Translation of "Ediyordu" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Ediyordu" in a sentence and their arabic translations:

Ondan nefret ediyordu.

كرهته.

Leyla kahvaltı ediyordu.

كانت ليلى تتناول فطور الصّباح.

Sami hareket ediyordu.

كان سامي يتحرّك.

Uzun yıllardır dans ediyordu.

لسنوات عدة.

Leyla, Sami'den nefret ediyordu.

كانت ليلى تكره سامي.

Sami fahişeleri ziyaret ediyordu.

كان سامي يقابل العاهرات.

Sami, Leyla'yla flört ediyordu.

كان سامي يواعد ليلى.

Hitler Yahudilerden nefret ediyordu.

هتلر كره اليهود.

Fadıl başka birini ziyaret ediyordu.

كان فاضل يواعدة امرأة أخرى.

Sami birinci sınıf yolculuk ediyordu.

كان سامي يسافر في الدّرجة الأولى.

- Sami terk ediyordu.
- Sami ayrılıyordu.

كان سامي في طريقه للمغادرة.

Sami köpeği ile yolculuk ediyordu.

- سافر سامي مع كلبه.
- كان سامي يسافر مع كلبه.

Bir film ekibi bize eşlik ediyordu.

وكل طاقم التصوير يجدفون.

Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu

في حساباته الشخصية بسام كان يكره الإسرائيليين

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu.

كان السيد براوين يعمل بصفة سفير.

Ve müzik aslında toplumsal duvarlara işaret ediyordu

والموسيقي كانت تتبنى قضايا المجتمع

Bir araştırmacı olarak, değişkenlik beni deli ediyordu.

كباحثة , الاختلاف يدفعني للجنون.

Ve şimdi Hannibal'ı Apeninler'in üzerinden takip ediyordu.

والآن أصبح يتابع حنبعل عبر جبال الأبنين.

- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.

يكرهان بعضهما البعض.

- Leyla, Sami'yi terk ediyordu.
- Leyla, Sami'den ayrılıyordu.

كانت ليلى ستغادر سامي.

Çin, ABD'nin geri dönüştürülebilir ürünlerinin çoğunu ithal ediyordu

اعتادت الصين استيراد الكثير من المواد الأمريكية القابلة للتدوير

Camileri ve tüm müslüman çocukları öldüreceğine yemin ediyordu.

وقتل جميع الأطفال المسلمين إذا رفض قطز الخضوع لحكم المغول

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

‫كان جسمها منحنيًا قليلًا إلى الأمام‬ ‫وكانت تتبع أثر الرائحة.‬

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

‫كانت تتحرّك بشكل سيئ جدًا وببطء وضعف شديد.‬

Davaların yüzde on sekizine tekabül ediyordu . Bir kedi

المجتمع المصري لكن يتبقى الخوف الاكبر ان يفتح الزواج المؤقت

Bir sihirbaz olarak bu tam da bana hitap ediyordu

كساحر، حقيقة علق الأمر في ذهني،

O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu.

وحَلُم بعالمٍ خالٍ من كراسي المُقعدين المتحرّكة.

Dört virgül dört milyar avro olarak tahmin ediyordu . Hükümet,

المشروع باربعة فاصل اربعة مليار يورو. وقالت الحكومة انها ستمول

Hastalık hala Sierra Leone'de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu,

كان المرض لا يزال ينتشر بسرعة في سيراليون

Yüzlüyü tercih ediyordu . 30 yaşındaki Ney, terfisini bir kereden fazla

أصبح Ney البالغ من العمر 30 عامًا قائدًا مؤكدًا للواء ، على الرغم من رفضه للترقية أكثر

Yedek filonun bir kısmı, limanı kuşatmak için yakınlarda takip ediyordu.

تبعه نصف أسطول الإمداد عن قرب والذين كان متجها لإغلاق الميناء

- Leyla nefret edilmeyi hak etti.
- Leyla nefret edilmeyi hak ediyordu.

كانت ليلى تستحقّ أن تُكره.

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

كما شجع القانون على "توطين وتربية الحياة البرية".

Vadiye doğru dörtnala çıkan Qutuz askerlerinin hatlarına katılarak savaşmaları için ısrar ediyordu.

ركض قطز إلى التل، وحث رجاله على الوقوف والقتال وهو يهرع لدعم صفوفه

Sami'nin birçok zihinsel ve duygusal sorunu vardı ve onları alkolle tedavi ediyordu.

كان لدى سامي الكثير من المشاكل العقليّة و العاطفيّة و كان يعالجها بتناول الكحول.

- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla çıkıyordu.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla flört ediyordu.

كان فاضل يواعد امرأة مسلمة من مصر.

- Sami'nin karısı sürekli olarak onunla alay ediyordu.
- Sami'nin karısı sürekli olarak onu azarlıyordu.

كانت زوجة سامي تضايقه دائما.

Ancak Batı Bölümü, papanın hükümetinin haçlı seferi için çağırdığı herhangi bir gücü yok ediyordu.

الانشقاق الغربي لم يسمح لأيّ سلطة دعتها البابوية إلى شن حملة صليبية.

ediyordu ve bir aydan kısa bir süre sonra , Çin yeniden denemek için geri döndü.

حديديةٍ وطريقٍ سريع يربط الميناء بتركيا وبتمويلٍ طويل

Bu programlar açıkça fakirlere yardım etti, ama Chavez için de bir amaca hizmet ediyordu

بالتأكيد ساعدت هذه البرامج الفقراء لكنها ساعدت تشافيز أيضاً

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

‫ذات يوم، كانت تتبعني.‬ ‫وما أروع أن يتتبعك أخطبوط!‬

- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak görüyordu.
- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak kabul ediyordu.
- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak düşünüyordu.

كان سامي يعتبر فريد صديقا له.