Translation of "Izin" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Izin" in a sentence and their japanese translations:

Bir hafta izin almama izin verildi.

1週間の休暇を取っても良い事になった。

Hastaya izin verildi.

患者は起き上がることを許された。

Söylememe izin ver.

- 一言言いたい。
- 言わせて下さい。

Kaçmana izin vermeyeceğim.

逃すわけない。

Amirimden izin alacağım.

上司に許可を取ってきます。

Denememe izin ver.

私にやらせて。

Kalmama izin ver.

- 滞在を許可して下さい。
- 滞在許可をお願いします。

Gitmeme izin ver.

私に行かせて。

Gitmeme izin verme.

決して放さないで。

Bize izin verin.

勘弁してくれ。

Tedavisine izin verilmedi.

彼は治療を断られた。

Bugün izin alabilirsin.

- 今日は仕事を休んでよい。
- 今日1日休んでも構わないよ。

İzin var mı?

よろしいですか。

Lütfen yarın bir gün izin almama izin verin.

明日1日休ませてください。

- Onu görmeme izin ver.
- Şunu görmeme izin ver.

- それを見せて。
- それ見せて。
- それ、見せてよ。

- Biz onun köpeğe bakmasına izin verdik.
- Köpeğe bakmasına izin veriyoruz.
- Köpeğe bakmasına izin veririz.

私たちは彼にその犬を飼わせてやった。

- Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Size Mayuko'yu tanıtmama izin verin.
- Mayuko'yu sizinle tanıştırmama izin verin.

マユコさんを紹介いたします。

- Lütfen seninle gitmeme izin ver.
- Lütfen sizinle gitmeme izin verin.
- Lütfen sizinle gitmeme izin veriniz.

私もご一緒させてください。

Onların gitmesine izin verin.

出て行かせなければ なりません

"Başvuru yapmama izin vermiyorlar."

「福祉事務所が 私に 彼の申請をさせてくれない」

Bunu anlamalarına izin vermeliydim.

視覚的に理解してもらう 必要があると考えました

Başarını kutlamam izin ver.

成功。おめでとうございます。

İşi yapmamıza izin verin.

我々にその仕事をやらせて下さい。

Yarın benim izin günüm.

ぼくは明日休みなんだ。

Lütfen girmeme izin ver.

どうか中に入れて下さい。

Biraz izin verir misiniz?

ちょっと失礼してよいでしょうか。

Resme bakmama izin verin.

ちょっとその絵を見せて下さい。

Onu duymama izin verin.

それを聞かせてくれ。

Yabancıların girmesine izin verilmez.

部外者の立ち入りを禁ず。

Çocuğunun boğulmasına izin verdi.

彼女は子供を水死させてしまった。

Onun izin talebi reddedildi.

彼女の休暇の申請は拒否された。

Kuşun uçmasına izin ver.

鳥を逃がしてやってください。

Hava izin verirse, gelirim.

天気が許せば、私は行きます。

Tom bugün izin alıyor.

トムは今日休暇を取っています。

İçeri girmeme izin ver.

- 中に入れてよ。
- 中に入れて。
- 中に入れてください。

Onun gitmesine izin veriyorum.

私は、彼を行かせた。

Dilini görmeme izin ver.

舌を見せてください。

Atımın koşmasına izin verdim.

私は馬を好きに走らせた。

Onu denememe izin verin.

私にそれをやらせてみてください。

Bir gün izin almalısınız.

君は1日休暇をとった方がいい。

Sessiz kalmasına izin verilmedi.

彼は黙っていることを許されませんでした。

Kendimi tanıtmama izin verin.

- 紹介させてください。
- 自己紹介をさせてください。
- 自己紹介をさせていただきます。
- 自己紹介させて下さい。
- 自己紹介させて頂きます。

Kampüste alkole izin verilmez.

キャンパス内での飲酒は禁止されている。

- Bitirmeme izin ver.
- Bitireyim.

- 最後まで話をつづけさせてください。
- 最後まで言わせてください。

Ben buna izin vermem.

そんなことはさせないぞ!

Babam buna izin vermez.

父はそれを許さないだろう。

- Konuşmama izin verin.
- Konuşayım.

ちょっといいですか?

Onu halletmeme izin verin.

私に任せなさい。

Göz atmama izin ver.

ちょっと見せて。

Listeyi görmeme izin ver.

そのリストを見せて。

Köpek girmesine izin vermeyin.

犬を中に入れるな。

Reçetenizi görmeme izin verin.

処方箋を見せてください。

Lütfen ödememe izin verin.

払わせてください。

Onu yapmana izin veremem.

- 私は君にそれをさせるわけにはいかない。
- 私はあなたがそんな事をするのを許すわけにはいきません。
- 君がそうすることを許すわけにはいかない。
- そんな事を許すわけにはいきません。

Oyuna katılmama izin verin.

僕もゲームに加えて下さい。

Karar vermene izin vereceğim.

- 君にまかせるよ。
- 君に任せるよ。

Havuçları kesmeme izin ver.

にんじんを切らせて。

Ona dokunmasına izin verme.

彼にそれを触らせるな。

Tansiyonunu ölçmeme izin ver.

血圧を計りましょう。

Lütfen gitmeme izin verin.

私に行かせてください。

Dışarı çıkmama izin verin.

出してくれ。

Silah ihracatına izin verilmedi.

武器の輸出は禁止されていた。

Onu yapmama izin ver.

- 私にそれをさせてください。
- 私にやらせてください。

Düşmanın yaklaşmasına izin vermeyin.

敵を近づけさせない。

Birkaç gün izin alıyorum.

- 私は数日間休みを取ります。
- 私は2、3日仕事を休む。

Sınıfta uyumaya izin verilmez.

授業中に居眠りすることは許しません。

Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

図書館ではおしゃべりをしてはいけません。

Evimde uyumasına izin verdim.

私は彼が私の家で寝ることを許可した。

Küçüklerin girmesine izin verilmez.

- 未成年者お断り。
- 未成年者はお断りします。

Tom'un bilmesine izin ver.

トムに知らせろ。

Tom'un dinlenmesine izin ver.

トムを休ませてやりなさい。

Tom'un denemesine izin ver.

トムにやらせてあげて。

Tom'un yaşamasına izin ver.

トムを生かしておけ。

Burada parketmeye izin veriyorlar.

ここは駐車してもよい。

Ehliyetine bakmama izin ver.

あなたの運転免許証をちょっと拝見させて下さい。

Boston'a dönmene izin vermeyeceğim.

ボストンになど帰らせるものか。

Nehirde yüzmeme izin vermedi.

彼は私が川で泳ぐのをどうしても許可しなかった。

Odadan çıkmama izin verdi.

彼は私に部屋を出て行かせてくれた。

Mektubu okumama izin vermedi.

彼女は私にその手紙を読ませてくれようとしなかった。

Ofisin yarısı izin aldı.

社員の半分が休暇を1日取った。

- Bölgeye yerlilerin girmesine izin verilmiyor.
- Yerlilerin bölgeye girmesine izin verilmiyor.

現地の人達はその地区に立ち入ることを許されなかった。

- Şimdi gitmeme izin verir misiniz, lütfen?
- Lütfen gitmeme izin verir misin?

すみませんが、もう行かせていただけませんか。

- Kendi sözlüğünü kullanmam için bana izin verdi.
- Sözlüğünü kullanmama izin verdi.

彼女は私に辞書を使ってもよいと言った。

Bizim kendimiz olmamıza izin verilmez.

自分らしく 生きさせてもらえないのです

Bizim sessizliğimizin izin verdiğini anladım.

こんな悪習が続くだけだとも悟りました

Bir hakime gitmeli, izin almalı,

裁判所で令状を得たうえで

Bunun bizi yavaşlatmasına izin vermeyin!

落ち込まないでくれ

Bu tarantulanın kaçmasına izin veremeyiz.

タランチュラは逃がせない

şunu da söylememe izin verin:

どうなったかお伝えします

Oturanların alana girmesine izin verilmedi.

住民達はその地区に立ち入ることを許されなかった。

Babam yüzmeye gitmeme izin verdi.

- 父は私泳ぎに行くのを許した。
- 父は私が泳ぎに行くのを許してくれた。

Onun partiye gitmesine izin verdim.

私は彼女がパーティーに行くのを許可した。

Onun gençliği nedeniyle izin vermelisin.

君は彼の若さを考慮に入れなければならない。

Çalışırken sigara içmeye izin verilmez.

勤務中の喫煙は禁止されている。

İzin verdiğiniz için teşekkür ederim.

許可を与えていただきありがとうございます。

İzin almadan bu odaya girmemelisin.

許可なしにこの部屋に入ってはいけない。