Translation of "Izin" in Korean

0.007 sec.

Examples of using "Izin" in a sentence and their korean translations:

"Başvuru yapmama izin vermiyorlar."

"제가 대신 신청할 수 없다는데요."

Bunu anlamalarına izin vermeliydim.

잘 보고 이해할 시간을 갖도록요.

Sedece gitmesine izin verin

후련하게 놓아버리세요.

Bir hakime gitmeli, izin almalı,

판사로부터 영장을 받아

Bunun bizi yavaşlatmasına izin vermeyin!

의욕을 잃지 맙시다

Bu tarantulanın kaçmasına izin veremeyiz.

이 타란툴라를 달아나게 둘 순 없습니다

şunu da söylememe izin verin:

이 이야기를 말씀드릴게요.

Bu kıtanın batmasına izin verdik.

우린 아프리카가 허우적거리게 내버려뒀어요.

Bazı şeylerin gitmesine izin verin.

이런 것들을 놓아버리세요.

Ve cesaretinizin korkunuzu bastırmasına izin verin.

그리고 용기가 두려움을 이기게 하세요.

Ve geçmişte olanla yaşamama izin verdim.

과거의 상처를 딛고 일어설 힘을 얻게 되었습니다.

Size birkaç örnek vermeme izin verin.

제가 몇개의 예시를 들어보겠습니다.

''Avukatlar bunu söylememize izin vermiyor'' dediler.

"변호사가 말하지 말라고 했어요." 라고 답을 하긴 했지만

Size üç tüyo vermeme izin verin.

세 가지 팁을 드릴게요.

O anın ''evet'' olmasına izin verin.

그 때 우리는 아무 망설임 없이 "예"라고 답을 합시다.

O zaman farklı yaklaşmama izin verin.

그래서 이것을 다르게 분석해 보겠습니다.

Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.

스스로 직접 해보세요.

Ve kırmızı olmayanların dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin.

빨간색이 아닌 것들이 방해하지 않도록 하세요.

Ama bunun beni raydan çıkarmasına izin veremezdim.

하지만 좌절하게 둘 수 없었습니다.

Siyah ailelerin de yüzmesine izin vermek yerine

시의회는 흑인 가구에게 풀장을 개방하느니

Ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

또 다른 모순에 대해 말씀드릴께요.

Onun başvuru yapmasına izin vermelerini talep ediyorsun."

그리고, 그 사람한테 직접 신청해 달라고 하세요."

Burada ne yapacağız? Gitmesine izin verecek miyiz?

어떻게 시작해야 할까요?

Sadece BBC ve CNN International izlememe izin vardı.

BBC, CNN 국제방송만 가능하고,

Dijital imzayla herhangi bir işlemi gerçekleştirmeye izin verir.

전자로 서명한 것이 무엇이든 그건 법적 효력을 갖게 됩니다.

CBP yetkilileri Anna ile konuşmama izin vermedikleri gibi

하지만 CBP 관계자들은 저를 안나와 만나지 못하게 하고

Bu konuda daha da açık olmama izin verin:

한 가지 더 분명히 해 둘 건

İzin verin öncelikle kendi değerlerim hakkındaki hataları paylaşayım.

먼저 제가 가지고 있던 가치의 실수를 고백하고자 합니다.

Kentsel dönüşüm hakkında konuşmadan önce duraksamama izin verin.

젠트리피케이션에 대해 잠깐 얘기해보죠.

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

‎하지만 젊은 수컷은 ‎무리와 함께 좁은 가지에 ‎있을 수가 없습니다

Dedim ki "Biliyor musun eve gitmenize izin vereceğim,

제가 그랬어요. "그거 아세요? 전 집에 돌아가시라고 할 건데요

Ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.

루이즈 씨는 접수를 잘 마치고,

Benim için bütün bunların başladığı 2010 yılına götürmeme izin verin.

저희가 이 일을 시작한 2010년으로 되돌아가 보겠습니다.

Ve daha iyi ve parlak bir gelecek görüşümüzü karartmasına izin verdik.

더 밝고 나은 미래에 대한 비전에 어둠을 드리웠습니다.

Yeni yönetim biçimi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a geniş kapsamlı yetki veren değişikliklere izin veriyor.

이 투표로 타이이프 에르도안 대통령에게 막강한 권한이 허용되었습니다