Translation of "Zarar" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Zarar" in a sentence and their arabic translations:

Doğasına zarar vermemek

لا تضر بالطبيعة

Zarar vermeyerek başlayın.

أولًا، لا تقوموا بعمل شيء يؤذي الآخرين.

O zarar vermez.

لن يؤلم.

Sana zarar vermeyeceğim.

لن أؤذيك.

Ona zarar verebilirdin.

ممكن ان تأذيه

Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.

التلوث يضر كوكبنا.

Bu bize zarar verecek.

سوفَ تسبّبُ لنا الضرر.

Alkol karaciğere zarar verir.

الحكول يضر الكبد

Birine yarar ötekine zarar.

مصائب قومٍ عند قوم فوائد

Çatı fırtınadan zarar görmüştü.

السّطح دمّر من قبل الإعصار.

Böylece, başkasının beynine zarar vermenin

لكن أيضا عدم تعرضهم لرياضة

Ses tellerine hiçbir zarar vermemiş.

لم يحدث أي ضرر على الإطلاق.

Farkında olmadan şirketine zarar verir.

مع مجال الخسائر غير المرغوب فيه بفعل ذلك.

Ve buzullarımızın sağlığına zarar verir.

والذي يضر بصحة الجليد.

188 milyon dolar zarar açıkladı

تعلن خسارة 188 مليون دولار

Devletini seviyorsan devletine zarar vermeyeceksin

إذا كنت تحب دولتك ، فلن تضر دولتك

Ben Tom'un zarar görmediğine sevindim.

سررت لأن توم لم يتأذى.

Onlara zarar vermek niyetinde değildim.

لم أتعمد جرحهم

Ben kimseye zarar vermeye çalışmıyordum.

لم أكن أحاول إيذاء أحد.

Biz insanoğlunun doğaya verdiği zarar yüzünden

بسبب الأضرار التي تلحق بنا نحن البشر بالطبيعة

Bazı ülkeler ise bırakın zarar vermeyi

بعض البلدان ، ناهيك عن الضرر

Karbon dioksit bazen insanlara zarar verir.

ثنائي أوكسيد الكربون مضر بالإنسان أحيانا.

Ayrıca bunlarda bazen kendilerine zarar verme eğilimi,

كما أن لهم ميولات لأذية أنفسهم،

Bu da sayısız aileyi yıkıp zarar veriyordu.

ودمرت العديد من العائلات.

Ayrıca oyunda Kendine Zarar Verme'yi de gösteriyoruz.

كما نعرض تدمير الذات أيضًا.

Davanıza zarar verebilecek bir şey söylemenizi istemiyorum."

لا أريدك أن تقول شيئاً قد يسئ إلى قضيتك."

Bazı ülkeler yarasaların doğal ortamlarına zarar verildiğinde

بعض البلدان عندما تتضرر الخفافيش بشكل طبيعي

İlk defa sermaye sahipleri de zarar görüyor

وللمرة الأولى ، تضرر أصحاب رأس المال

Bunun Haçlıların moraline büyük zarar verebileceğini söyledi.

التي تقول باقتراب بايزيد، بحجة أن هذا يمكنه أن يضر بمعنويات الصليبيين.

Bacaklarım uzun bir yürüyüşten sonra zarar görür.

قدمايا أصيبتا بعد المشى الكثير.

Alçaltıcı, kendine zarar veren, şiddet yanlısı olduğunu söylüyor.

هو أمر ضد التعليم، وأمر مهين ومدمر للنفس وأمر عنيف،

Işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

تستطيعون التأكد أنكم قد أحدثتم بعض الضرر لحاسة السمع لديكم،

Lütfen bulursanız bile o eserleri kesinlikle zarar vermeyin

من فضلك لا تضر هذه الأعمال ، حتى لو وجدت

Fakat asteroitlerin zarar vermek için Dünya'yı vurmaları gerekmez.

لكن الكويكبات لا تحتاج إلى ضرب الأرض للتسبب في أضرار.

Roma'nın prestijinin uğradığı zarar taraf değiştirenlerde artış riski doğuruyor.

الأضرار التي لحقت الهيبة الرومانية أثارت المزيد من الانشقاقات

Sadece istediğim İslami değerlere zarar verilmeden buranın cami yapılması

فقط صنع المسجد هنا دون الإضرار بالقيم الإسلامية التي أريدها

Çevresel olarak zarar verici projeler sistematik olarak terk edilmelidir.

ينبغي أن تلغى منهجيا المشاريع الضارة بالبيئة.

Yavru hayvanlarda nikotin iyi yapılanmış, sinirlere zarar veren bir toksin.

في الحيوانات الناضجة، من المتفق عليه أن النيكوتين نوعٌ من السموم العصبية،

Fakat bunu hırsla ve inatla yapmak İslami değerlere zarar verir

لكن القيام بذلك بجشع وعناد يضر بالقيم الإسلامية

Ama ilaçlara zarar veren o değil. Bu muhtemelen bir maymunun işi.

‫ولكنها لم تعبث بهذه الأدوية.‬ ‫على الأرجح أن قرداً فعل ذلك.‬

Ve bu yapılara zarar verdi ve 1.500'den fazla insanı yaraladı.

التي تضررت الهياكل وجرح أكثر من 1500 شخص.

Karar birkaç gün sonra geri alındı, ama zarar verilmişti bir kere

بعد عدة أيام تم نقض الحكم لكن الضرر قد حصل

Kaçmak isterler ama bazen gitmeden biraz zarar vermek isterler. Saldırılarda bunu görüyoruz.

‫أجل، تريد الهرب،‬ ‫لكن أحياناً تريد أن تحدث أضراراً جانبية‬ ‫وهي تهرب، وتحدث الهجمات في ذلك الوقت.‬

Olabileceğini söyleyerek dışarı çıktı Suriye rejiminin sadık ama zarar İlki , 2000 yılının

عقوباتٍ عليها هي الاولى من نوعها لتكون رسمياً ضمن مقصلة

Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.

أسوأ طريقةٍ للإضرار بقضيةٍ ما هي بالدفاع عنها باستخدام حجج خاطئة عمدًا.

çünkü mutfakta elektrik ve doğal gaz tesisatları çok olduğu için bize orada zarar gelebilir

لأن هناك الكثير من التركيبات الكهربائية والغازية في المطبخ ، قد يكون هناك ضرر لنا

O evinde gereksiz yere yaktığın lamba var ya işte o bile senin devletine zarar.

هناك مصباح تحرقه دون داع في ذلك المنزل ، أو حتى سيضر بحالتك.

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

‫يقول أخصائي الفولكلور "جوناثان يونغ"‬ ‫إن الشيء الوحيد الذي كان يمكنه أن يؤذيها‬ ‫هو سلاح وضع عليه لعاب بشري.‬