Translation of "Yerine" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Yerine" in a sentence and their portuguese translations:

Onun yerine...

Em vez disso...

Yerine dön.

- Volte para o lugar de onde veio.
- Volta para o teu lugar.

- Sohbet yerine çalışın!
- Konuşmak yerine çalışın!

Trabalha em vez de conversar!

Bunun yerine size

Se, em vez disso, eu falar

Eşyalarını yerine koy.

- Guarde as suas coisas.
- Guarda tuas coisas.

Aptal yerine konuldun.

- Foste enganado.
- Vocês foram enganados.

Senin yerine geleceğim.

Vou para a sua casa.

Tom'un yerine gidelim.

- Vamos à casa do Tom.
- Vamos à casa de Tom.

Emirlerimi yerine getir!

Execute as minhas ordens!

Ama yeminini yerine getirdi.

Mas ele cumpriu sua promessa.

Ev yerine bahçede dinlenelim.

Vamos descansar no jardim em vez de descansar lá de dentro.

Aptal yerine konulmaktan hoşlanmıyorum.

- Eu não gosto que me façam de tonto.
- Eu não gosto de ser feito de bobo.

Onun yerine kart oynayalım.

Vamos jogar cartas em vez disso.

O, senin yerine gidecek.

Ele vai no teu lugar.

Çocuk gülmek yerine ağlar.

O menino chora ao invés de rir.

O görevini yerine getirdi.

Ele cumpriu a missão dele.

Kendinizi aptal yerine koymayın.

Não se iluda.

Beni aptal yerine koyamazsın.

- Você não pode me enganar.
- Vocês não podem me enganar.

Almanca yerine Fransızca öğrendim.

Aprendi francês em vez de alemão.

Ben Tom'un yerine geçiyorum.

Eu sou o substituto de Tom.

Beni aptal yerine koydun.

- Me enganaste.
- Você me enganou.

Yerine onu ister misiniz?

Ou você preferiria isso?

Kim senin yerine geçiyor?

- Quem vai te substituir?
- Quem te substituirá?

Beni aptal yerine koymazsın.

- Você não me engana.
- Vocês não me enganam.

Beni aptal yerine koymadın.

Você não me enganou.

Babasının yerine o gitti.

Ele foi no lugar do pai.

Onun yerine ne istersin?

O que você quer em vez disso?

Seni aptal yerine koydular.

- Elas lhe enganaram.
- Eles te enganaram.
- Te enganaram.

Onun emirlerini yerine getirmeliyiz.

Devemos executar suas ordens.

Ağlamak yerine harekete geçmelisin!

Ao invés de chorar, você deveria agir!

Kimsenin adam yerine koymaması yüzünden

porque ninguém substitui o homem

O inancın gereklerini yerine getirdiğimizi

que cumprimos os requisitos dessa crença.

Ve o düzensiz hamle yerine...

E, em vez do ataque atabalhoado,

Süt yerine şarap içer misin?

Você vai beber vinho em vez de leite?

Okula gitme yerine evde kaldı.

Ao invés de ir para a escola, ele ficou em casa.

TV izlemek yerine iskâmbil oynayalım.

Joguemos cartas em vez de ver televisão.

O tereyağ yerine margarin kullandı.

Ela usou margarina em vez de manteiga.

O, şeker yerine bal kullanır.

Ele usa mel em vez de açúcar.

Dışarı çıkmak yerine evde kaldım.

Eu fiquei em casa ao invés de sair.

Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.

Em vez de desembarcar, ficamos no navio.

Neden onun yerine ben dövülürüm?

Por que sou eu que estou levando a surra em vez dele?

Tom beni aptal yerine koydu.

- Tom me enganou mesmo.
- Tom me enganou, sim.

Tom beni enayi yerine koymadı.

Tom não me enganou.

Kendini Tom'un yerine koymaya çalış.

Tente se colocar no lugar de Tom.

Bana verdiğin sözü yerine getirmelisin.

- Deves cumprir a promessa que me fizeste.
- Você deve cumprir a promessa que me fez.

Burada yeme yerine eve gidelim.

Em vez de comer aqui, vamos para casa.

Sirke yerine limon suyu kullan.

Use suco de limão em vez de vinagre.

Onun yerine ablası onlarla gitti.

Em vez dela, a irmã foi com eles.

Kahve yerine çay içmek istiyorum.

Gostaria de chá em vez de café.

Yarın meşgulüm, senin yerine gelemem.

Amanhã estarei ocupado e não poderei ir na sua casa.

O onu enayi yerine koydu.

Ela o fez de bobo.

Tom Mary'yi aptal yerine koydu.

Tom enganou Maria.

O, hocasını aptal yerine koydu.

Ele fez o professor de bobo.

TV izleme yerine dışarıda oynayın.

Vai jogar lá para fora em vez de estares a ver televisão.

Boston'a gitmek yerine Chicago'ya gideceğim.

Em vez de ir para Boston, vou para Chicago.

Onun isteğini isteyerek yerine getirdim.

Eu de bom grado cumpri o desejo dele.

- Lütfen yerine otur.
- Lütfen oturun.

- Por favor, sente-se.
- Sente-se, por favor.
- Senta-te, por favor.

- Tom'un yerine koymak için hiç kimseyi bulamıyoruz.
- Tom'un yerine koymak için herhangi birisini bulamıyoruz.
- Tom'un yerine koymak için birisini bulamıyoruz.

- Não conseguimos achar ninguém para substituir o Tom.
- Não fomos capazes de encontrar ninguém para substituir o Tom.

İki dünya arasında köprü olmak yerine

Em vez de estabelecer pontes entre os dois mundos,

Geri dönüp bunun yerine ipuçları arayalım.

Vamos voltar e procurar outras pistas.

Sadece polisiye tedbirlerin arkasına saklanmak yerine

Em vez de apenas nos escondermos atrás de medidas policiais,

Kullanmak yerine ya siz de araştırın

em vez de usá-lo, você pode investigar

Eğer gelemiyorsan senin yerine birini gönder.

Se você não puder vir, mande alguém no seu lugar.

O, sola dönme yerine sağa döndü.

Virou à direita ao invés de virar à esquerda.

Şikayet etme yerine belki yardımcı olmalısın.

Ao invés de reclamar, talvez você devesse ajudar.

Genellikle nakit yerine kredi kartlarını kullanır.

Ele normalmente utiliza cartões de crédito ao invés de dinheiro vivo.

Kırmızı olanın yerine siyah bisikleti aldım.

Comprei a bicicleta preta em vez da vermelha.

Toplu taşiıma yerine kendi arabanı kullanmak,

dirigir seu próprio carro, ao invés de usar transporte público,

Bu sabah kahve yerine çay içtim.

Tomei chá ao invés de café essa manhã.

Kahve yerine çay almayı tercih ederim.

- Eu prefiro tomar chá em vez de café.
- Prefiro tomar chá em vez de café.

Kendim gitmek yerine bir hediye gönderdim.

- Em vez de ir pessoalmente, eu mandei um presente.
- Em vez de ir eu mesmo, eu enviei um presente.

Profesör Rosa'nın yerine geçen öğretmen Arjantinlidir.

O professor que substituiu a professora Rosa é argentino.

Tom asla beni aptal yerine koymadı.

Tom nunca me enganou.

O, babasına verdiği sözü yerine getiremedi.

Ele não pôde cumprir a promessa que fez ao pai dele.

Normalde nakit yerine kredi kartıyla öderim.

Eu normalmente pago em cartão de crédito em vez de dinheiro vivo.

Kendini onun yerine bir koy bakalım.

Imagine-se no lugar dela.

Genellikle nakit yerine kredi kartı kullanırım.

Eu geralmente pago com cartão de crédito em vez de dinheiro.

Fikir iyi ama yerine getirmek zor.

A ideia é boa, mas é difícil de implementar.

Sanki biraz amacını yerine getirmiyor gibi ama

como se ele não cumprisse um pouco seu propósito, mas

Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.

Em vez de ir à Europa, eu decidi ir à América.

O, şirketin başkanı olarak babasının yerine geçti.

Ele sucedeu seu pai como presidente da companhia.

Tom fıstık ezmesi kavanozunun kapağını yerine koydu.

Tom colocou a tampa de volta no pote de manteiga de amendoim.

İşe gitme yerine bütün gün evde kaldım.

Fiquei em casa o dia todo em vez de ir trabalhar.

Bunun yerine, yaşadığınız yere veya çalıştığınız kimselere

Ao invés disso, se você tem ou não o direto depende do estado onde você vive,

- Lütfen yerine otur.
- Lütfen otur.
- Lütfen oturun.

- Por favor, sente-se.
- Sente-se, por favor.

Bir cevap yerine başını sallayarak hayır dedi.

Em vez de qualquer resposta, ele sacudiu negativamente a cabeça.

Sana bugün yerine yarın ödeme yapabilir miyim?

Posso te pagar amanhã ao invés de hoje?

Büyükbaba ateşin yanındaki her zamanki yerine oturdu.

O avô sentava no seu lugar habitual perto do fogo.

Öyleyse seni rahatsız etmek yerine sudoku oynayacağım.

Então eu vou jogar Sudoku em vez de continuar a te aborrecer.

Tom Mary'nin yerine geçmesi için birini arıyor.

Tom está procurando alguém para ocupar o lugar de Mary.

Fadil söz verdi ve onu yerine getirdi.

Fadil fez uma promessa e a cumpriu.

Veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

ou de fazermos carros de um ou dois milhões de dólares.

Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.

Tem fossetas termossensíveis na cabeça que detetam calor, em vez de luz.

Thormod'a Olav'a katılabilmesi dileğini yerine getirmek için gönderdi.

Ele o enviou para dar a Thormod seu desejo, que ele pudesse se juntar a Olav.

Eğer bunu yaparsan kendini aptal yerine koyuyor olacaksın.

Se você fizer isso, vai estar se submetendo ao ridículo.

Dokulu sebze proteini, ortak bir et yerine kullanılır.

A proteína vegetal texturizada é um substituto comum para a carne.

Yakında vazgeçebilirim ve onun yerine sadece şekerleme yapabilirim.

Pode ser que eu desista em breve e, em vez disso, tire uma soneca.

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.

É uma palavra para a qual eu gostaria de achar uma substituta.

Tom'un yerine geçmesi için birini bulabileceğimizi düşünüyor musunuz?

Você acha que podemos achar alguém para substituir o Tom?