Translation of "Yerine" in Arabic

0.032 sec.

Examples of using "Yerine" in a sentence and their arabic translations:

Onun yerine...

‫عوضًا عن ذلك...‬

Bunun yerine size

إذا كنت بدلاً من ذلك أخبركم

yerine getirilmeyen sözlerin

نحن غالباً ما نحافظ على جهلٍ

Görevini yerine getirmelisin.

عليك أن تقوم بالواجب.

Onun yerine gideyim.

اسمح أن أذهب عوضاً عنه.

Önden bağlı olmak yerine

قد تظنون أن بدل أن تكون الحبال متصل بالمقدمة،

Bazen sorunlarımızla uğraşmak yerine

فنحنُ أحيانًا نبتسم

Düşünmeden hareket etmek yerine,

على عكس التصرف بدون تفكير،

Dayanıklılık uzmanı olmak yerine,

بدلًا من أكون خبيرة مرونة،

Caddeler yerine yürüyüş alanları

وممرات للمشي بدلًا من الشوارع،

Ve herkese fikirleri yerine

ولكن بدلا من الآراء،

Bunun yerine şunları sormalıyız:

بدلاً من هذا، يجب علينا سؤال الآتي:

Ama yeminini yerine getirdi.

لكنه أوفى بنذره.

Babasının yerine o gitti.

ذهب بدلاً عن والده.

Sami tekrar yerine oturdu.

جلس سامي مجدّدا.

"Bunun yerine ne olmasını isterdim?"

ماذا أرغب أن يحدث عوضا عن مايحدث الأن؟"

Pekala, herkes rahatça yerine yerleşsin,

الآن، سأطلب منكم الجلوس براحة

Bir iş yerine kabul edilmişim.

لم أكن أعرفها من قبل.

"Neden?" yerine "Nasıl?" diye sormalıyız.

بدلًا من "لماذا؟" يجب علينا أنْ نسأل "كيف؟"

Bu durumda, kuledeki bekçi yerine

في هذه الحالة لا يوجد برج للمراقبة في المنتصف

Bunun yerine Batı uyumayı seçti.

في المقابل اختار الغرب النوم

Kırmak yerine, ölmeyi seçeceğini biliyorum.

عن إخبار رجل آخر بأنه يتألم.

Kimsenin adam yerine koymaması yüzünden

لأنه لا أحد يحل محل الرجل

O inancın gereklerini yerine getirdiğimizi

أن نفي بمتطلبات هذا الاعتقاد.

Bunun yerine hafif süvari alayına

إلى فوج هوسار بدلاً من ذلك.

Ve o düzensiz hamle yerine...

‫وبدلًا من ذلك الاندفاع الفوضوي‬

O, hocasını aptal yerine koydu.

أَضْحَك الناس على أستاذه.

İki dünya arasında köprü olmak yerine

بدلاً من ربط العوالم، العالَمين معاً،

Aynen bunu söyledim ve oturttum yerine.

قلت له هذا بالضبط وأجلسته.

Bu pozitif görüntü üzerinde çalışmak yerine,

التي يحافظ عليها الناس بشدة

Ve bunun yerine büyük inovasyona geçersiniz.

والتحرك للإبداعات الضخمة، بدلًا من ذلك.

Güneş ışığı yerine yapay LED'ler kullanılır.

تستبدل أشعة الشمس بالإضاءة الاصطناعية مثل الإضاءة الثبلية.

Ve solunum sisteminin parçalarını yerine sabitleyip

كما وتثبت مناطق الجهاز التنفسي في مكانها،

yerine getirememekten zaten kendilerini hatalı buluyor.

بأن يكونوا أقوياء، وممكن الاعتماد عليهم، وقادربن على توفير احتياجات أسرهم .

Sokaklarda gördükleri aynı döngüyü sürdürmek yerine,

ويغيرون ما يحصل في الشوارع من اغتصاب وعنف،

Ama iş yerine bütün deneyimsizliğinizle gidin.

اذهبوا للعمل مع قلة خبرتكم.

çünkü onun huzura olan ihtiyacı yerine

لأنكم قمتم بوضع احتياجات حيوانكم الأليف للراحة والطمأنينة

Geri dönüp bunun yerine ipuçları arayalım.

‫هيا نعود،‬ ‫وسنبحث عن بعض الخيوط بدلاً من ذلك.‬

Gelecek nesilleri beslemeleri için korumak yerine,

عند استنزاف موارد مصائد الأسماك والأراضي الزراعية

Yani, bunun yerine tutumlu olmaya başlasak.

ترون، أفضل لو أننا بدلًا من ذلك بدأنا نحسن التدبير.

Neleri kaybettikleri, nelerin yerine getirilmediği konusunda.

لكن أيضاً عن ما هو ضائع أو غير محقق.

Sadece polisiye tedbirlerin arkasına saklanmak yerine

بدلاً من الاختباء خلف إجراءات الشرطة،

Kullanmak yerine ya siz de araştırın

بدلا من استخدامه يمكنك التحقيق

Onun yerine salata karıştırıcısı gelmiş gibisiniz.

وحصلتم بدلًا عنها على خلاط سلطة.

yerine getirmek için parlamentonun yetmezliği olarak

وذلك عن مدينة الزاوية غرب ليبيا نتائج الانتخابات لاقت ترحيباً

Kendim gitmek yerine bir hediye gönderdim.

بعثت بهدية عوضاً عن الذهاب بنفسي.

Kendim gitmek yerine bir mektup gönderdim.

بعثت برسالة بدلاً من الذهاب بنفسي.

Kölelik karşıtları kötü yerine kahraman olarak görüldü.

والغاء عقوبة الإعدام كانت بطولية وليست شر.

Merkeze nesnel koşullar yerine öznel koşullar geldi.

تغير من التركيز على الشروط الموضوعية لشروط ذاتية.

Fakat bu bilgi kartlarında çeviri kullanmak yerine,

لكن بدلاً من كتابة الترجمة على تلك البطاقات،

Siyah ailelerin de yüzmesine izin vermek yerine

قررت تجفيف المسبح العام

CEO’ların kendileri yerine acı çekecek çalışanları var.

يجعل المديرون التنفيذيون موظفيهم يعانون بدلًا منهم.

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

‫يمكننا أن نأخذ العواطف ونفكر فيها‬ ‫من حيث الكفاءة وليس الجنس.‬

Ve fırça yerine çubuk kullanan insanlar görüyoruz,

نرى الناس يستخدمون الأعواد،

Sanki biraz amacını yerine getirmiyor gibi ama

كما لو أنه لم يحقق غرضه قليلاً ، ولكن

Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.

بدلاً من الذهاب إلى أوروبا, أنا قررت الذهاب إلى أمريكا.

- Lütfen yerine otur.
- Lütfen otur.
- Lütfen oturun.

- تفضل بالجلوس.
- تفضل بالجلوس من فضلك.
- من فضلك اجلس.

Tam anlamıyla bir mesleğe karar vermek yerine,

فبدلاً من الاستقرار في وظيفة ،

şimdi biz bunu alırsak bunu Bayhan'ın yerine koyarız,

الآن، أُسيء استخدام خبرتنا بالكامل

Bazıları bunu yapmak yerine okulda olmam gerektiğini söylüyor.

بعض الناس يقول أنني يجب أن أكون في المدرسة بدلاً من هذا.

Veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

أو صنع سيارات بمليون دولار أو مليونين.

Acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

التي كانت تعاني من مصاعب في حياتها

Yerine yenisini koyamayacağı deneyimli birliklerini kaybetmeyi göze alamaz.

فهو لا يستطيع المخاطرة بفقد الكثير من جنوده المتمرسين الذين لا يمكن أن يغيرهم

Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.

‫تتحسس الثقوب الحرارية في خطميها الحرارة‬ ‫بدلًا من الضوء.‬

Kendini güvende hissettiği ve her gün iş yerine

يستلمون ويترفعون في سلالم الشركات:

Muhtemelen mini mini arabalar ve büyük hükümetler yerine

فربما أفضل السيارات الكبيرة المناسبة والحكومة الصغيرة

Thormod'a Olav'a katılabilmesi dileğini yerine getirmek için gönderdi.

أرسلها ليعطي لثورمود رغبته ، أن يتمكن من الانضمام إلى أولاف.

yerine , eşler arasında uzlaşma için bir girişim teklif

من السير بالاجراءات القانونية للطلاق عرض مبادرة للصلح بين

Yakında vazgeçebilirim ve onun yerine sadece şekerleme yapabilirim.

رُبّما أستسلِمُ قريبًا وآخُذ قيلولةً بدلا من ذلك.

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.

إنها كلمة أود أن أجد لها بديلًا.

Bir sandalye yerine lütfen bu ahşap kutuyu kullan.

استعمل هذا الصندوق الخشبي ككرسي من فضلك.

Ve ilgi ve tutkularımızın ne olduğunu sormak yerine

و بدلاً من السؤال عن اهتماماتنا و شغفنا،

Bunun yerine diğer insanlar için ne yapabileceğimize bakmalıyız.

في المقابل، اسئل عن ما يمكنك فعله لغيرك.

Onun yerine, rapçiler onu yüceltti, benimsedi, çıkar için sattı.

ولكن مغني الراب استخدموه من أجل منفعتهم الخاصة.

Bunun yerine, onlara engin ve sonsuz denizi arzulamayı öğretin."

بدلاً من ذلك, علمهم أن يتوقوا للبحر الشاسع اللامنتهي."

Bunu sahiden yerine getirmeleri için gerçek bir etki, değişim

فإنهم يريدون تغييرًا حقيقيًا، وتأثيرًا حقيقيًا وموارد

Bu durum kaç dersinizin, İngilizce konuşarak Fransızcadan bahsetmek yerine,

هذا أمر يعتمد على كم من الوقت من دروسكم كانت فعلاً بالفرنسية

çünkü anlamam gereken yalnızca kendi nefret ve zalimliğim yerine

لأن الآن بدلاً من مجرد كراهيتي ومحاولة فهمها الشديدة

Onun yerine tuzak tellerinden oluşan ağları aracılığıyla yoklar dünyayı.

‫بدلًا من ذلك،‬ ‫تشعر بعالمها عبر شبكة من الخيوط.‬

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

‫نادرًا ما تستخدم عينيها،‬ ‫لكنها تستدل بحاسة الشمّ عبر الظلام.‬

Bunun yerine eski konsül Marcus Minucius Rufus'u kendisine verdiler.

بدلاً من ذلك، فرضوا عليه ماركوس مينوسيوس روفوس، القنصل السابق كقائد أعلى.

Ama onun yerine şehir sakinlerinin %90'ın kaçtığını öğrendi

لاكنه اكتشف ان 90% من سكان مدينة موسكو قد نزحو عن المدينة

Görevlerini yerine getirebilmesi için onaylaması gerekir . Parlamentonun reddetmesi durumunda,

قادرة على تنفيذ مهامها. وفي حال رفض البرلمان فعليهم العودة

Abadi gitti ve yerine geldi , Çin'in dostu İran'a çok

العبادي وجاء مكانه عادل عبدالمهدي الذي يوصف بانه مقربٌ

Odaklanıyor , özellikle de ulaşım araçlarıyla ulaşımda. Özel otomobiller yerine

بجميع انواعه خاصةً في النقل عبر استخدام وسائل النقل الجماعي

Tom kız arkadaşı yerine patronuna bir e-posta gönderdi.

أرسل توم بريدًا إلكترونيًّا لرئيسه بدل حبيبته.

Hani son sahnesi cevap sunmak yerine daha çok soruyla biter.

إذ ينتهي المشهد الأخير بأسئلة أكثر من الإجابات.

Bu yüzden amacım, misyonum ülkenin ve dünyanın her yerine gidip

لذلك، فإن هدفي ومهمتي، أن أجوب أرجاء البلاد والعالم

Çoğu iklim bilimci veya çevreci siyasetçi bile dünyanın her yerine

حتى معظم علماء المناخ أو حتى السياسيون الإيكولوجيون

İberlilere direkt saldırmak yerine , kendi ordugâhını kurdu ve beklemeye koyuldu.

بدلاً من مهاجمة الإيبريين وجهاً لوجه، أقام معسكره المحصن وانتظر

Bunun yerine zorla emekliye ayrıldı ve polis gözetimi altına alındı.

وبدلاً من ذلك ، أُجبر على التقاعد ووضع تحت مراقبة الشرطة.

Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

بدلًا من ذلك، سأنتقل إلى نقاش المتغيريَّن الاقتصادييَّن اللذين عرفتهما قبل قليل.

Onu sonsuza kadar kaybetmek yerine, bir arkadaşına karşı sabırlı ol.

تحلّى بالصّبر مع صديقك بدلا من أن تفقده للأبد.

Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.

أيُ مجتمع غير مستنيرٍ بفلاسفته هو مخدوعٌ بالدجالين.

Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine

لكن هؤلاء الأشخاص، أساسًا، كانوا يعملون في نظام مُنصف

Aynı şeyleri tekrar inşa etmek yerine daha iyisini yapacak kişileri bekliyorlar.

لا لإعادة البناء فقط، لكن لبناء أفضل من ذي قبل.

Napolyon 1815'te birkaç şüpheli atama yaptı: Biri, Mareşal Berthier'in yerine

قام نابليون بالعديد من التعيينات المشكوك فيها في عام 1815: كان أحدها اختيار سولت كرئيس

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

‫بل يمكننا أن نفعل ما هو أفضل. انظروا.‬ ‫بدلاً من حقيبة الظهر، ‬ ‫سأستخدم الحقيبة الجافة بالداخل.‬

Göz ardı edildi. Orduyu felaket sararken, Berthier görevini yerine getirmeye devam etti.

تم تجاهله. عندما اجتاحت الكارثة الجيش ، واصل برتيه أداء واجبه.

Bir testi olarak tasarlandı - bunun yerine Ay'ın yörüngesine gönderilecek bir göreve gönderilecekti

اختبارًا للوحدة القمرية في مدار الأرض - سيتم إرساله بدلاً من ذلك في مهمة تدور حول