Translation of "Hareket" in Arabic

0.017 sec.

Examples of using "Hareket" in a sentence and their arabic translations:

Hareket edelim! Hareket edelim!

‫تابع الحركة!‬ ‫تابع الحركة!‬

Hareket edemiyorum.

لا أستطيع التحرك.

Pekâlâ, hareket edelim!

‫حسناً، لنتابع السير!‬

...duyuşuyla hareket eder.

‫تعتمد على سمعها.‬

Gizli hareket etmeli.

‫تحتاج إلى التخفي.‬

- Hareket etmeyeceğim.
- Taşınmayacağım.

لن اتحرك.

Sami hareket ediyordu.

كان سامي يتحرّك.

Hareket çağına hoş geldiniz.

مرحباً بكم في عصر الحركة.

Hayat da hareket demek.

الحياة هي الحركة.

Düşünmeden hareket etmek yerine,

على عكس التصرف بدون تفكير،

Kanıtlanmış bir hareket planımız

لدينا نموذج مُجرب، خطة عمل،

...hareket edemeyecek kadar kör.

‫الذي بالكاد يرى موطئ قدمه.‬

Ama geceleri... ...hareket hâlindedirler.

‫لكن ليلًا،‬ ‫تتحرك.‬

...başka duyularıyla hareket ediyor.

‫يعتمد الثعبان على حواس أخرى.‬

Salyangozlar yavaş hareket eder.

تتحرك الحلزونات ببطء.

Sincaplar çabuk hareket ederler.

السناجب سريعة الحركة.

Tren hareket etmek üzere.

القطار سوف يغادر.

Neden daha hareket etmiyorsun?

لم لم تنتقل بعد؟

Sami yavaşça hareket etti.

كان ساني يتحرّك ببطؤ.

Sami hareket etmeye başladı.

بدأ سامي يتحرّك.

Ve buna göre hareket ettim.

وهذا ما تصرفته على أساسه

Işık, dalgalar hâlinde hareket eder

تعلمون بأن الضوء ينتقل عبر موجات،

Size "iki ayaklı hareket" desem

إذا قلت لك "حركة ثنائية الأطراف"،

Hareket görmek için okulu bırakıyorlar,

إنهم يخرجون من المدرسة للمطالبة باتخاذ إجراء،

Ama çok nazikçe hareket etmeliyiz.

‫ولكن نتحرك بمنتهى الخفة.‬

Tekrar hareket halinde olmak istiyordum,

أردت أن أتحرك مجددًا

Uçak tam hareket etmek üzereyken

عندما تكون الطائرة على وشك التحرك

hareket ettireceği Irak'ta stratejik önemi

عجلة الملاحة البحرية كما ان المدينة الصناعية في منطقة الفاو

Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer.

تسبح السمكة بتحريك ذيلها.

O, Kyotoya hareket etmiş olabilir.

أظن أنه ذهب إلى كيوتو.

Tom yeterince hızlı hareket etmedi.

لم يتصرف توم بالسرعة الكافية.

Leyla, Sami'ye doğru hareket etti.

تحرّكت ليلى نحو سامي.

Leyla hareket etmeye devam etti.

استمرّت ليلى في الحركة.

Birbiri ardına birçok hızlı hareket yapacağım.

لرفع معجزتي لمستوى أعلى،

Yani tüm solunum süresince hareket ediyor,

هذا يعني أنها تتحرك خلال العملية التنفسية بأكملها،

Ancak çoğu zaman hızlı hareket ederler.

لكنها أحياناً كثيرة، تتحرك بسرعة.

öğrencileri matematikte aynı hızla hareket ettiriyoruz.

نحن ننقل الطلاب خلال الرياضيات بإيقاع موحد -

Şimdi, hakikaten burada kişisel çıkarlı hareket

والآن، ينتقل الأمناء، والمهتمين بأنفسهم هنا

Uçağa bindiler uçak hareket etmek üzereyken

صعدوا إلى الطائرة عندما كانت الطائرة على وشك التحرك

çok seri ve hızlı hareket ederler

يتصرفون بسرعة كبيرة وسريعة

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

‫كانت في الجزء الخلفي من الوكر‬ ‫ولا تتحرّك كثيرًا.‬

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu.

كان السيد براوين يعمل بصفة سفير.

Öbür gün Yumi Osaka'ya hareket ediyor.

سوف تسافر يومي إلى أوساكا بعد غد.

Tren beş dakika içinde hareket ediyor.

سينطلق القطار في غضون خمس دقائق.

Tren on dakika içinde hareket edecek.

- سينطلق القطار خلال عشر دقائق.
- القطار سينطلق في غضون عشر دقائق.

Japonya'ya ne zaman hareket etmeyi planlıyorsunuz?

متى تنوي السفر إلى اليابان؟

At durdu ve hareket etmeyi reddetti.

توقف الحصان و رفض أن يتحرك.

Bu plana göre yaptığın her başarılı hareket

كل حركة ناجحة باتجاه هذه الخطة

Size esenlik yönünde hareket etmeyi aşılamak için,

سأقوم فيها بإرشادكم إلى طريق العيش الرغيد.

Fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

ولكن جميعهم ينظر إلى وجهة النظر بزاوية 45 درجة.

Dünya'da bazen bazı şeyler yavaş hareket edebilir.

أشياء أحياناً تتحرك ببطء هنا على الأرض.

Dinamik hareket etmek mi, statik sağkalım mı?

‫الحركة أم البقاء الساكن؟‬

Ama hareket hâlinde olduğumuzdan, hızlı davranmak zorundayız!

‫ولكن بما أننا نتحرك،‬ ‫سيكون علينا أن نتصرف بسرعة.‬

Benim hareket etmemden çok daha hızlı saldırabilirler.

‫ويمكنها أن تلدغ بسرعة ‬ ‫تفوق سرعة حركتي كثيراً.‬

Büyük ve ağır nesneleri ayakta hareket ettiriyorum;

والتي هي تحريك ووضع الأشياء الضخمة الثقيلة،

Bu da nemin atmosferde hareket etmesini sağlar.

والتي بدورها تثير الرطوبة في الجو.

Yerel hareket edebilmek için muazzam fedakârlıklar yaptık

لقد قدمنا تضحيات هائلة للعمل محليا..

Yeni bir küresel hareket başlatmasının sebebi bu.

أن يطلقوا مبادرة عالمية جديدة.

Bu sadece duygu ve hareket kaybı değil.

وهذا لا يقتصر فقط على فقدان القدرة على الحركة والإحساس.

Eğer av yusufçuğun sağına doğru hareket ederse

و لو تحركت الفريسة إلى يمين اليعسوب

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

‫الجرو الصغير أكثر مرونة فوق الصخور.‬

Aynı kıtalar gibi onlar da hareket ediyor

مثل القارات تتحرك

Sürekli o salgıyı yiyerek besleniyor hareket yok

أكل هذا الإفراز باستمرار ، أي حركة

Ancak çok yavaş hareket ettiği için eleştirildi.

لكنه تعرض لانتقادات لأنه تحرك ببطء شديد.

Elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

‫لذا دفعتها برفق نحو السطح،‬ ‫معتقدًا أنها ستبتعد عن يدي.‬

- Sami bugün hareket ediyor.
- Sami bugün taşınıyor.

سينتقل سامي اليوم.

- Sami yine hareket ediyor.
- Sami yine taşınıyor.

- سينتقل سامي مجدّدا.
- سينتقل سامي مرّة أخرى.

Yani hiçbir zaman bir grup hâlinde hareket etmezler.

‫لا يكون في مجموعة.‬

Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.

لقد أمضيت كثير من الساعات السعيدة منبهرة بحركة الكسلان

Ve yine seri ve hızlı hareket ettiği için

ومرة أخرى لأنها تتحرك بسرعة وبسرعة

Sanırım ortak hareket etmelerine sebep bu sesler olabilir

أعتقد أن هذه الأصوات قد تجعلها تعمل بشكل مشترك

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

‫وبعد ذلك،‬ ‫يتحرّك اثنان من أذرعها السفلية ببطء،‬

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

‫كانت تتحرّك بشكل سيئ جدًا وببطء وضعف شديد.‬

hareket etmesi için okulun bir program hazırlamasına yardım ettik.

لجعل هولاء الأطفال يتحركون ويتحركون بنشاط أكبر صباحاً.

Fakat anne ve babasının neden hareket etmediğini merak ediyor.

وهي تسأل لم والديها لا يتحركان.

Herhangi bir hareket ya da su sıçraması onları ürkütür.

‫أي حركة أو رش الماء سينبّهها.‬

Hızlıca hareket ediyorsun, o küçük kalıpsı plastik sandalyeye çarpıyorsun

تتحركون بسرعة فائقة، وتصطدمون بالكرسي البلاستيكي المقولب الصغير،

Ayrıca ordusunun erzakları kısıtlı ve sürekli hareket halinde olmalı.

كما أن جيشه لديه إمدادات محدودة وعليه مواصلة التحرك

Placentia'ya hareket ediyor ve Po Nehri'nin karşısına kampını kuruyor.

سار إلى بلاسينتيا وخيم قرب نهر بو

Tabak hareket etmeye başlar. Bir tane daha koyalım bundan

تبدأ اللوحة في التحرك. دعنا نخرج واحدة أخرى من هذا

Hareket şekli böyle. Aldatmaya yönelik inanılmaz bir yaratıcılığı var.

‫وهكذا تنجح في خداع مفترسيها.‬ ‫هذا الإبداع المذهل للخداع.‬

Ve sol periferikten sağ periferiğe doğru, öne arkaya hareket ettirecektir.

وتحريكه من الجهة اليسرى إلى الجهة اليمنى ذهابًا وإيابًا

Bu yüzden çocukların hepsi 45 dakikayı hareket ederek, koşturarak geçiriyordu.

كان الأطفال يقضون 45 دقيقة يتحركون ويستمتعون.

Bizim de aynı şekilde olumlu şekilde hareket etme becerimiz var,

لدينا ايضاً القدرة على التصرف بشكل إيجابي

Bu şüphesiz tam anlamıyla ustalık içeren hayret verici bir hareket.

هذا يعتبر بلا شك إنجاز عسكري مذهل

Scipio açık alanda yakalanmak istemeyerek tekrardan güneye doğru hareket ediyor.

تحرك سكيبيو مرة أخرى جنوبًا تجنبا من أن يكتشف مكانه

Ve hızlı hareket edip zekice seçimler yapmazsak çok fazla dayanamayız.

‫ولن نصمد كثيراً،‬ ‫ما لم نتحرك سريعاً ونتخذ قرارات حكيمة.‬

O zaman nasıl oluyorda hepsi aynı aynı anda hareket edebiliyor?

ثم كيف يمكنهم التحرك في نفس الوقت؟

Türklerin savaştığını bilen Mircea, bunun doğru hareket olduğu konusunda hemfikirdi.

بما أنه يعرف كيفية قتال الأتراك، وافق ميرسيا على أن هذه هي المنهجية الصحيحة للقتال.

Büyük bir hareket görüp biraz korkuyor, sonra bakıp "Oymuş." diyordu.

‫كانت ترى تحركات كثيرة وتخاف قليلًا‬ ‫وبعدها تنظر وتقول: "إنه هو".‬

- Evvelki gün Amerika'ya yola çıktı.
- Önceki gün Amerika'ya hareket etti.

غادرت إلى أمريكا قبل أمس.

Gözleriniz hızlı ve random bir şekilde sağa sola hareket ediyor ve

هو أن عينيك تتحرك ذهابًا وإيابًا بسرعة، وبشكل عشوائي

Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.

‫عادة ما تكون الوسيلة الجيدة ‬ ‫لجعل هذه الرتيلاء تتحرك‬ ‫هي أن تنفخ فيها بخفة.‬

Geçirdiği kazadan uzun yıllar sonra bazı hareket ve duyguları geri döndü.

فقد استعاد بعض حركته وإحساسه بعد سنواتٍ من الحادث.

Yanı sıra ordu yönetiminin her yönü; verimli hareket ve tedarik sağlamak;

وكذلك كل جانب من جوانب إدارة الجيش ؛ ضمان الحركة والإمداد بكفاءة ؛