Translation of "Sami" in Arabic

0.015 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their arabic translations:

- Sami ilgilendi.
- Sami ilgiliydi.

كان سامي مهتمّا بالأمر.

- Sami Müslüman.
- Sami Müslümandır.

سامي مسلم.

- Sami yaklaştı.
- Sami yaklaşıyordu.

اقترب سامي أكثر.

- Sami bekleyemedi.
- Sami sabırsızlanıyor.

لم يكن باستطاعة سامي الانتظار.

- Sami suçluydu.
- Sami faildi.

كان سامي هو من ارتكب الجريمة.

- Sami hatalıydı.
- Sami haksızdı.

كان سامي على خطأ.

- Sami kolejdeydi.
- Sami üniversitedeydi.

كان سامي في الجامعة.

- Sami terk ediyordu.
- Sami ayrılıyordu.

كان سامي في طريقه للمغادرة.

- Sami Facebook'ta idi.
- Sami Facebook'taydı.

سامي كان على فيسبوك.

- Sami hayatta kalacak.
- Sami kurtulacak.

سينجو سامي.

- Sami Müslüman değildi.
- Sami gayrimüslimdi.

- لم يكن سامي مسلما.
- كان سامي غير مسلما.

- Sami sahilde ağlıyordu.
- Sami plajda ağlıyordu.
- Sami kumsalda ağlıyordu.

كان سامي يبكي في الشّاطئ.

Sami biliyordu.

- كان سامي يعلم.
- علم سامي بالأمر.

Sami mükemmeldi.

كان سامي شخصا مثاليّا.

Neredeydin, Sami?

أين كنت يا سامي؟

Sami gizemlidir.

سامي شخص غامض.

Sami öldürüldü.

قُتل سامي.

Sami yakalandı.

القي القبض على سامي.

Sami uyandı.

استيقظ سامي.

Sami saklandı.

اختبأ سامي.

Sami aradı.

اتّصل سامي.

Sami rahatlayabilir.

بإمكان سامي الاستراحة.

Sami kazanacak.

سيفوز سامي.

Sami vardı.

وصل سامي.

Sami bekledi.

انتظر سامي.

Sami evlendi.

كان سامي متزوّجا.

Sami ölüyordu.

- كان سامي يموت.
- كان سامي يحتضر.

Sami evdeydi.

كان سامي في المنزل.

Sami kaçtı.

- هرب سامي.
- فرّ سامي.

Sami takıldı.

قطع سامي الاتّصال.

Sami yanıtladı.

- ردّ سامي.
- أجاب سامي.

Sami Müslümandı.

كان سامي مسلما.

Sami, DJ'dir.

كان سامي هو المنشّط.

Sami uyuyordu.

كان سامي نائما.

Sami bağırıyordu.

كان سامي يصيح.

Sami yürüyor.

سامي يمشي.

Sami gülmedi.

- لم يضحك سامي.
- لم يكن سامي يضحك.

Sami anlamadı.

لم يفهم سامي.

Sami yorgundu.

كان سامي متعبا.

Sami bekliyordu.

كان سامي في الانتظار.

Sami öldü.

مات سامي.

Sami değişti.

لقد تغيّر سامي.

Sami sinirliydi.

كان سامي غضبانا.

Sami gayrimüslimdi.

كان سامي غير مسلما.

- Sami kelimeişehadet getirdi.
- Sami şehadet getirdi.

نطق سامي بالشّهادة.

- Sami yeniden evlendi.
- Sami tekrar evlendi.

تزوّج سامي مرّة أخرى.

- Sami içeri girdi.
- Sami eve taşındı.

- انتقل سامي إلى هناك.
- انتقل سامي إلى هنا.

- Sami merdivene tırmanıyordu.
- Sami merdiveni çıkıyordu.

كان سامي يتسلّق السّلّم.

- Sami televizyon izliyordu.
- Sami televizyon seyrediyordu.

كان سامي يشهاد التّلفاز.

- Sami bir aptaldır.
- Sami bir idiottur.

سامي أحمق.

- Sami küfür etti.
- Sami lanet etti.

- كان سامي يلعن.
- كان سامي يسبّ.

- Sami servetini kaybediyordu.
- Sami şansını kaybediyordu.

كان سامي يفقد ثروته.

- Sami idrar yapıyordu.
- Sami çiş yapıyordu.

تبوّل سامي.

- Sami İslam'a geçti.
- Sami İslam'a girdi.

اعتنق سامي الإسلام.

- Sami bugün hareket ediyor.
- Sami bugün taşınıyor.

سينتقل سامي اليوم.

- Sami yine hareket ediyor.
- Sami yine taşınıyor.

- سينتقل سامي مجدّدا.
- سينتقل سامي مرّة أخرى.

- Sami Müslüman doğdu.
- Sami Müslüman olarak doğdu.

وُلد سامي مسلما.

- Sami camiye girdi.
- Sami caminin içine girdi.

دخل سامي إلى المسجد.

- Sami camiyi terk etti.
- Sami camiden çıktı.

غادر سامي المسجد.

- Sami, Mısır'dan ayrıldı.
- Sami, Mısır'ı terk etti.

- غادر سامي مصر.
- رحل سامي من مصر.

- Sami yardım için koştu.
- Sami yardıma koştu.

جرى سامي لتقديم المساعدة

- Sami kararı bekliyordu.
- Sami karar için bekliyordu.

كان سامي ينتظر الحكم.

- Sami İslam'ı terk etti.
- Sami İslam'dan çıktı.

ترك سامي الإسلام.

- Sami boy abdesti aldı.
- Sami gusül etti.

اغتسل سامي.

- Sami masa oyunlarını seviyordu.
- Sami masaüstü oyunlardan hoşlanıyordu.
- Sami kutu oyunlarını seviyordu.

كان سامي يحبّ ألعاب الطّاولة.

Sami seks bağımlısıydı.

كان سامي مدمنا على الجنس.

Sami evini yeniliyordu.

كان سامي يرمّم منزله.

Sami şansına inanamadı.

لم يصدّق سامي حظّه السّعيد.

Sami intikamını alacak.

سيحصل سامي على فرصته للانتقام.

Sami, Leyla'yı dinledi.

استمع سامي لليلى.

Sami pencereleri kilitledi.

أقفل سامي النّوافذ.

Sami fikri beğenmedi.

- لم تعجب تلك فكرة سامي.
- لم يكن سامي معجبا بالفكرة.
- لم تثر الفكرة إعجاب سامي.

Sami kazara öldü.

مات سامي بحادثة.

Sami fahişeleri severdi.

كان سامي يحبّ العاهرات.

Sami fahişe istedi.

كان سامي يريد العاهرات.

Sami dövüşmekten hoşlanırdı.

كان سامي يحبّ الشّجار.

Sami doğuştan kumarbazdı.

كان القمار يجري في عروق سامي.

Sami, Leyla'ya saldırdı.

هاجم سامي ليلى.

Sami, Leyla'yı bekliyor.

سامي ينتظر ليلى.

Sami uyuşturucu kullanıyordu.

- كان سامي يتعاطى المخدّرات.
- كان سامي يستهلك المخدّرات.

Sami yalnız gitti.

- ذهب سامي بمفرده.
- ذهب سامي لوحده.

Sami bir partideydi.

كان سامي في حفل.

Sami köpeğini yürütüyordu.

كان سامي في نزهة لتمشية كلبه.

Sami özür diliyordu.

كان سامي يعتذر.

Sami yan odadaydı.

سامي كان في الغرفة التالية.

Sami hala telefondaydı.

كان سامي لا يزال يتحدّث في الهاتف.

Sami tıraş oluyordu.

كان سامي يحلق لحيته.

Sami hayır dedi.

قال سامي لا.

Sami dışarıda bekliyordu.

كان سامي ينتظر في الخارج.

Sami herkesi kandırdı.

خدع سامي الجميع.

Sami kartları dağıttı.

وزّع سامي الأوراق.

Sami beni endişelendiriyor.

- يقلقني سامي.
- أنا قلق بشأن سامي.

Sami aylarca bekleyebilirdi.

كان بإمكان سامي الانتظار لأشهر.

Sami, Mısır'a kaçtı.

هرب سامي إلى مصر.

Sami dışarı çıktı.

خرج سامي.

Sana güvendim, Sami.

لقد ثقت بك يا سامي.

Sami ilişkiyi bitirdi.

أنهى سامي تلك العلاقة.

Sami, Kahire'ye taşındı.

انتقل سامي للعيش في القاهرة.