Translation of "Yok" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Yok" in a sentence and their arabic translations:

Yok.

ليس موجوداً.

yok olduğunda atmosferimiz yok olacak

عندما يختفي سيختفي الغلاف الجوي

- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.

ليس لديك أي حُمّى.

- Hiç umut yok.
- Ümit yok.

لا يوجد أي أمل.

- Hata yok.
- Hiçbir hata yok.

ليس هناك أي خطأ.

- Hiç param yok.
- Param yok.

ليس لدي نقود

- Hiç kremimiz yok.
- Hiç kremamız yok.
- Hiç kaymağımız yok.

لم تبقَ ليدينا كريمة.

Sorun yok.

لا بأس.

Saat yok,

حيث لا يوجد هناك ساعة،

Avukatınız yok.

ليس لديك محامٍ.

Rakibimiz yok

ليس لدينا خصوم

yok bulamadık

لا لم نتمكن من العثور عليها

yok olmuş

ينقرض

Sopası yok ...

المارشال ...

Tom yok.

توم غائب.

Acelem yok.

أنا لست مستعجلاً.

Zamanım yok.

- ليس لدي وقت.
- ليس عندي وقت.
- ما عندي وقت.

Ümit yok.

لا يوجد أمل.

Bahçemiz yok.

ليس لدينا حديقة.

Sorun yok!

لا مشكلة!

İş yok.

لا يوجد عمل.

Suyumuz yok.

ليس لدينا ماء.

Spagetti desen yok, makarna desen yok --

لا توجد سباغيتي ولا باستا...

Hastane pijamaları yok, iğrenç yemekler yok

بدون لباس نوم المستشفى ولا الطعام الرديء

yok yok olmaz ama yinede neyse

لن تختفي ولكن على أي حال

- Yeterince kahve yok.
- Yeterli kahve yok.

ليس هناك قهوة كافية.

- Başka seçeneğim yok.
- Bir seçeneğim yok.

لم أحصل على خيار.

- Bizim hiç elektriğimiz yok.
- Elektriğimiz yok.

ليس لدينا كهرباء.

E tabi o zaman işkur yok internet yok bişey yok

بالطبع لا عمل ولا إنترنت ولا شيء.

Bir kazancın yok, beynini yok etmek dışında."

لا شيء سوف تجنيه سوى دمار عقلك،"

Başka yok yani değil mi başka yok!

لا يوجد غيره ، أليس كذلك؟

. Ülkeler ekonomilerini yok edip altyapılarını yok ederken

التحتية ترفع الامارات ناطحات السحاب وتشيد مشاريعاً ضخمة

- Onun çalışmasına gerek yok.
- Çalışmaya ihtiyacı yok.

إنها لا تحتاج إلى أن تعمل.

- Sorun için cevap yok.
- Sorunuza cevap yok.

لا توجد إجابة لسؤالك.

- Yanımda para yok.
- Üzerimde hiç param yok.

ليس معي نقود

Kusursuz lider yok,

لا يوجد قائد نظيف

Hiçbir şeyim yok.

لا أحمل شيئا.

Hesap yapmak yok.

لا وجود لما يتعلق بالرياضيات.

- Benim malzemem yok,

ليس عندي موضوع،

Çok alan yok.

‫المساحة ليست كبيرة.‬

Buradan geçiş yok.

‫لا يوجد وسيلة للخروج عبره.‬

“Ulaşım imkânları yok.”

"ليس لديهم مواصلات".

Gücüm de yok.''

ليس لدي أي سلطة."

Temel atmak yok,

لا يوجد أساسات،

Yahu yok artık

لا أكثر

Bilgisi de yok

لا معرفة

Abi para yok

لا يوجد نقود

Çünkü inancınız yok

لأنه ليس لديك إيمان

Hiç halim yok

ليس لدي أي حالة

Yok artık ya!

لا أكثر!

- düşünmeye tahammülü yok'.

- لن يتحملوا التفكير فيه".

Hiçbir fikrim yok.

لا أملك أدنى فكرة.

Artık tavuklar yok.

ليس هناك المزيد من الدجاج.

Küçük çocuklarım yok.

ليس لدي أطفال صغار السن.

Hiç iştahım yok.

ليست لديّ شهية.

Bozuk param yok.

ما عندي فكة

Yeterli kahve yok.

ليس هناك قهوة كافية.

Açıklamaya vakit yok.

لا وقت للشرح.

Başka sorularım yok.

ليس لدي أي أسئلة أخرى.

Yardımına ihtiyacımız yok.

- لا نحتاج مساعدتك.
- لسنا بحاجة لمساعدتك.

Bence aşk yok.

أنا أعتقد أن الحب غير موجود.

Kız arkadaşım yok.

ليس لديّ صديقة.

İçeride kimse yok.

لا أحد بالداخل.

Evde kimse yok.

- لا يوجد أحد في البيت.
- لا يوجد أحد في المنزل.

İş sıkıntısı yok.

لا يوجد نقص في العمل

Virüsü yok edebilir.

لتدمر الفيروس.

Senin ateşin yok.

ليس لديك أي حُمّى.

Yok, yeter. Doydum.

لا, هذا يكفي. أنا ممتلئ.

Kesecek bıçağım yok.

ليس لدي سكين لأقطع به.

Odada kimse yok.

لا أحد في الغرفة.

Hiç param yok.

- ليس لدي أي مال.
- لدي نقود

Hiç sabun yok.

- ليس هناك أي صابون.
- لم يعد هناك أي صابون.

Yeterince kahve yok.

ليس هناك قهوة كافية.

Ona ihtiyacım yok.

لا أحتاج لهذا.

Hiç arkadaşım yok.

لا أملك أصدقاء.

Yanımda para yok.

لا أملك المال.

Kız kardeşim yok.

ليس لدي أخوات.

Yarın okulumuz yok.

نحن مجازون من المدرسة غدًا.

Hiç kardeşim yok.

ليس لدي أشقاء.

Hiç kapı yok.

لا يوجد باب.

Kalmaya itirazım yok.

- لا أمانع في البقاء.
- لا مانع عندي من البقاء.

Hiç kanıtım yok.

- لا أملك أي دليل.
- لا أملك دليلا.
- ليس لدي دليل.

Hiç yiyeceğimiz yok.

ليس لدينا طعام.

Kazanma şansı yok.

ليس هناك فرصة للفوز.

Hiç şüphe yok.

لا يوجد شك.

Gitmenize gerek yok.

ليس عليك الذهاب.

Şimdi adresim yok.

ليس معي العنوان الآن.

Ona gereksinimin yok.

- أنت لا تحتاجه.
- أنت لست بحاجة إليه.

Başka sırlarım yok.

لا يوجد لدي أسرار أخرى

Evimin çatısı yok.

بيتي ليس لديه سقف.

Sadece vaktim yok.

فقط لا يوجد عندي وقت