Translation of "Verecek" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Verecek" in a sentence and their arabic translations:

Telefonuna verecek misin?

هل لك أن ترد على الهاتف؟

Bu bize zarar verecek.

سوفَ تسبّبُ لنا الضرر.

Çabanız mutlaka sonuç verecek.

سوف تؤتي جهودهم ثمارها بالفعل

Buna günümüzden örnek verecek olursak

إذا أعطينا مثالاً على ذلك اليوم

Geri verecek çok enerjim vardı.

‫كان لديّ طاقة هائلة لأعلّم ما استفدته.‬

Sana verecek bir şeyim yok.

لا شيء معي لأعطيك إياه.

Sana verecek bir şeyim var.

لدي شيء أقدمه لك.

Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek

المارشال مراد التي كانت ستسمح للعدو بالهروب.

Poutine size iyi bir ders verecek.

سيلقّنكم بوتين درسا لن تنسوه.

Onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,

يريدون أن يمنحهم أحدهم فرصةً من جديد،

Büyük ticari gemilerin ona yanaşmasına izin verecek

سيكون في حال اكتماله عاشر اكبر ميناءٍ في العالم وسيسمح برسو

Burada ne yapacağız? Gitmesine izin verecek miyiz?

مالذي سنفعله ؟

Ve buradan nereye gideceğimize karar verecek olan sizsiniz.

‫وأنت ‬ ‫من سيقرر أي طريق نسلكه من هنا.‬

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.

‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬

Işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

تستطيعون التأكد أنكم قد أحدثتم بعض الضرر لحاسة السمع لديكم،

Yemeği verecek olan ailenin bu sene neye ihtiyacı var?

ما الذي تحتاجه هذه العائلة هذا العام؟

Ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.

مما سيساعد على جعل العالم مكانًا أفضل.

Askerlerine ilham verecek yerde de değildi ... ve ordusu kanlı bir yenilgiye uğradı.

ولم يكن على الفور ليلهم قواته ... وتعرض جيشه لهزيمة دموية.

Belki de cevap verecek en iyi kişi, NASA'nın en iyi roket bilimcisi Werner

ربما كان الرجل الأفضل لتقديم إجابات هو عالم الصواريخ الأكبر في وكالة ناسا ، ويرنر

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬ ‫انظر، إن نزعت جزءاً من لحائها،‬

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.

‫ما لا يعرفه الناس هو أنه يمكنك ‬ ‫أن تأكل جزءاً من شجرة التنوب.‬ ‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬