tanışıyorlardı.

كانت هذه هي المرة الأولى التي التقيا فيها وجهًا لوجه منذ ثماني سنوات.

On üzeri yüz anlamına geliyor bu kelime.

يعني عشر إلى مائة كلمة.

Üniversitesi'ne bağlı , bin dokuz yüz doksan altı.

لندن الشهيرة عام الفٍ وتسعمائةٍ وستةٍ وتسعين. اختصاصٌ لم يعجب

...kamusal alanlarında bez yüz maskelerini kullanmanızı öneriyor."

" عنما تكون إجراءات التباعد الاجتماعى الأخرى من الصعب الحفاظ عليها

"Yüz maskesi kullanmanın bir görsel mesajı var:

"هناك رسالة مرئية تأتى من ارتداء الكمامة"

Sami, parmaklıkların ardında yaşamakla yüz yüze gelebilir.

كان سامي معرّضا لحكم بالؤبّد.

Bunu en az yüz kere yaptım, sanırım.

اظن انني فعلت هذا على الأقل مئة مرة

Ama yüzde yüz bildiğim şey, yemenin güvenli olduğu

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن‬

Ama yüzde yüz bildiğim şey yemenin güvenli olduğu.

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن.‬

Sahra altı Afrika'da yüz milyonlarca insan var ve

يوجد في جنوب الصحراء الكبرى مئات الملايين من الناس

Bir dizi önemli krizle yüz yüze olduklarını hissediyorlar.

يشعرون أنهم يواجهون سلسلة من الأزمات الملحة

Fransa için yüz savaş verdim, ona karşı değil. "

لقد خاضت مائة معركة من أجل فرنسا ، ولم أكن واحدة ضدها ".

- Barınaksız yüz binden fazla evsiz sivile ek olarak

مائتي مليون دولار واكثر من ثلاثمائة ضحية بالاضافة لاكثر من

Yüz otuz sekiz fit yüksekliğe ulaşan Chicago'daki Sigorta

ارتفاعه مئةً وثمانيةً وثلاثين قدماً. ورغم انه يعد اليوم ذا

Numuneler tüm dünyadaki iki yüz sağlık kurumundan toplanmıştır.

جُمِعت العيناتُ من مائتي مؤسسة طبية في جميع أنحاء العالم.

Hâlâ yüz metrelik mesafe var. Bunu yapmamın imkânı yok.

‫ما زال أمامي 100 متر لأقطعها،‬ ‫مستحيل أن أنجح في هذا.‬

Yüz binlerce kullanıcısı olan video oyunları geliştirmek için harcamıştım

على تطوير ألعاب فيديو لأجل مئات الملايين من المستخدمين،

Ancak bu kadar şanslı olmayan yüz milyonlarca genç var

لكن هناك عشرات الملايين من الشباب لم يكونوا محظوظين.

Hartlepool, Whitby ve Scarborough'u bombardıman etmek, Yüz sivili öldürmek.

قصف هارتلبول، ويتبي وسكاربورو، وقتل أكثر من مائة مدني.

. Aynı yıl , New York'ta yüz otuz kattan oluşan ve

امباير ستايل في نيويورك التي تكونت من مئةٍ وثلاثين طابقاً

. Bin dokuz yüz yetmiş bir yılının ikinci Aralık ayında

ثابتة وهما الامران اللذان حصلت عليهما الامارات في وقتٍ واحد.

Etkiye sahip. Bununla birlikte , son yüz yılda sıcaklıkların artması

ان مجموع الذوبان سيرفع مستوى المياه في البحار والمحيطات نحو

İki yüz çocuğun katıldığı seminerde sadece bir tane havalandırma vardı

في حصة بها 200 طفل يوجد مروحة واحدة،

RH: Birkaç yüz milyon, aslında tam rakamı ben de bilmiyorum

ر.ه: إنها بضع مئات الملايين، لا اعلم بالتحديد،

30 yıl önce ise cinayet oranı yüz binde 8,5'ti,

بينما قبل 30 عامًا، كان معدل جرائم القتل 8.5 لكل مائة ألف،

Bin dokuz Ağustos Yüz yetmiş beş ve gecelerden birine İngiliz

اغسطس عام الفٍ وتسعمائةٍ وخمسةٍ وسبعين وباحد ليالي العاصمة

Bu da yılın Ekim ayında bin sekiz yüz yetmiş yıl

والذي تسبب بدمارٍ هائلٍ في المدينة على مدار ثلاثة ايامٍ في

Hindistan'ın batısında yer alan, bin yüz adadan oluşan Maldivler gibi

الواقعة غربي الهند وتتألف من الفٍ ومئة جزيرة نظراً لكونها

O, o işte ayda beş yüz dolardan daha fazla kazanır.

يربح أكثر من خمس مئة دولار شهريا بهذا العمل.

Fakat yüz maskelerinin doğru takılması da bunda bir rol oynayabilir.

و لكن ارتداء أقنعة الوجه بشكل صحيح يمكنه لعب دور أيضاً:

Ve yüz tanıma sistemindeki bir hata yüzünden banka soygunu ile suçlandı.

بناءً على خلل في نظام التعرّف على الوجه.

İki, beş, on, yüz kişinin zahmetli bir değişimi talep etmesini ise

لكن يعدُ طلب اثنان أو خمسة أو عشرة أومائة شخص من أجل التغيير غير المريح

Orada bir domuz çiftliğinde, bin dokuz yüz doksan sekiz Malezya'da ilk

انتشاره. ولكن ما قصة هذا الفيروس ومن اين انطلق? ظهر

Inşa etmek. iki yüz milyon Euro'nun üzerinde bir maliyetle ve bir

تعاقدت الحكومة العراقية مع الشركة اليونانية والهدف انشاء

Yaptığını asla inkar etmedi . Yaklaşık yüz milyar varil petrol rezervine sahip

طفرةً هائلةً للبلد مثلها مثل بقية دول الخليج والمنطقة فهي

Yaklaşık yüz altmış üç milyonluk bir nüfusa sahip olan Bangladeş ve

سكانها حوالي مئةٌ وثلاثةٌ وستون مليون نسمة وجزر المالديف

O, on saniyeden daha az bir süre içinde yüz metre koşabilir.

يمكنه الركض لمسافة 100 متر في أقل من 10 ثوان.

Amerika Birleşik Devletleri'nde herhangi bir zamanda hapiste yüz binlerce kadın var.

هناك مئات الآلاف من النّساء في السّجون الأمريكيّة في أيّة لحظة.

Ve bu son birkaç yüz yıldır olduğu gibi, şirket tarafından kontrol edilen

وهكذا كان الأمر في آخر مائتي عام:

Kız Bin dokuz yüz doksan yılda eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın

السابق حافظ الاسد وهو بشار الاسد. الشاب البعيد عن انظار

Kaldıramadılar . Yıl bin sekiz yüz yetmiş ve Taylor'ın New York'taki yeni mağazasına

وكشف للعالم عن اول مصعدٍ امن عام الفٍ وثمانمائةٍ وسبعين ونجح

Ortaya çıkmıştır. Son iki yıl, iki yüz elli bin davaya veya toplam

الحالات ويعرف عن هذا الزواج العرفي انه ظاهرةٌ تهدد استقرار

Gerçek şu ki, golf neredeyse yüz yıldır bu tartışmanın bir versiyonuna sahipti.

الحقيقة هي أن الغولف كان لديه نسخة من هذا النقاش منذ ما يقرب من مائة عام ،

Yıllarca tanıştığı Bin dokuz yüz doksan beş yılında Beşar'a ulaşan bir telefon görüşmesini

وخمسةٍ وتسعين يخبره ان اخيه باسل وريث العرش قد مات وعليه

Sekiz yüz seksen dört yılda yüksek binalar inşa etmek için bir plan yapıldı

وثمانمائةٍ واربعةٍ وثمانين ظهرت اول ناطحة سحاب. وهي مبنى بيت

Ancak bina kısa ömürlü oldu. Bin dokuz yüz otuz bir yılında yıkıldığı yer

وواحدٍ وثلاثين. وشهد ذات العام تشييد ناطحة السحاب المذهلة

Neden oldu . Ta ki bin dokuz yüz doksan dokuz yılında hiçbir açıklama yapılmadan

كثيرٍ من الوفيات كانت اكثرها في بنجلاديش. حتى تم عزله في عام

Stratejik bir konum . O dönemde bin dokuz yüz yetmiş dokuz yılda açılışı yapılan

للغاية وبالتحديد بالقرب من الخليج العربي الذي يقابل ايران.

Iki yüz altmış beş kat daha yüksek olduğu için küresel ısınma üzerindeki etkileri

اعظم بكثير اذ ان طاقة التسخين لغاز الضحك اعلى مئتين وخمسةً

Otuz üç şehri tehdit ediyor . Çoğu Asya'da olan yüz elli milyondan fazla insan

ارتفاع مستوى سطح البحر يهدد ثلاثةً وثلاثين مدينةً حول

O zaman o gülen yüzün aniden çatık kaşlı bir yüz olduğunu hatırlar gibi oluruz.

فحينها سنبدأ فجأة بتذكر أنه كان وجهًا عابسًا.

Yıl sonra Koreli şirket Daewoo, beş yüz milyon Euro'nun üzerinde bir maliyetle liman için

الكاسر الشرقي للميناء بتكلفةٍ فاقت المئتي مليون يورو وبعدها

Gerilemeye tanık olan yirmi iki yüzyılda BAE , yılın ilk çeyreğinde yüz milyar dolar kazandı

اقتصاديةً عالمية حققت الامارات مائة مليار في الربع الاول فقط

Yaklaşık iki yüz milyon dolar olarak tahmin edilen bir kayıp ve üç yüzden fazla mağdur

مائة الف مدنيٍ مشرد بلا مأوى. وهنا جاء دور المصعد الجبار. بعد

Içinde ancak tamamlandığında ve maksimum kapasitesiyle çalıştığında yüz bin iş imkanı . Gerçekleştirilmemiş bir rüya. Daha önce anlatılan

اكتماله وعمله بطاقته القصوى. حلمٌ لم يتحقق. كل ما روي سابقاً